Yazarlar

Sır Saklamak

Gizli kalması gereken bilgileri emanet bilinci ile saklamak bir erdem, onu ifşâ etmek ihanet ve bir karakter bozukluğu, sır sahibi için de sosyal bir felakettir.
14 Kasım 2023

“Onun sağında ve solunda oturmuş ağzından düşen her sözü titizlikle kayda geçiren iki melek hazır bulunmaktadır.” (Kaf suresi, 50:17-18)

Sır, bir kimsenin gizli tuttuğu, bir başkasının öğrenmesini istemediği, kendisine veya başkasına ait özel bilgi demektir.

İnsanın kendisine ait bir sırrı paylaşması kendisini külfete sokar. Hz. Ali’nin dile getirdiği gibi, “sırrın senin esirindir, onu söylediğinde sen onun esiri olursun.” Hikmet ehlinden birisinin tespitiyle sırrını ifşa eden o sırrı bilenlere gebe kalır ya da o sırrı bilenlerin emrine girmiş olur. Bundan dolayı bir bilge oğluna, “malını hayra harcamada son derece cömert ol, sırrın konusunda da azami derecede cimri ol!” şeklinde nasihatte bulunmuştur.

“Sırrın sende kalmalı. Onu akıllı olana emanet edersen ayağını kaydırabilir; cahile verirsen ihanette kullanabilir.” sözü hikmet elinden bir incidir.  Bir sırrı vermek için mutlaka onu dil ile söylemek gerekmez. Bir kimse konuşacağında kimse var mı diye sağına soluna bakındığında o söz sırdır ve emanet hükmündedir.[1]

İnsan, bazen dostlarının tavsiyelerini bekler. Bu destek için onlarla sırrını paylaşır. Mesela ailesinde eşi ya da çocukları ile yaşadığı bir problem dolayısıyla mahrem bir bilgiyi ona verebilir. O şahıs da bunu bir başkasına aktarırsa çözülmesi gereken soruna yeni bir boyut eklemiş olur. Bu bilgi biraz daha yayılırsa dedikoduya dönüşür. Artık sırrını veren herkese kendini anlatma derdine düşer, problemin çözümü zorlaşır. O hâlde sırrın paylaşılacağı kişide şu özellikler bulunmalıdır:

1- Kötülük yapmasına engel olan akl-ı selim

2- Haramlardan koruyan takvâ bilinci

3- İyilik yolunda tavsiyede bulunan bir dil

4- Muhabbete vesile bir gönül

5- Sırları saklamada (ketûm) ilkeli duruşa sahip bir tabiat[2]

Sırrın ifşası dilin eylemi ve onun afetlerindendir. Hz. Peygamber dilinin şerrinden Allah’a sığınmış,[3] ümmetine diline sahip çıkması konusunda uyarıda bulunarak[4]  şehvetine ve diline sahip olabilenler için cennete kefil olduğunu bildirmiştir.[5]

Sonuç olarak insanlar ağzından çıkan ne varsa hesabını vermek üzere tamamını kaydeden melekleri düşünerek konuşmalıdır.[6]

En doğrusunu Allah bilir.

 

[1] Ebû Dâvud, “Edeb”, 32.

[2] bk. Maverdî, Edebü’d-dünya ve’d-dîn, Beyrut 1986, s. 306-309.

[3] Ebû Dâvûd, “Vitir”, 32.

[4] Buharî, “Rikak”, 23.

[5] Buharî, “Rikak”, 23.

[6] Kaf suresi, 50/17-18.

Prof. Dr. Saffet Köse
Prof. Dr. Saffet Köse

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş