Salgınla Mücadelede En Eski ve En Etkili İki Yöntem: Karantina ve İzolasyon

Salgınla Mücadelede En Eski ve En Etkili İki Yöntem: Karantina ve İzolasyon

Bütün insanlığı etkisi altına alan Koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele için Avrupa’da birçok ülke sıkı önlemler aldı. Buna rağmen vaka sayısı dünya genelinde günden güne artıyor. Koronavirüs salgını elbette insanlığın baş etmek zorunda kaldığı ilk salgın hastalık değil. Salgın hastalıklarla mücadelede tarihin çeşitli dönemlerinde başvurulan iki yöntemi okuyucularımız için derledik.

Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan önlemler kapsamında “karantina” ve “izolasyon” kavramlarını sıkça duyar olduk. Kovid-19 enfeksiyonunun yayılmasını önlemek için uygulanan ve dillerimize pelesenk olan bu terimler tam olarak ne anlama geliyor? Vaka sayısında son günlerde dikkat çekici yükselişin ardından sıklıkla duyduğumuz bu kelimeler merak konusu oldu. Peki, karantina ve izolasyon nedir ve neden önemlidir?

Çin’in Wuhan kentinde ilk kez görülen koronavirüs şu ana kadar en fazla Avrupa’da can aldı. Sadece İtalya, İspanya ve Fransa’da Kovid-19’dan dolayı 20 bin insan yaşamını yitirdi. Benzer durumla karşılaşmak istemeyen diğer Avrupa ülkeleri önlemlerini artırıyor. Bunlardan biri de karantina adı verilen, evde kalarak, diğer kişilerle teması en aza indirmek suretiyle bulaşma zincirini kırmaya yönelik alınan önlemdir.

KARANTİNA NEDİR?

Karantinanın sözlükteki anlamı “yolcuların gözetim altında tutulma süreci” demektir. İtalyanca “kırk” anlamına gelen “quarantina” kelimesinden dilimize geçmiştir. Yolcularla ilgili olarak bilinen ilk karantina uygulaması 1377’de Venedik ve Dubrovnik’te yapıldı. Gelen gemilerden hastalık bulaşmasın diye, gemi tayfaları bir limana yanaştıklarında 40 gün hastalık belirtisinin çıkıp çıkmayacağını beklerlermiş. Osmanlı’da ise karantina uygulaması sistemli olarak 1835 yılında Çanakkale’de başladı. Akdeniz çevresini etkileyen kolera nedeniyle Çanakkale’de karantina çadırlarında, Marmara ve İstanbul’a gidecek gemiler bir süre bekletildi.

KARANTİNA İSTİŞARESİ

Karantina konusuna önem veren Osmanlı Sultanı II. Mahmud ulemanın da katıldığı Meclis-i Meşveret’i toplayarak karantina dinen caiz olup olmadığı konusunda istişarede bulundu. Meclis karantinanın dinen hiçbir sakıncası olmadığı kanaatine varınca, uygulamaya geçildi. Her millet için ayrı bir hastane gerektiğinden hastaneleri olmayan Yahudilere ve Karaimler’e  kendi hastanelerini yapma izni verildi. Kolera salgınından dolayı açıktan satılan meyve, sebze ve etlerin satışının yasaklandığı da tarihî belgelere yansımıştır. Bu örneklendirmeler Osmanlı Devleti’nin salgına karşı mücadeledeki ciddiyetini ortaya koymaktadır.

KORONAVİRÜSLE MÜCADELEDE PCR TESTİ

Günümüzde enfeksiyon hastalıklarına karşı birçok ileri tanı yöntemi ile hastalar teşhis edilmektedir.

Hastalık belirtileri veya şüphesi ile yaptırılan teste PCR (Polymerase Chain Reaction) testi denir. PCR testi vücutta herhangi bir virüs ya da bakterinin adeti çok az olsa dahi teşhis edilmesini sağlayan ileri tanı yöntemlerindendir. Bu test virüs miktarının çok önemli olduğu bulaşıcı hastalıklarda da (Hepatit B gibi) tanı yöntemi olarak kullanılmaktadır. Koronavirüs araştırmaları neticesinde bazı hastaların viral yükünün düşük olduğu, dolayısıyla hastalığın bulaşma riskininde azaldığı uzmanlar tarafından belirlenmiştir. Bu da “Ev karantinası her hasta için gerekiyor mu?” tartışmalarını beraberinde getirdi.

VİRAL YÜK NEDİR?

Koronavirüsünden oluşan Kovid-19 enfeksiyonu soğuk algınlığı ve gribe yol açan enfeksiyonlar gibi öksürme, hapşırma ve konuşma esnasında havaya saçılan damlacıkların solunumu ile bulaşan bir tür “damlacık enfeksiyonu”dur. Ayrıca virüsle kirlenmiş yüzeylere el teması ile ağız ve burun yoluyla da bedenimize ulaşır. Burada en önemli ayrıntı taşıyıcının veya hasta kişinin yaydığı virüs miktarı yani viral yüktür. Gerek el temasıyla gerekse solunum yoluyla bedenimize ulaşan virüsün sayısı, yani viral yükü arttıkça hasta olma ihtimalimiz de artacaktır.

VİRAL YÜKÜ DÜŞÜK OLANA NEDEN KARANTİNA?

Viral yükü düşük, dolayısıyla bulaştırma riski az olan hastaların da karantinaya girmeleri gerekmektedir. Vücuda giren virüs miktarının az veya çok olmasından ziyade, o virüslerin bireyi hasta edebilme gücü ve bireyin bedenine giren virüsle savaşabilme yeteneği, yani bağışıklığı kişinin taşıyıcı mı hasta mı olacağını belirler ve hastalığı hafif veya ağır geçirmesinde rol oynar.

KARANTİNA VE İZOLASYON ARASINDAKİ FARK NEDİR?

Karantina henüz hasta olmayan, yani hastalık belirtileri göstermeyen fakat şüpheli durumdaki insanın belirli bir süre (inkübasyon süresince) diğer insanlardan ayırılma işlemidir. Koronavirüsü kuluçka (inkübasyon) süresi 2 ila 14 gündür. Karantina bir gemi, liman, okul, otel, hastane, şehir, köy, mahalle gibi belirli bir sınır içerisinde uygulanır. Bu sınır içinde hasta, şüpheli hasta ve sağlıklı kişiler olabilir. Bu alana giriş ve çıkış yasaktır ya da belirli koşullarda izin verilir. Karantina özellikle tedavisi ve aşısı olmayan hastalıklardan korunmada hâlâ kullanılması gereken yöntemlerden biridir.

İzolasyon ise tecrit ve ayırma anlamına geliyor. Burada hasta olduğu kanıtlanmış bireyler diğerlerinden ayrılıyorlar. İzolasyon esnasında hasta olan kişilerin faaliyetlerinin sınırlandırılması, sağlık bakım hizmeti verilmesi öngörülür. Evde, hastanede ya da uygun bir yerde hasta kendisini izole edebilir.

ETKİ İÇİN ÖZENLE UYGULAMA ŞART

Karantinada temel işlem, dolaşım özgürlüğünün geçici bir süre ve belirli bir alanda sınırlandırılmasıdır. Karantina uygulaması genelde toplumu rahatsız edebilen uygulamalardandır. Panik havasını ve söylentileri önlemek için açık bir iletişim, iyi bir planlama ve hazırlık gerektirir. İnsanların bu sürece nasıl hazırlık yapmaları gerektiği, süreç içerisinde nasıl davranmaları istendiği açıkça paylaşılmalıdır.

Karantina uygulamasını, ev karantinası ve kitlesel karantina diye ikiye ayırabiliriz. Ev karantinasında salgın hastalığa yakalanan kişi ya da kişilerin evden dışarı çıkmaması aynı zamanda da ev içerisindeki diğer sağlıklı kişilerle temas kurmadan yaşaması gerekir. Ayrı bir oda, ayrı tuvalet, banyo kullanılmalıdır. Hakeza kap, kaşık da ortak kullanılmaz. Bu yöntem “Bireysel karantina” olarak da adlandırılabilir.

Kitlesel karantina ise belirli bir bölgeye giriş ve çıkışların durdurulmasıdır. Çin’de uygulanan karantina türü örnek olarak verilebilir. Amaç büyük kitlelerin hareketlerini kısıtlayarak hastalığın bulaşmasını önlemektir.

Ayrıca kişinin bulunduğu ortamı düzenli olarak havalandırması büyük önem taşımaktadır.

İzolasyon yöntemi de iki ayrılmaktadır. Bunlardan ilki ev izolasyonu, yani hastaların evde ayrılma işlemidir. Evde izolasyon uygulamasında hasta ve aynı evi paylaşanlar bilgilendirilmeli ve izlenmelidir. Yaşlı, kronik hastalığı olan var ise evde izolasyon tercih edilmemelidir.

Bir diğeri ise hastanede izolasyon. Hastalar diğer hastalardan ve sağlık çalışanlarından ayrılmaktadır. Özel koruyucu önlemlerle girilen yerler söz konusudur.

KARANTİNA VEYA İZOLASYON UYGULAMANIN ZORLUKLARI

Günümüzde insanlar hayatı son derece hızlı yaşıyor. Toplantılar, sosyal, bilimsel, kültürel etkinlikler sıkça yapılıyor. Büyük kentlerde çok yakın yaşam sürdüren insanlar, düğün, cenaze, eğitim gibi büyük insan topluluklarının içerisine dahil olmaktan çekinmiyorlar. Büyük insan toplulukları ise özellikle solunum yolu ile bulaşan hastalıkların yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Bu da karantina ve izolasyon uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Unutulmamalıdır ki, karantina ve izolasyon koronavirüs salgınına karşı en etkili iki yöntemdir. Diğer önlemler karantina ve izolasyona uyulduğu müddetçe anlam taşır.