IGMG’den İklim Aksiyonu: “Sorumluluklarımızı Farkındalıkla Yerine Getirmeliyiz”

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) tarafından 16-22 Eylül tarihleri arasında dünya genelinde yüzlerce camide düzenlenecek olan “Emisyonsuz Hafta – Çevre Bilinciyle Cami Yolunda” projesi ile ilgili IGMG İklim Komisyonu Koordinatörü Elif Zehra Kandemir, Camia Haber’in sorularını yanıtladı.

BURAK BUDAK

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) 16-22 Eylül tarihleri arasında dünya genelinde yüzlerce camide aynı anda gerçekleştirilecek olan “Emisyonsuz Hafta – Çevre Bilinciyle Cami Yolunda” projesini başlatıyor. Projenin önem, amaç ve hedeflerini, IGMG İklim Komisyonu Koordinatörü Elif Kandemir ile konuştuk.

“Emisyonsuz Hafta – Çevre Bilinciyle Cami Yolunda” projesini bize anlatır mısınız? Bu proje nasıl bir öneme sahip?

“Emisyonsuz Hafta – Çevre Bilinciyle Cami Yolunda” aksiyon haftası, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreterlik tarafından oluşturuldu. Teşkilatımız geçtiğimiz yıl eylül ayında iklim krizi karşısında cemiyetlerimizi hazırlamak, aynı zamanda da iklim dostu çözümlerin cemiyetlerde yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla bir komisyon tesis etmişti. Bu komisyon geniş bir tedbir paketi hazırladı. Bu paketin içinde, iklim korumasının eğitim müfredatlarımıza girmesinden camilerdeki bilinçlendirme çalışmalarına, eğitim programlarından camilerin yenilenebilir enerjiler kullanmasına kadar birçok tedbir var. Bu kapsamda komisyonumuz, Müslüman cemaatin farkındalığını arttırmak amacıyla bir aksiyon haftası çağrısında bulundu. Böylece teşkilatımızın dünya genelindeki yüzlerce cemiyetinde 16-22 Eylül tarihleri arasında camilerimize gelirken emisyon açısından sıfır ya da düşük emisyonlu mobilite imkânları kullanmak teşvik edilecek.

Almanya’nın başkenti Berlin’de Aziziye Camii, aksiyona katılım sağlayan ilk camilerden oldu. @Camiahaber

“Emisyonsuz Hafta” tam olarak neyi amaçlıyor?

Bu aksiyon haftası, emisyonların iklim krizindeki yerinin Müslüman cemaat tarafından anlaşılmasını ve bu bilinçle bir iklim savunuculuğu üstlenilmesini amaçlıyor. Aksiyonun esas hedefi, iklim krizine yol açan davranış kalıplarımızda bir değişiklik sağlamak.

Müslümanlar olarak iklim krizine dair sorumluluklarımızınfarkına varmayı, artık “iklim felaketi” olarak isimlendirilen bu durum hakkında bilinç oluşturarak camilerimizde iklim nötrlüğü denilen, az emisyonlu tedbirlere geçiş yapmayıamaçlıyoruz. Bu tedbirler arasında, camilerde plastik kullanımının azaltılmasından, gıdaların bölgesel olarak teminine, israfın azaltılmasından, fotovoltaik sistemler kurulmasına ya da yaşadığımız şehirlerdeki biyolojik çeşitliliğin muhafaza edilmesine kadar, hem yapı tedbirleri hem de tüketim tedbirleri gibi birçok alanı kapsayan dönüşümü sağlayacak bilincin oluşması hedefleniyor.

[post-refarans id=”47711″ taraf=”sol”]

Gelecekte bu ve benzer projeleri planlıyor musunuz?

İklim Komisyonu bu ve benzeri projeleri planlıyor. İklim krizi karşısında oldukça gecikmiş bir safhadayız. “İklim koruması” da tek bir aksiyonla ya da sloganik birkaç tedbirle geçiştirilebilecek bir konu değil. Komisyonumuzun bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları, rehberlik ve yapı projeleri gibi farklı projeleri var. İnşallah aşama aşama bu çalışmaları hayata geçireceğiz.

“Emisyonsuz Hafta”nın pratiğe dönüşmüş hali nasıl olacak?

Emisyonsuz Hafta’yı Müslüman cemaatin camiye yürüyerek, bisikletle, e-scooter ya da diğer düşük emisyonlu araçlarla gitmesi olarak açıklayabiliriz. Bu haftada cemaatimizin “ulaşım” alışkanlıkları konusunda bilinç oluşturmasını istiyoruz. Bireysel araçların kullanımı, trafiğe bağlı olarak ortaya çıkan karbondioksit emisyonlarının içerisinde çok büyük bir oranı teşkil ediyor. Bu emisyonları azaltmak aynı zamanda bulunduğumuz şehirdeki emisyonu azaltmak ve yaşadığımız şehrin ve ülkenin “emisyon hedefleri”ne katkı sağlamak demek. Elbette tek bir araba kullanmadığımızda iklim krizini sona erdirmek mümkün değil, fakat bu, büyük bir domino etkisinin oluşturulması için iyi bir başlangıç.

Dünya son yıllarda aşırı sıcaklar, doğal afetlerle mücadele ediyor. Bu gidişatla ilgili neler söylemek istersiniz?

Küresel ısınma ve emisyonlarla ilgili her devletin uymayı taahhüt ettiği hedefleri var. Bu hedeflere uyulsaydı bile 1,5 derecelik küresel ısınmanın bir şekilde kontrol altına alınması zor olacaktı. Mevcut durumda ise 1,5 derecelik hedefin artık ütopik kaldığını görüyoruz. Küresel ısınma geri döndürülemez bir biçimde artacak ve bu durum ekosistemleri, insan ve diğer canlıların hayatını olumsuz anlamda değiştirecek.

Çok ciddi bir krizle karşı karşıyayız. Mesele yazların birkaç derece daha sıcak geçmesi değil; bütün canlı hayatına yuva olan koşulların kökten değişmesi. Allah’ın bu kâinata koyduğu mizanın insan eliyle bozulmasına Müslümanlar olarak engel olmalı ve bu felaketin sorumlusu olan küresel aktörleri işaret ederken, biz de karınca misali kendi sorumluluklarımızı büyük bir farkındalıkla yerine getirmeliyiz.