Kurban Hakkında Bazı Sorulara Cevaplar

Kurban Hakkında Bazı Sorulara Cevaplar

İslam Toplumu Millî Görüş İrşad Başkanlığı kurban ile ilgili olarak sorulan pek çok soruya ilmihal mahiyetinde cevaplar verdi. Sorulan sorulardan bazıları ve cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz.

IGMG İrşad Başkanılığı

Kurban Ne Demektir?

Kurban hakkında bazı sorulara cevaplar konusuna  kurbanın tanımı ile başlayalım. Kurban, yaklaşmak ve yakınlığa vesile olan şey demektir. Dinimizde ise, Allah’a ibadet maksadıyla, Kurban Bayramı günlerinde koyun, keçi, sığır, manda ve deve cinsinden bir hayvanı İslami usullerle boğazlamaya ve boğazlanan bu hayvana kurban denir.

Kurbanın Dinî Dayanağı Nedir?

Kurban; Kitap, sünnet ve icma ile sabit olan bir ibadettir. Kurban hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmuştur: “Rabbin için namaz kıl ve Kurban kes.” (Kevser suresi, 108:2), “Şüphesiz benim namazım, kurbanım ve diğer ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.” [1]

Bir Kurban Bayramı sabahında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.”[2]

Kurban kesmeyenler hakkında ise, “İmkânı olup da kurban kesmeyen kimse, bizim namazgâhımıza yaklaşmasın!”[3] buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kurban kesen müslümanların fazileti hakkında da şunları ifade etmiştir: “Âdemoğlu Kurban Bayramı günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).”[4]

Bütün Müslümanlar İslam’ın ilk yıllarından itibaren günümüze gelinceye kadar her Kurban Bayramı günlerinde kurban kesilmesinde icma (söz birliği) etmişlerdir.

Kurbanın Hikmeti Nedir?

Kurban, başta Allah’ın kullarına vermiş olduğu nimetlere şükretmektir. Kurban, kültürel bir âdet değil, ibadet; kulun sadakat ve teslimiyetinin bir nişanesidir. Kurban kesen kul, malı ile de ibadet ettiğini ispat etmiş olur. Kurban, kişiyi cimrilikten, kişisel çıkarlardan, ihtiras ve maddecilikten uzaklaştırır, cömertler sınıfına ulaştırır. Fertle toplumu kaynaştırır, arkadan gelen neslin dimağına yardımlaşma tohumları eker; hayırda, iyilikte, yardımlaşma ve yoksullarla ilgilenme melekesi kazandırır. Ahirette sahibine manevi binek ve sırattan geçmesine destek olur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in güzel sünnetlerinden birini yerine getirmenin sevinç ve huzurunu tattırır ve onun şefaatine vesile olur.

İmkânı Olduğu Hâlde Kurban Kesmemek Vebal Olur mu?

Kurban kesmeye gücü ve imkânı olan bir Müslüman’ın kurban kesmekten uzak durması elbette büyük bir vebaldir. Bütün insanlığı cami çatısı altında toplama konusunda Allah’ın kulları içinde en istekli olan kişi şüphesiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.) idi. Buna rağmen, kurban kesmeyen Müslüman hakkında Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim imkânı olduğu hâlde kurban kesmezse bizim meclisimize yaklaşmasın.”[5] Dolayısıyla kurban kesmeye imkânı olan her kardeşimiz mutlaka bu ibadeti yerine getirmelidir.

Kurban Bedeli Neden Hep 100€?

Kurban, kişinin kendi malı varsa ondan kesilir. Kendi malı yoksa satın alınır. Uzun zamandan beri Hasene olarak bize vekâletle kurban kestirmek isteyenlerden 100€ talep edilmektedir. Bunun nedeni, Avrupa para birimi olan Euro’nun diğer paralar karşısında çok büyük oranlarda değer kaybına uğramamasıdır. Kurban kesmede esas olan kurbanlık özelliklilerini taşıyan bir hayvanın kurban niyetiyle boğazlanması, kanının akıtılmasıdır. Hayvanın değerinin az veya çok olması kurban olmasına etki etmez. Nitekim kendisine hibe ve ihsan edilen bir hayvanı bir insan kurban niyetiyle kesecek olsa bedava olmasına rağmen kurban kesilmiş olur.

Zaman zaman kardeşlerimiz, kurban edilen hayvanların fiyat farklılıklarına rağmen hep aynı ücretin talep edildiğini, bunun caiz olup olmadığını soruyorlar. Tekrar etmek gerekirse, önemli olan vekâlet veren kişi adına kurbanın kesilmiş olmasıdır. On binlerce kurbanın, onlarca ülkede kesildiği bir organizasyonda ülkelerin hayvan piyasasına göre, bazı hayvanlar biraz daha ucuza mal edilirken, diğer bazı ülkelerde daha pahalıya kesilebilmektedir. Ucuz fiyata kesilen hayvanlardan artan paralar, pahalı fiyata kesilen hayvan ücretlerine eklenerek, herkes adına kurban kesilmesi mümkün kılınmaktadır. Böylece Müslümanlar “İyilik ve takvada yardımlaşınız.”[6] ayetinde Rabbimizin bizden beklediği yardımlaşma ruhunu yakalamış olmaktadırlar.

Vekâletle Kurban Kesmek Caiz midir?

Vekâletle kurban kesmek caizdir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Veda haccında beraberinde getirmiş olduğu 100 devenin 63 tanesini bizzat kendisi kesmiş, geri kalanını ise Hz. Ali (r.a.), Peygamberimize vekâleten kesmiştir. Bu durum bütün fıkıh kitaplarımızda açık bir şekilde beyan edilmiştir.

Vekilin Kurban Keserken İsim Okuması Gerekir mi?

Kurban bedeli verilirken kişinin ismi, adresi ve irtibat bilgileri de belirtilmektedir. Kurban vekâletini alan kişi veya kurum, böylece kim veya kimler adına kurban keseceğini kayıtlarına geçirmekte ve o Müslümanlar adına kurban keseceğini bilmektedir. Kurban kesilirken bu falancanın kurbanıdır diye ilan etmesi gerekmez. Fıkıh kitaplarımızda bu uygulamaya örnek olması açısından büyük âlim İbn Âbidîn şöyle bir mesele nakletmiştir. “Üç kişinin her biri değişik fiyatlarda 3 kurbanlık koyun alsalar. Sonra hayvanlar karışsa, kendi kurbanlıklarını bilemeseler. Herkes birer tane alır keser, birbirlerine kesmeye izin verdikleri için kurban görevleri yerine gelmiş olur. Hiçbirisine de bir şey gerektirmez.”[7] Aynen birisi diğerinin emri olmaksızın bir başkasının kurbanlık için almış olduğu hayvanı kesmesi gibi. Bu da kurban yerine geçer. Çünkü o maksatla almıştır.[8]

Dolayısıyla vekâlet veren her kardeşimizin adına gıyaplarında kesilen kurbanlar tereddütsüz makbuldür ve caizdir.

Kurban Bedellerinden Artırılarak Daha Fazla Kurban Kesilebilir mi?

Evet, kesilebilir. Bu durum Peygamber Efendimiz zamanında aynıyla yaşanmıştır. Rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Urvetü’l-Bariki (r.a.)’a kurbanlık bir koyun satın almak üzere bir dinar verdi. O da bununla iki koyun satın aldı. Daha sonra koyunun birini bir dinara sattı. Bir dinar ile bir koyunu geriye getirdi. Peygamberimiz (sa.v.) ona alışverişlerinde bereket bulması için dua etti. Bundan sonra toprak da alıp satsa satışında bereket bulur, kâr ederdi.[9] Bu hadîs-i şerife benzer bir rivayet de Hâkim b. Hizam (r.a.)’den rivayet edilmiştir. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kurbanlık almak üzere bir dinar vermiş, o gidip bir dinarla iki koyun satın almış, daha sonra bir koyunu bir dinara satmıştı. Bir koyun ve bir dinarı Peygamberimize getirmiş, Peygamberimiz ona kazancında bereket bulması için dua etmişti. Sonunda da satın alınan koyunun kurban edilmesini, o bir dinarı da sadaka olarak vermesini istemişti.[10]

Bundan dolayıdır ki, hayvan fiyatının ucuz olduğu ülkelerde adına kurban kesilmiş olan kardeşlerimizin artan paraları, onlar adına sadaka kabilinden diğer kardeşlerinin kurban ücretleriyle oluşan havuza katılıyor ve toplanan sayıdan daha fazla kurban kesilmesine yardım etmiş oluyorlar. Çünkü iştirak edenlerin genel bir vekâlet vermesiyle iştirak bedellerinden artan miktar, vekilin tasarrufunda kalacağından, vekil pahalı olanların fazlalığını ucuz olanlardan artan ile dengeleme yoluna gidebilir.[11]

Kurban Kesmek Kimlere Vaciptir?  

Kurban hür, ergin, akıllı, mukim (misafir olmayan) ve kurban kesmeye maddi gücü yeten her bir Müslüman üzerine vaciptir. Bir baba, vacip olmamasına rağmen kendi imkânlarıyla küçük çocuğuna kurban kesebilir, bu menduptur. Hanefî mezhebinin dışındaki diğer üç mezhepte misafir olan da kurban kesmelidir. Ancak hac yolcusu ise, o “hedy” kurbanı keser.

Kurban Keserken Niyet Etmek Gerekir mi?

