Aile

Koronavirüs Süreci Aileler İçin Fırsata Dönüşebilir

Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19'a bağlı izolasyon süreci pek çok zorluğu beraberinde getirse de uzmanlar, bu dönemin 0-14 yaş grubundaki çocuklar ile ebeveynleri arasındaki ilişkiler açısından değerli bir fırsata dönüştürülebileceğini belirtiyor.
23 Mayıs 2020

Tüm dünyada pandemiyle mücadele için öncelikli olarak evde kalma, sosyal mesafe, maske kullanma gibi tedbirler uygulanırken, kimi ülkeler de belirli aralıklarla sokağa çıkma yasağı koyuyor. İnsanlar bu dönemi evde kalarak atlatmaya çalışıyor ancak bu tedbirlerle ilgili ebeveyn-çocuk ilişkilerinde de ilk kez karşılaşılan kimi zorluklar da yaşanabiliyor.

Ebeveyn bakımına muhtaç olan 0-14 yaş grubu içinse durum daha da zorlaşabiliyor. Aileler ve çocukları arasındaki ev ilişkisinin düzenli bir hâl alması için psikolojik desteğe ihtiyaç duyulabiliyor. Uzmanlar, izolasyon sürecinin çocuklar ile ebeveynleri arasındaki ilişkiler açısından da değerli bir fırsata dönüştürülebileceğine dikkati çekiyor.

Psikolojik danışmanlardan destek

 Instagram’da kurduğu “annebabayarehber” hesabıyla bireysel görüşmeler ya da grup bağlantılarıyla ailelere danışmanlık yapan Eğitim Bilimi Uzmanı Bülent Yılmaz, koronavirüsün etkisiyle eve kapanan ailelerde çocuklarla olan ilişkilerin, şu günlerde en önemli meselelerden biri olduğunu belirtiyor. Yılmaz’a göre, normalde okulda, sokakta, mahallede veya parkta zaman geçiren çocukların hiç dışarı çıkamamasından kaynaklanabilecek sorunlar oluşuyor. Yılmaz’ın konuya dair açıklamalarını derledik.

Gelişmeye açık olun

Evlerde iki temel sorun daha yoğun olarak ortaya çıkar. Bunlardan biri, güvende olma hissinin zayıflaması. Diğeri de dışa vurulamayan enerji. Ailelerin bu ikisini sağlıklı bir şekilde yönetmeye özellikle çok ihtiyaçları var. Bu arada okulla ilgili sorumlulukların yapılmasında yaşanan güçlükler de ailelerin süreci yönetmesini zorlaştırabiliyor.

Bu sorunlarla başa çıkılıp çıkılabilmesi için daha gelişmeye açık bir anlaşıya sahip olmamız gerekiyor. Temel nokta; bu süreci yetişkinler bile yönetmekte zorluk çekiyorken çocukların da zorlanabilecekleri ve daha önce sergilemedikleri inatçı ya da saldırganlığa yönelen veya sabırsızlık tepkilerinin artabileceğidir.

“Benimle oynar mısın?”

Çocuklar, “Kaygılanıyorum.” demezler, “Benimle oynar mısın?” derler.Öncelikle çocukları dinlemeye ve iç dünyalarında neler olup bittiğini anlamaya ihtiyaç vardır. Bunu tabii “Bana anlat bakalım sen endişeleniyor musun?” diye sorarak değil de yaşı küçükse bir oyun oynayarak ya da ergenlik dönemindeki çocuklarımız için izlenen veya okunan bir program, metinle ilişkilendirerek ve kendi duygularımızdan bahsederek yapmalıyız. Sohbetin başlatılması bu amaca hizmet edecektir. Unutmayalım ki çocuklar; “Bu süreç beni çok zorluyor, kaygılanıyorum.” demezler, “Benimle oynar mısın anne?” derler. “Benimle oynar mısın?” temelde çocuğun ihtiyaç duyduğu duygularını anlatan bir cümledir. Bu aslında, “Bir elimi tut, birlikte zaman geçirelim, rahatlamaya ihtiyacım var.” çağrısıdır. Bu çağrıya aile cevap verebildiği ölçüde sürecin daha sağlıklı geçmesini sağlayabilir.

Teknolojinin geliştiği, her çocuğun elinde tablet veya telefonların olabildiği bu zamanda, eve kapanma durumlarında çocukların asosyal olma tehlikesi baş gösterebilir bu (asosyallik) özellikle ergenlik çağındaki çocuklar için önemli risklerden biridir. Bu riski iyi yönetebilmek için “Çocuklarımızı yargılayarak kendimizden uzaklaştırıyor muyuz?” sorusunu sormak başlangıç için yararlı bir adım olabilir.

Çocuklarla sohbet edin, ilgilerini sorun

Sürekli bir arada olmanın getirdiği sonuçlardan birisi de ebeveynlerin çocukların saç şekillerini, ses tonlarını, odalarında geçirdikleri süreyi ya da diğer davranışlarını eleştirmesiyle ortaya çıkar. Bu sonuç ailenin işini zorlaştırabilmektedir. Bu eleştiriler yerine ailelerin, ergenlik çağındaki çocuklarıyla, kendi çocuklukları ve onların çocuklukları hakkında sohbetler açmaları, eski fotoğrafları, videoları ara ara izlemeleri, geçmiş zamanlardan bilgiler vermeleri, ayrıca dizi ya da film izlerken çocuklarının a ilgilerini sormaları, dikkate almaları ve birlikte bir planlama yaparak internette geçirilen süreyi planlamaları, bu plana uyulmadığı takdirde bunun yaptırımının ne olacağına da birlikte karar vermeleri gerekir. Yaptırımlar derken de yanlış hamleler akla gelmemeli. “Seninle konuşmuyorum.” deyip günlerce konuşmamak, enerjisini dışa vurmasını sağlayan enstrüman çalma ya da maket yapma gibi zevkleri engelleyici gibi olmadan yaptırımlar uygulamak verimli olur. Bunlar neler olabilir? Telefon, tablet ve internete erişiminin kısıtlanması, ailedeki kararlara ilişkin söz hakkının bir süreliğine askıya alınması gibi tedbirler uygulanabilir.

