Sebepleri Atlamak Sakatlayabilir

Sebepleri Atlamak Sakatlayabilir

Hedeflediğimiz başarıya/zafere ulaşamayınca, sebeplerini sorgulamak yerine ilahî iradenin bunu engellediğini söyleme kolaycılığımız, her alanda kendini göstermekte; dindarlığımızı sathîleştirmektedir, demiştik. Sebepleri atlayarak yaşadıklarımızı doğrudan ilahî iradeye bağlayarak açıklamamızın, umulmadık tehlikeli sonuçları olabilmektedir. Mesela, çocuk ve gençler başta olmak üzere insanların zihninde olumsuz bir Allah tasavvurunun, sakat bir itikadın oluşmasına yol açabilmektedir.

HAYAT | 31 Ocak 2022 İyi Sonuçlar İyi Seçimlerin Meyvesi (Mi)dir?

Marmara depremini 5-6 yaşındaki oğluyla birlikte televizyondan izleyen din dersi öğretmeni, uzun bir sessizlikten sonra oğlunun şu sorusuna muhatap oluyor: “Baba, bunları kim yapmış?” Meslektaşım, bu soruyu şöyle anlıyor: ”Baba, bu olağanüstü işlere gücü yeten, bütün bunları başaran muhteşem gücün sahibi kim?” Bu soruyu Allah’ı anlatmak için iyi bir fırsat olarak görüp değerlendirmek isteyen baba, insanların zemin etütlerini iyi yapmamaları, inşaatını sakatlayan hataları gibi sebepleri açıklamakla işe başlamak yerine hemen cevabı yapıştırıyor: “Oğlum! Bunları Allah yapıyor!” Oysa çocuk şunu soruyor: “Baba, kim bu yerin altını üstüne çeviren, kocaman binaları hallaç pamuğu gibi savuran, insanları öldüren, perişan eden kim?” Nitekim, babasının cevabından sonra çocuk öfkeyle şöyle tepkide bulunuyor: “Ben de gidip O’nun evini yıkacağım.” Bu çocuğun Allah tasavvurunun olumsuzluğunu nasıl giderebiliriz? Benzerleriyle sıkça karşılaşabiliyoruz. Böyle söze nereden ve nasıl başlayacağını bilmeden, gelişigüzel değerlendirmeler yapmak, belirtilen yıkımlara yol açmakla kalmıyor; yapıp ettiklerimizi sorgulayarak onlardan dersler çıkarmamızı da önlüyor. Sonuçta kendimizi değiştirip geliştiremiyoruz, hatalarımız sürüyor.

Kimileri, sebeplerin analiz edilmesiyle onların hakiki fail yerine koyulacağını söylemektedir. Buna katılmak zor. Çünkü, sebepler zinciri bilimsel yaklaşımla iyi çözümlendikçe onlardaki hayrete düşürücü olağanüstülükler daha iyi görülecek ve bunların kendiliğinden olmayacağı derinden kavranacaktır. Üstelik, sebepler zinciri bir noktada zorunlu olarak durdurulacaktır. İşte orada, “var olması için başka bir sebebe ihtiyaç duymayan hakiki sebeb”in varlığı güçlü biçimde hissedilecektir.

Sohbet eden ilkokul öğrencilerinden birisi, arkadaşlarına yağmurun nasıl yağdığını soruyor. Onlar, bilinen süreçte yer alan sebep ve sonuçlar zincirini açıkladıklarında, şunu diyor: “Bunları biliyorum. İşte asıl bu sebep sonuç ilişkilerinin nasıl oluştuğunu ve düzenli yürüdüğünü merak ediyorum.”

DNA şifresini çözen Francis Collins, “Otuz yıldır ateisttim, artık Tanrı’ya inanıyorum.” diyor. Okuyabilenlere doğal ayetler, Allah’ı haykırıyor. (Fussilet suresi, 41:53).