Yazarlar

Mü’minin Dikkat Ve Teyakkuzu

Hadis, müminin dikkatli ve müteyakkız olup şuur ve basiretle hareket etmesi, gerek uhrevî, gerekse dünyevî zarar ve mağduriyetin ikinci kez tekrarlanmaması için aldanmaması ve gafil avlanmaması gerektiği mesajını vermektedir.
13 Kasım 2020

Ebû Hureyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

Mümin bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz/ sokulmaz.[1]

İmam Buhârî’nin (v. 256/869) bab başlığı olarak da zikrettiği bu hadisin ardından, “Muâviye şöyle demiştir: Ancak tecrübeli olan kimse hakîmdir/ tecrübe sahibinden başkası hikmet adamı değildir (lâ hakîme illâ zû tecribetin)” tarzında zikrettiği söz, hadisin nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiğine dair ipuçları vermektedir.

Hadisin, “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz” şeklinde tercüme edilmesi de mümkündür. Orijinal metinde geçen “Lâ yüldağu” (ısırılmaz) fiili, sonu zammeli nefiy/ ihbârî olarak okunduğu gibi, “Lâ yüldağ” (ısırılmasın) şeklinde nehiy/ inşâî olarak da okunmuştur. Ancak meşhur ve maruf olan okuyuş birinci şekildir. Nitekim hadisin vürud sebebi[2] bu tercihi haklı kılmaktadır:

Peygamber (s.a.v), şâir Ebû Azze’yi Bedir günü esir almıştı. O, çoluk çocuğunu hatırlatıp yalvararak sataşmayacağına ve hicvetmeyeceğine dair söz verince Peygamber (s.a.v.) salıverdi. O da kavmine gitti. Sonra hiciv ve sataşmasını yine sürdürerek müşrikleri Müslümanlar aleyhine kışkırttı. Nihayet Uhud günü Peygamber (s.a.v.) onu esir aldı. Fakat o yine yalvararak bırakılmasını istedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.” buyurdu.

Hadis, müminin dikkatli ve müteyakkız olup şuur ve basiretle hareket etmesi, gerek uhrevî, gerekse dünyevî; ictimâî, ahlaki, iktisadi veya siyasi hangi sebepten olursa olsun bir kez ortaya çıkan zarar ve mağduriyetin ikinci kez tekrarlanmaması için aldanmaması ve gafil avlanmaması gerektiği mesajını vermektedir.

[1] Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 6; Ebû Dâvud, Edeb, 29; İbn Mâce, Fiten, 13; Dârimî, Rikâk, 65; Ahmed b. Hanbel, II, 115, 379.

[2] Nevevî, Şerhu sahîh-ı Müslim, XVIII, 169; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, X, 530; İbn Melek, Mebârıku’l-ezhâr, I, 258. Şâir Ebû Azze, İmam Nevevî’nin söz konusu Şerhu sahîh-ı Müslim’inde Ebû Ğurra şeklinde geçer. Bunun, yazma nushadaki ze harfinin noktasının ayn harfine ait olduğu sanılarak bir okuma hatasından kaynaklandığı görülür. Zira bizzat İmam Nevevî (bkz. Tehzîbü’l-esmâ ve’l-luğa, II, 538) “ayn harfinin fethası ve ze harfinin şeddesi ile” diyerek künyenin Ebû Azze tarzında okunması gerektiğini belirtir.

Prof. Dr. Zekeriya Güler

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş