Aile

Çocuklarda Agresif Davranışı Fırsat Olarak Görmek

Birçok anne- babanın çocukların agresif davranışlarını kötü niyetten dolayı yaptığına dair bir düşüncesi olabiliyor. Ancak çocukların bu davranışları duygu kontrolünün gelişmemesinden dolayı kaynaklanıyor.
Tuba Çapkın
03 Nisan 2020

Küçükbir çocuk yeni doğmuş kardeşini kucaklarken, kollarını boğazına dolayıp bebeğin nefes almasını engelleyecek şekilde sıktığı bir sahneyi hayal etmenizi rica etsem sanırım birden fazla çocuğu olan bir ebeveyn için pek zor bir durum olmaz.

Bir başka örnek olarak 3 yaşında bir çocuğun anaokulunda başka bir çocuğu öpmek isterken ısırması veya elleri ile kardeşinin yanaklarını sever gibi yaparken canını acıktacak kadar sıktığını hatta bu esnada kendi dişlerini de bir o kadar sıkması, ebeveynlerin küçük çocukları ile gördüğü durumlardandır.

Bu tür davranışlar agresif davranış olarak adlandırılıyor. Aile terapilerinde özellikle erkek çocuk ve gençleri ile gelen ebeveynlerin aile terapistine geliş sebepleri genellikle çocuğun / gencin agresif davranışlarıdır. Burada mutlaka ayırt etmemiz gereken agresif davranış ile şiddet arasındaki farktır.

Şimdi 2 yaşındaki çocuğun duygu dünyasına bakalım istiyorum: Bir kaç aydır evde bir bebek var ve (doğal olarak bakım gereği) herkesin ilgi odağı, herkes onu görmeye geliyor ve ona hayranlık ile bakıyor. Oysa o ne konuşabiliyor ne de yürüyebiliyor. Tek yapabildiği şey, ağlamak ve uyumak. Ama sevilir bir yönü de var. Evin büyük çocuğu kardeşinin sayesinde abla/abi oldu ve anlaşılan bundan sonra bu evde yaşamaya devam edecek. İşte tam da bu esnada bütün bu duygularını düzenleyemeyip, sarılmak isterken bebeğin canını yakabilir. Duyguların yoğun yaşanmasına ve düzenlenememesine agresif davranış diyoruz. Çünkü sevmek mutlu olmak gibi, kıskanmak, öfkelenmek, sinirlenmek heycanlanmak da insanî duygulardır ve agresif davranışların temelidirler. Oysa şiddetin temelinde bilerek ve isteyerek kendinden güçsüz olan bir insana veya varlığa zarar vermek yatar.

Şimdi yazımın başında hayal etmenizi istediğim sahnenin devamının olası bir ihtimaline göz atalım istiyorum: Sahneyi en başa saralım, anne veya baba henüz bir kaç aylık olan bebeğe mamasını vermek için son hazırlıkları yapıyor, önlüğünü bağlıyor ve mamanın ısısını kontrol ediyor. Tam bu esnada 2 yaşında olan evin “büyük” çocuğu kardeşine yaklaşıyor sevmek için yanaştığını anlayan ebeveyn bebeği abisine veya ablasına doğru tutup sarılmasına izin veriyor. Büyük çocuk önce ufak ufak başlayan sarılma eyleminden kollarını bebeğin boynuna dolaması (kucaklama) ve var gücü ile sıkması ile bir oluyor. Orada bulunan ebeveyn ani bir refleksle bebeği çocuğun kollarından kurtarıp kendine doğru çekiyor ve onun güvenliğini sağlıyor. Ebeveyn, diğer çocuğa sözleri ve mimikleri ile yaptığının ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmak istercesine tepki veriyor.

Böyle bir tecrübenin sonunda çocuk suçluluk duygusu ve değersizlik hissi yaşar. Sürekli yaşanan değersizlik hissi, şiddet içeren eylemleri beraberinde getirecektir. Oysa aynı olay karşında korunan sükûnet ve “Kardeşini sevmek istiyorsan, bak, böyle kucaklarsan daha iyi olur.” gibi bir davranış eğitici bir yöntem olacaktır. Bu yöntemi özellikle 6 yaş öncesi onun özgüvenli olmasını, kendi değerinin bilincinde olarak duygularını düzenlemesini sağlar. Unutmamak gerekir ki birçok davranış bozukluğunun, psikolojik rahatsızlığın ve şiddet eylemlerinin temelinde değersizlik hissi yatmaktadır. O hâlde ebeveynler ve eğitmenler olarak çocuğun sevinç, mutluluk, öfke, kıskançlık ve heyecan duygularını dikkate alarak “Biliyorum şu an öfkelisin, bu durumda şu şekilde davranabilirsin.” gibi bir yaklaşım, çocuğun duygularını düzenlemesi için mühimdir.

Çocukların eylemleri yetişkinlerin aksine kötü niyetten değil, hayat tecrübesinin eksikliğinden ve duygu kontrolünün henüz gelişmemiş olmasından kaynaklanır.

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş