Başarılı Olmak İçin Ne Yapmalı?

Başarılı Olmak İçin Ne Yapmalı?

Başarılı olmayı herkes ister ama şartlarına uygun hareket edilmedikçe başarı elde edilemez. O hâlde başarı tevafuk değil, başarı gayrete aşıktır.

Bir şeyi elde etmenin şartları olduğu gibi başarıyı elde etmenin de şartları vardır. Bu şartları yerine getirirsek başarılı oluruz. Başarılı olmanın şartlarından biri yapamadığımız veya isteyipte yapmadıklarımızı hemen yapmaya yönelmektir. Peki, bunun yanı sıra başarılı olmak için ne yapmalı?

SÖZÜNDE DUR!

Öncelikle insan kendisini verdiği sözün sorumluluğundan ve esaretinden kurtarmak istiyorsa öncelikle söz verip de yapamadığı şeyleri gündemine almalıdır. Eğer bir iş yapılması çok zor olan bir şeyse, hemen vazgeçilmemelidir. Denenip de şimdilik yapılamadığı ortaya çıkarsa zamana bırakılması gerekir. Elbette yapamayacağımız şeyle meşgul olmamız, yapabileceğimize engelse, yapabileceğimiz şeyle meşgul olmamız daha uygun olur. “Amacımız, imkânsızı, mümkün; mümkünü, kolay; kolayı, zarif ve zevkli yapmanın yollarını bulmak.” olmalıdır. “Bir şey yapmak isteyen mutlaka yolunu bulur, yapmak istemeyen kimse ise mazeretini bulur.” düsturları önemlidir.

YANLIŞI GÖRMEDEN DOĞRU BULUNMAZ

İnsan yaptığı yanlışları görüp gidermeye çalışmalı. Yanlış şeyler, ya tecrübe ile zamanla görülür, ya da birileri tarafından kişiye gösterilir veyahut yanlışlığı sonradan ortaya çıkan şeyler olabilir. Bu durum ortaya çıkar çıkmaz hemen gidermeye çalışmalı ve yerine doğru olanı yapma gayretine girilmelidir. Çünkü yanlışı izale etmeden yerine doğruyu ikâme etmek mümkün olmaz. Örneğin nasıl yaradaki iltihabı temizlemeden üzerine merhem sürmenin işe yaramayacağı gibi yanlışı göndermeden doğruyu deneyimlemekte mümkün olmaz.

“BAŞARIYI YETERLİ GÖRMEK YALNIŞTIR”

Kişi belirlediği hedefe ulaşmak için elinden gelen gayreti sarf etmeli. Zira başarı ancak bu şekilde mümkündür. Bunu da sürekli hâle getirmek için yeni hedefler belirlemeli, planlar yapılmalı ve uygulamaya geçilmelidir. Elde edilen başarıları yok kabul etmek değil, yeterli görmek yanlıştır. Yeterli görmeyip daima ilerlemek isteyenin yapacağı ilk şey hedef belirlemektir. Hedef belirleyenin hedefine ulaşması için planı olur. Plan ise uygulamak için yapılır. Gerçekçi plan, insan, zaman ve imkân gözetilerek yapılan ve uygulanabilen plandır. Elbette plan yapılırken ideal unutulmamalı, realite de asla inkâr edilmemelidir.

[post-refarans id=”31566″ taraf=”sol”]

ELEŞTİRİNİN USULÜ

Hedefe giden yolda faydalı eleştirilere ve yapıcı uyarılara açık olmalıyız. Eleştirilerin faydalı olması, eleştiri konusunun isabetli, tarzının da usule uygun olması ile mümkün olur. Tenkit edilen konu ve yapılan uyarı, yerli yerince olursa doğru uyarıdan sayılır. Çünkü bazen bir fikir, bir kurumu belki bir toplumu faydalı değişime sürükler. Bir batılı düşünür “Fikirler, ordulardan daha güçlüdür” der. Tenkit edilecek kimseler, olgun insanlarsa tenkide açıktırlar ve tenkitten istifade ederler. Ama insanların çoğu böyle olmadıkları için ulu orta tenkit zarar verebilir ve bazen düşmanlıklara sebep olur.

Bir insana tenkidin yapılması zarurî ise önce taltif edilecek yönleri zikredilmeli sonra düzeltilmesi istenen yönler hatırlatılmalıdır. Tenkit edilirken, doğru fikir ve düşünce ne ise onu da ortaya koymak gereklidir. İşin önünü açık bırakarak acımasızca tenkitten öte, olması gereken ne ise onu da ifade etmek gerekir. Şeyh Sadi-i Şirazî, “Büyük insanı dost edinmek isterseniz, tenkit ediniz; küçük insanı dost edinmek isterseniz methediniz.” diyor.

Hedefe yaklaştıkça tevazudan ödün verilmemeli, kişi kendini övmemeli ve yapıcı eleştiri ve uyarılara açık olmalı. Peygamber Efendimiz (a.s.) mütevazı davranma ile kibirli olmanın neticelerini şu şekilde açıklıyor: “Kim Allah için tevazu ile davranırsa, Allah da onun derecesini illiyyîne (en yüce makama) yükseltir. Kim de kibir ile hareket ederse, Allah onun derecesini esfel-i safiline (aşağıların en aşağısına) indirir.”[1]

TECRÜBE DİSİPLİNLİ ÖĞRETMENDİR

Kişi yaptığı hatalardan dönmeyi bilmeli, ders almalı ve tekrar etmemeye özen göstermelidir. Eğer küçük hatalardan ders alırsak büyük hata etmeye engel olur, ki bu da önemli bir kazanımdır. Bunu yapmak için önce hataların tespit edilmesi gerekir. Bu hatalardan ders alınır da bir daha hata yapılmazsa büyük kazanç olur. İbn-i Sina, “Tecrübe ilimden üstündür.” der. Bir batılı yazar ise, “Tecrübe disiplinli bir öğretmene benzer. Önce sınava alır sonra öğretir.” ifadesini kullanır.

Tecrübe sahibi insan planladığı hedefe doğru ilerlerken düzenli çalışmayı kendine düstur edinmelidir. Allah’u Teâlâ insanın çalışmasının değerini şu şekilde açıklamaktadır: “Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir.”[2] Bir özdeyişte “Çok çalışmaktan kimse ölmemiştir, insanlar zamanlarını boşa ve verimsiz harcayıp üzüntüden ölürler.” denilmiştir.

ÖNEM SIRASINI DOĞRU BELİRLEMEK

Kişi zamanını değerlendirmeli, boşa harcamamalı ve yapacağı işleri önem sırasına göre yapmalıdır. Zira insanlar iki yeteneğe aynı anda sahip olamazlar. Bu iki yetenekten birisi düşünme yeteneği, diğeri işleri önem sırasına koyup yapma yeteneğidir. Durum böyle olunca neticeye varmak için yapılacak işleri sırasına koyup onları bir program dahilinde gerçekleştirmek gerekir.

“YARINCILAR HELAK OLMUŞTUR”

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yapılacakların ertelenmemesiyle ilgili şöyle buyurmuştur: “Yarıncılar helak olmuştur.”[3] Yapılacak işler bir an evvel çözüme kavuşturulmalı, kararlar ertelenmemelidir, ki faydalı ve verimli bir sonuç elde edilebilinsin.

Muhammed Pârisi Hazretleri  “Halk-ı gâfil kemâl-i keselinden (gafil halk tam bir tembellikten) bir laf eder: Yarın olsa da bir iş işlesem. Bilmez ki bugün dünkü günün yarınıdır, bugün ne işlemiştir ki yarın ne işlesin.” sözüyle tembellik ve tembellerin durumunu ifade ediyor.

Kaynak: Erkam Sohbetleri, 4. Cilt: “Başarıyı Yakalamak”, Plural Yayınları

 

[1] Ahmet b. Hanbel, Müsned, 23/344, H. No: 11299.

[2] Necm suresi, 53:39-40.

[3] Es-Semerkandi, Tenbihu’l Gafilîn bi-Ehadîs-i Seyyidi’l Enbiya-i ve’l Mürselîn, Tevbe.