Anne babaların da şarj olmaya ihtiyaçları var

Ebeveynlerin çocukları için kendilerine ayırdıkları vakitten feragat etmeleri gerekmiyor mu? konusunda ise denge çok önemli. Çocuğa sevgi ve şefkati gösterebilmek için anne babaların da kendilerine zaman ayırmaya, deyim yerindeyse şarj olmaya ihtiyaçları var. Ancak bunu tüm gün telefon ya da tabletle çocuğu baş başa bırakmak olarak görmek ailenin huzurunu olumsuz etkileyecektir

Ailenin çocuğa zaman ayırmakla kendine zaman ayırmak arasındaki dengeyi sağlaması gerekir bu süreçte birlikte çok zaman geçirmek, daha önce yeterince üzerinde durulamayan konulara yönelmek için fırsat doğurabilir.

Bu süreç bazı sorunlu ilişkilerin yeniden düzenlenmesi için bir fırsat oluşturabilir. Yoğun iş yükü, yoğun çalışma nedeniyle çocuklarıyla yeterince zaman geçiremeyen anneler ve özellikle babalar için bu süreç değerli bir fırsata dönüşebilir. Bireysel görüştüğüm bazı anne ve babalardan, çocuklarının en beğendikleri, olumlu buldukları üç özelliklerini saymalarını istediğimde cevap vermekte çok zorlanabiliyorlar. Süreç, belki de çocuğumuzun güçlü yanlarını daha iyi gözlemlemek ve ortaya çıkarmak için bir fırsata dönüşebilir. Aile bireylerinin birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı doğabilir. Bu durum için de bir oyun önerim var. Ailedeki herkesin sık kullandığı ama ailenin diğer üyelerinin hoşlanmadığı iki sözcük her aile üyesi için belirlenebilir. Örneğin üç gün boyunca bu sözcüklerin kullanılması her aile üyesine yasaklanabilir. “Kes artık, saçmalama, kapa çeneni, bıktırdınız, sağır değilim” gibi ifadeler, böyle bir oyun kapsamında kullanılmaz. Böylelikle çocuğunuzun duygularını ciddiye aldığımızı ona hissettirmiş olabileceğimiz gibi bizim duygularımıza dair farkındalık kazanmasına da yardımcı olabiliriz.

Zorlamak olumsuz sonuçlar doğurur

Çocukları evde yararlı olacağı düşünülen aktivitelere de yönlendirmek mümkün olmakla beraber baskıyla bunları yaptırmaya çalışmak yarardan çok zarar getirebilmektedir. Kitap okumayı çok seven birçok yetişkin bile şu süreçte kitap okumaya odaklanamadığını dile getirebilmektedir. Bu nedenle, buna zemin hazırlamak yararlı ancak zorlamak olumsuz sonuçlar doğurabilir. Çocuklara daha önce okuyup beğendikleri bir yazarın bir başka kitabını sürpriz yaparak vermek ve istediği zaman okuyabileceğini söylemek bu tip yönlendirmelere zemin oluşturabilir.

Sokağa, keşe, parka götürülemeyen 3-4 yaş grubu çocukları için ebeveynlerin çocuklarını özellikle kendi kendilerine oyun oluşturmaya yöneltmeleri ve gün içinde hoplayıp zıplayabilecekleri yastıklar ya da benzeri eşyalarla ortamlar hazırlamaları yararlı olabilir. Evde birkaç eşya, çocuk parklarındaki eşyalara benzetilerek ya da öyle oldukları hayal ettirilerek oynamaları sağlanabilir. Çünkü bu yaşta çocukların hayal güçleri davranışlarını çok etkilemektedir.

Yoğun ödev verildiğine yönelik şikayetler

Bazı aileler okullardan uzaklaşan çocuklara açığı kapatmaları için yoğun ödevler verildiğinden şikâyet ediyor. Oysaki ödev konusunda miktardan, sayfa sayısından çok niteliğine, yapılan çalışmanın çocuğa katkısına dikkat edilmesi gerekiyor. İlkokula giden bir öğrenciye iki-üç saat süren ödevler vermek genellikle fayda sağlamaktan uzaktır. Ödev konusunda ana nokta, sayfa sayısından çok çocuğun ödev konusuyla ilişki kurabilmesi, o konuda düşünebilmesini sağlamaktır. Ödevin de çocuğun gelişimine katkı sunması gerekir. Çocuğun düzenli çalışma alışkanlığına katkı sağlaması ödevin önemli faydalarından birisidir.

Çocukların teknolojiye aşırı düşkünlüğü, iletişim kurmakta sorun yaşama, odasında çok fazla zaman geçirme, ders çalışmama gibi sorunlar bugünlerde daha yoğunlaşıyor. Bu süreçte sağlıklı kalabilmenin ve fiziksel sağlığın yanında psikolojik anlamda güçlü kalabilmek de çok önemlidir. İlişkileri şefkatli, yakın ve mizah içeren biçimde yürütmek aile huzuru açısından esas önemli olan noktalardır. (aa)

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş