Kurban Bayramınız Mübarek Olsun

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun

İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’den günümüze kadar devam eden, bir tevhid eylemi olan kurban ibadetinin birçok maddi ve manevi boyutu vardır.

Zeynep Akpınar

Kurban, Allah’a (c.c.) yakınlaşmak ve O’nun rızasını kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikte bir hayvanı ibadet amacıyla kesmektir. Kesilen bu hayvana da kurban adı verilir. Kurban kesmenin zamanı, bayram namazından sonra başlar ve bayramın üçüncü gününe kadar devam eder. Kurban; akıllı, ergenlik çağına gelmiş ve zengin olan Müslümanın yükümlü olduğu bir ibadettir.

RABBİN İÇİN KURBAN KES

Kurban hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”[1] buyurmuştur. Peygamber Efendimiz de “Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen kimse bizim mescidimize yaklaşmasın.”  diyerek kurban ibadetinin önemini vurgulamıştır.[2]

Ayrıca Hz. Âişe (r.a.)’nin rivayetiyle Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle de buyurmuştur: “Âdemoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).”[3]

Kurban, İslam dinine göre İbrahim peygamberin Allah’a olan teslimiyetini ve imanını simgeler. Her Kurban Bayramında, Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu İsmail hatırlanır. Hz. İbrahim (a.s.) aldığı ilahi emri, oğlu İsmail’e söylediğinde, Allah’ın (c.c.) hükmüne razı olan İsmail’in, “Babacığım! Emir olunduğu gibi yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın. Sana direnmeyeceğim”[4] cümleleri canlanır ve evlerimizde yankılanır.

[post-refarans id=”25112″ taraf=”sol”]

MUTLAK TEVEKKÜL VE TESLİMİYET

Müminler her Kurban Bayramında, kurban ibadetini ifa ederken, Hz. İbrahim (a.s.) ile oğlu İsmail’in Cenâb-ı Hakk’a mutlak tevekkül ve teslimiyetlerini taklit ederek böylece yaşamaya çalışırlar.

Çünkü İbrahim (a.s.) öyle bir peygamberdir ki, oğlu İsmail ile beraber Allah’a iman ve kulluğun nasıl olması gerektiğini bütün insanlığa gösterir. Hak, hakikat, adalet, doğruluk ve gerçek özgürlük yürüyüşünden, asla geri dönmemiştir.

Hz. İbrahim (a.s.), evladı ile kendisinden sonraki bütün peygamberlerin, müminlerin, atası olma şerefine ulaşmıştır. Sabrı, metaneti, şükrü ve cömertliği ile de tüm Müslümanlara örnek olmuştur.

HAYATIN GAYESİ

Kurban ile Allah’ın sevgi ve hoşnutluğunu kazanmak hayatın gayesidir. Bu konuda İbrahim ve İsmail peygamberler en sevdiklerini Allah’ın rızası için feda etmede hiçbir şüphe duymamışlardır.

Onların Allah için, feda etme ve feda edilme bilinçleri, her yıl örnek olarak bizlere hatırlatılmaktadır. İbrahim (a.s.) hayatta en sevdiği oğlunu Allah’a kurban edecek kadar tevhid bilincine sahip olmuştur. İsmail (a.s.) ise, Allah için kurban edilmeyi göze alacak kadar, yüreğinde tevhid bilincini taşımıştır.

[post-refarans id=”21371″ taraf=”sol”]

“Mukarrebûn” Kimlere Denir?

Hayatı, Allah’a kutlu bir yakınlık sağlama yarışı olarak değerlendiren müminlerin kurbanı makbuldür. Kuran’da bu erdemli insanlara Rabbimiz “Mukarrebûn” demektedir. Onlar, kurbanı kabul edilen kesimdir. Çünkü onlar Allah’a yakınlık sağlamayı başarmış bahtiyar insanlardır.

İman eden, gereklerini icra etmede tembellik ve gevşeklik göstermeyen örnek ve öncü olan müminler Sâbikûn’dur/Mukarrebûn’dur. Onlar Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış, övülmeyi hak etmiş, Allah’a yakınlaşma talepleri kabul edilmiş müminlerdir.[5]

KURBAN KAYNAŞTIRIR, BÜTÜNLEŞTİRİR

Kurban hem ferdin hem de toplumun yararına olan bir ibadettir. Bu ibadet ile birlikte toplumdaki yardımlaşma ve dayanışma ruhu canlanır. Zengin malını ihtiyaç sahipleriyle paylaşılır, malın ve mülkün geçicliğini hatırlar. Fakirin de bu yardımlaşma vesilesiyle, kendini içinde bulunduğu toplumun bir üyesi olma hissini, yaşatır. Bayram olması hasebiyle de akrabalar bir araya gelir, küskünler barışır. Allah rızası uğruna paylaşılır, ihtiyaç sahibine el uzatılır. Kurban, müminleri cimrilikten, dünya malının esiri olmaktan kurtarır. Akrabaları, komşuları, dostları, hatta binlerce kilometre uzaktaki Müslümanları kardeşlik şuuruyla birbirine bağlar, kaynaştırır, bütünleştirir.

Merhum Abdurrahim Karakoç’un sözleriyle her birinize hayırlı bayramlar diliyorum:

“Çifte bayram tanırız ışıktan, nurdan.
Birisi Ramazan, birisi Kurban.
Ya Rab, bayram eyle bayramımızı.
Yıka gönülleri kirden, çamurdan.”

 

 

[1] Kevser suresi, 108:2.

[2] İbn-i Mâce, Müsned.

[3] Tirmizî.

[4] Sâffât suresi, 37:102.

[5] Vâkıa suresi, 56:10-12.