Yılbaşı Kutlamaları: Miladî Yeni Yıl ve Yılbaşında Müslümanlar
Müslümanlar olarak dikkatli ve duyarlı davranmaz da bilinçsizce yılbaşı kutlamaya kalkışırsak inanç, ibadet, ahlak, kültür, sosyal ve iktisadî olarak birçok hata yapmış oluruz. Sırf bu geceye mahsus lüks ve israf yarışı bizi iktisaden zarara uğratır.
- HAYAT
- 10 Ocak 2020
Yılbaşı ve yılbaşı kutlamaları hâkim algıya göre noel kutlamalarıyla karıştırılıyor. Hâlbuki bazı Hristiyan mezheplerine göre Îsâ (a.s.)’ın doğum günü 25 Aralık veya ocak ayının ilk haftasıdır. Noel Baba ise, bir Hristiyan azizidir ve ilk defa 17. asırda Almanya’da Noel Yortusu’na karıştırılmış; oradan da Hristiyan dünyasına yayılmıştır. Dolayısıyla 1 Ocak tarihinin Noel Yortusuyla pek bir bağlantısı yoktur.
Müslümanlar, tarih başlangıcı olarak Peygamber Efendimiz (a.s.)’in hicret tarihini esas alan Hicri Takvimi kullanırlar. Ne var ki, bazı İslam ülkeleri de 1 Ocak tarihini resmî yılbaşı ilan etmişlerdir.
Yılbaşlarında yapılan -ve birçok Hıristiyan’ın da tasvip etmediği- uygulamalar İslam ve Müslümanları bağlamaz. Bu uygulamaların kabul edilerek İslami kültürün bir parçası sayılması mümkün değildir.
Yıl Başı Kutlamaları: Sınırsız Eğlence ve İsraf
Yılbaşı vesilesiyle sergilenen uygulamalara, başta Allah ve Resulü razı olmaz. Zira diğer gecelerden hiçbir farkı olmayan bu gecede; içki ve kumar gibi haramlar alabildiğine işlenirken, sınırsız tüketim ve eğlence israf sınırlarını çoktan aşmaktadır. Böyle bir portrenin sergilenmesine İslam dini müsaade etmez; Müslümanlar da alet olamaz. Zira temeli Kur’an ve sünnete dayanmayan ve yine bu iki temel kaynağımıza ters düşen inanç, amel, ahlaki uygulama vs. ne var ise bunlardan Müslümanların uzak olması gerekir.
Dinî Kültürel Değerlere Saygı Duyulmalı
Biz Avrupa’da yaşayan Müslümanlar farklı kültürel kökenlere sahip toplumlarda yaşıyoruz, ki bunlardan biri de Hristiyan kültürüdür. Dolayısıyla birlikte yaşadığımız insanların dinî ve kültürel değerlerine saygı duyulması gerekir. Bu onların -dinî olsun ya da olmasın- bayramlarını tebrik ve iyi temennilerde bulunulması konusu için de geçerlidir. Zira iyi komşuluk hakları ve sosyal hayatta beraber yaşama şartları dahilinde, komşu, iş ve okul arkadaşlarımızın sevinçlerini paylaşmak, onları tebrik etmek, nişan, düğün ve cenazelerine katılarak onlara saadet, mutluluk ve başsağlığı dilemek gerekir. Nitekim Efendimiz (a.s.), önünden geçen gayrimüslim cenazesi için ayağa kalkmış, Yahudi bir aileye mensup hasta bir genci ziyaret etmiştir. Yine içinde Müslüman, müşrik, Yahudi ve putperestlerin bulunduğu bir topluluktan geçerken onlara selam vermiştir. Buradan hareketle adımıza ulaşan yılbaşı tebriklerini bize verilen selam gibi kabul ederek, mesaj gönderen Müslüman ise, gelecek 365 gününün hayırla geçirilmesine, gayrimüslim ise, gelecek günlerin onun için hayırlara vesile olması niyetiyle tebrik etmede bir sakınca olmamalıdır.
Yılbaşı kutlamaları ile ilgili Müslümanlar olarak dikkatli ve duyarlı davranmaz da bilinçsizce yılbaşı kutlamaya kalkışırsak inanç, ibadet, ahlak, kültür, sosyal ve iktisadî olarak birçok hata yapmış oluruz. Sırf bu geceye mahsus lüks ve israf yarışı bizi iktisaden zarara uğratır.
Müslümanların kendilerine has kimlik ve şahsiyeti vardır. İslam’ın prensipleriyle bağdaşmayan kültür, örf, adetlere yönelmek Müslümanları bu duruşlarından uzaklaştırır ve yozlaştırır. Kadın ve erkek ilişkilerinde İslam’dan uzaklaşmak ve bilhassa bu gecelerde sergilenen gayri İslami oyun, eğlence ve ihtilat uygulamaları İslami aile binasını sarsar.
İşte böyle zamanlarda Müslümanlar, ortamın fitne ve fesat ateşinden bilhassa gençliği uzak tutmalı, onlar için alternatif programlar yapmalıdır. Büyükler olarak bu programlara iştirak etmeli, bütün aile fertleriyle bilinçli olmalıyız.