Evet, ibadet ve Allah’a yakınlık maksadıyla kurban kesmeye niyet etmek gerekir. Yani et yemek niyetiyle hayvan kesilirse bu kurban olmaz. Bu durum ortaklaşa kesilecek kurbanlarda önemlidir. Çünkü ortaklardan birisi dahi kurbana değil de et yemek üzere hayvan kesmeye niyet etse diğer ortakların da kurbanları kurban sayılmaz. Fakat kurban kesen ortakların, bir kısmının vacip, diğer bir kısmının adak, diğer bir kısmının akika veya nafile ve şükür için kurban kesmeye niyet etmeleri, kesilecek hayvanın kurban olmasına mâni olmaz. Yeter ki kurban kesmeye niyet edilmiş olsun.

Kurbanların Uzak Ülkelerde Kesilmesi Caiz midir?

Normal şartlarda kurbanlar, kurban mükelleflerinin bulunduğu yerlerde kesilir. Fakat kurban kesen insanların bulundukları ülkelerde kesilen kurbanların etlerinin dağıtılması konusunda başka yerlerde daha münasip ve daha muhtaç insanlar varsa kurbanın oralarda kesilmesi daha efdaldir. İçinde yaşadığımız Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar olarak etrafımıza baktığımız zaman kurban etinden ikram edeceğimiz muhtaç ve yoksul insan bulmamız âdeta mümkün değildir. Kesilen kurbanların etlerinin dağıtılması ve yoksul insanlara bu etlerden ikram edilmesi kurbanın vacip olmasının hikmetlerinden birisidir. Diğer taraftan İslam dünyasının çeşitli coğrafyalarında yaşayan birçok Müslüman’ın geçim sıkıntısı çektiği, açlık sınırının altında bulunduğu bir gerçektir. İşte bu gerçek karşısında hâli vakti müsait olan Müslümanların en azından yılda birkaç gün de olsa kurbanlarıyla bu kardeşlerine el uzatmaları hem kardeşlik hukukunu yerine getirmek hem de Allah’ın “Onlardan yiyin ve eli dar olana ve yoksullara yedirin.” ve “Etinden yiyin ve ondan dilenen ve dilenmeyen yoksullara yedirin.”[12] emirlerini eda etmektir.

Avrupalı Müslümanlar Kurbanlarını Nasıl ve Nerede Kesmelidir?

Avrupa’da yaşayan Müslümanlar olarak yakinen biliyoruz ki, hayvan kesimi Kurban Bayramlarının dışında da yıl boyunca problemli bir konudur. Bu zorluklar Kurban Bayramı zamanında daha da ağırlaşmaktadır. Bir taraftan hayvan fiyatları suni olarak yükselmekte, mezbaha vs. alt yapı hizmetleri pahalılaşmakta, idari açıdan birçok sıkıntı karşımıza çıkarılmaktadır. Kesilen hayvanların en fazla etleri elimize geçmekte ve et sıkıntısı çekmeyen bizler çoğu zaman kurbanın hikmetini kavrayamamaktayız. Bu sebeple, kurbanların Avrupa yerine fakir ve yoksul ülke insanlarına ulaştırılmak üzere organizeler aracılığıyla kesilmesinin uygun olduğu kanaatindeyiz. Bu önemli ibadeti eda ederken de usulüne en uygun şekilde icra etmenin ve en çok sevap elde etmenin yolu, tecrübe sahibi ve hakkıyla organize edebilecek bir kurban organizasyonuna kurbanların emanet edilmesidir. Kim daha muhtaç ise kurban eti ona verilmelidir. Bu ibadet ümmetin birlik ve beraberliğine, sevgi ve muhabbetin artmasına, dayanışma ve kardeşliğin daha da perçinleşmesine, güven ve sosyal adaletin sağlanmasına vesile olabilecek şekilde ifa edilmelidir. Bu manada Hasene derneğinin organizasyonunun takdire şayan olduğunu belirtiyor, herkesin kurbanlarını vekâleten Hasene’ye teslim etmesini tavsiye ediyoruz.

IGMG İRŞAD BAŞKANLIĞI

[1] En’âm suresi, 6:162

[2] Buhârî, Îdeyn, 3

[3] İbn Mâce, Sünen, H. No: 3123

[4] Tirmizî, Edâhî, 1

[5] İbn Mâce, Sünen, 9/276, H. No: 3114.

[6] Mâide suresi, 5:2.

[7] Reddu’l Muhtar, 9/473 (13 Ciltlik Baskı)

[8] Fetavay-ı Hindiyye, 3/305

[9] İbn Mâce, 2402 No’lu Hadis (Sahih)

[10] Fethu’l Kadir, Fasl’u Bey’i Fuzuli Bahsi, 15/388

[11] Fıkhu’s Sünne, 3/231

[12] Hac suresi, 22: 28,36.