Hayat

Kur’ân-ı Kerîm’de Kur’an’dan Olmayan Harf ve İşaretler: Secâvendler

Kur’ân-ı Kerîm’de Kur’ân’dan olmayan harf ve işaretler var mı? Eğer, Kur’ân-ı Kerîm, Peygamber Efendimiz’e Allah tarafından aynen vahyedildiği gibi kaldıysa Mushaflarda bulunan Secâvend gibi işaretler ne manaya geliyor?
İlhan Bilgü
21 Mart 2024

Ben çocukça bir merakla Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenmeden Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan duraklama işaretlerini öğrenen belki de ayrıcalıklı kişilerden birisiyim.

Taa o zamanlarda hocamın her söylediğini hayret içinde dinlerken Kur’ân-ı Kerîm’e bir insan tarafından hiçbir ilavenin yapılmadığını, bir harfinin dahi değiştirilmediğini, Kur’ân-ı Kerîm’in Peygamber Efendimiz’e Allah tarafından nasıl vahyedildi ise aynen öyle kaldığını, bu zamana kadar da hiçbir insanın bunu değiştirmeye gücünün yetmediğini duyduğumda içimde bir merak dalgası oluşmaya başlamıştı.

Hocama tıfılca sorduğum, “O zaman bizim Kur’ânlar birbirinden niye farklı emme?” sorusuyla, elimizdeki Mushafların büyük veya küçüklüğü, eskimişliği veya yeni alınmışlığının hesabını hocamızdan sormuştum: “Madem ki, bu Kur’ân Allah’tan geldiği gibi aynen duruyor, o zaman bunlar ne?” şeklinde.

“KUR’ÂN’A İLAVE YAPILMADIYSA BUNLAR DA NE?”

Bu soruma hocam öylesine şaşırıp kalmıştı ki, kendisinin anlattığı değişikliğin benim anladığım değişiklik olmadığını, bir harfi bile değiştirilmemiş olan Kur’ân’ın, şu anda elimizde bize göründüğü gibi bu kadar değişik olmasının ne anlama geldiğini nasıl izah edeceğinde epey zorlanmıştı. Tıfılca soruların büyükleri, cevabını bildikleri hâlde nasıl da zorlayacağına bir örnek teşkil eden benim soruma hocam, uzun uzun vahiyden ve Peygamberimizden bu yana Kur’ân’ın nasıl yazıldığını anlatmakla cevap verme çabasına girmişti.

Tıfıllık bu ya, tüm anlatılanların sonunda benim sorum yine aynı noktada kalmıştı: “Niye emme!?”
İşte Kur’ân-ı Kerîm’de bu Secâvend işaretleri ile ilk karşılaşmam Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenmeye başlamamla başladı. Amma ve lakin tıfılca sorularım, “emme niye adı Secâvend ve bu Secâvend de ne demek, Allah mı bu Secâvend’i göndermiş?” diye de uzayıp gidiyordu.

Ahh mekânları cennet olsun, o garip hocalarım anlatsa da ben anlamakta zorluk çekiyordum aslında. Nihayet, tıfıllıktan delikanlılığa geçtiğimiz dönemlerde bir Kur’ân dersinde dersimizin “Kur’ân-ı Kerîm’de Secâvend Durakları” olduğunda, bilmediğimi zannettiğim o konunun beynime nasıl işlendiğini o zaman anladım. Bu yeni hocamın anlattığı her şey tap taze bende de vardı. “Vakfu mucevvez li vechin”in bile ne olduğunu benden çok daha iyi Kur’ân okuyabilen arkadaşlarımdan daha iyi izah ettiğimde, tıfılca sorularla terlettiğim o ilk hocalarımı nasıl rahmetle yad ettiğimi anlatamam.

SECÂVEND İŞARETLERİ KUR’ÂN-I KERÎM’İ DOĞRU OKUMAYA YARDIMCI OLUYOR

Sözü daha uzatmayayım da gelelim şu Secâvend işaretlerine. İşaretlerine geçmeden önce kendisine dua etmek, kısaca Secâvend Efendi’den bahsetmek üzerimizde bir borçtur.

Muhammed b. Tayfûr es-Secâvendî hazretleri, 1165 yılında vefat etmiş meşhur bir Kur’ân-ı Kerîm hocasıdır. Bugünkü Afganistan’da yetişmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in kıraati ve Mushaflara yazılması işi ile uğraşmış, ondan sonra gelen tüm Mushaflarda onun tespit ettiği işaretler konulmuş, farklı âlimler farklı işaretleri kullanmış olsa bile, Kur’ân-ı Kerîm’deki durak işaretleri onunla birlikte anılır olmuştur.

Bu duraklar yani, Muhammed b. Tayfûr es-Secâvendî’nin ismiyle “Secâvend Durakları” diye bilinen işaretler, iyice incelenirse, okuyucunun Kur’ân-ı Kerîm’i nasıl düzgün okuyabileceğini gösteren işaretler oldukları ortaya çıkacaktır. Ayetin neresinde durulursa veya geçilirse mana daha düzgün olur, hatta, mana bozulmamış olur sorularının cevaplarını bu işaretler vermektedir. Öyle anlaşılıyor ki Secâvendî hazretleri aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’i çok iyi anlayabilen ve öğretebilen bir üstaddır.

Kur’ân-ı Kerîm’de “SECÂVEND DURAKLARI”

Secâvendî hazretleri işe Kur’ân okunurken kesinlikle durulması gereken yeri tespit ederek başlar. İlkine Vakf-ı Lâzım der ki, manası, burada durmayacak, okumaya devam edeceksin. Aksi takdirde mana bozulur demektir. Bu vakfı م (Mim) harfi gösterir.

İkinci durak işaretine Vakf-ı Mutlak denilir ki, okurken devam etmeni gerektirecek bir durum yoktur. ط (Tı) harfi ile gösterilen bu yerde durmak gerekir. Ama, durulması gerektiğini bilerek yine de uygun olmasa da okumaya devam edebilirsin.

Bir başka durak işaretine Vakf-ı Câiz denilir. Manası: bu işaretin olduğu yerde dursan iyi olur. Amma, durmazsan da mana bozulmaz. Bu vakfın işareti ise ج (Cim) harfidir.

Bir başka durak işaretine Vakf-ı Mücevvez denilir ki, bunun manası da okurken burada durmak da geçmek de caizdir demektir. Lakin durmadan geçmek daha iyidir. Bu durak ز (Ze / Zay) harfi ile gösterilir.

Bir de Vakf-ı Murahhas durağı vardır ki, ص (Sad) harfi ile gösterilir. Bu durakta durmaya, nefes yetmemesi gibi gerekçelerle izin vardır. Yani okuyup geçmek daha uygundur.

Son durak ise “Vakf-ı Memnu” yani, Vakf-ı mâ yecûzü’l-Vakf denilen “yasaklı vakıf” ve “Durmanın caiz olmadığı durak”tır. Ki, burada kesinlikle durulmaz. Bu durak ise “Hayır” anlamına gelen لا (La: Lam elif) harfi ile gösterilir.

SECÂVEND’DEN BAŞKA HARFLER DE VARDIR

Bunlar Secâvend hazretlerinin işaretleridir. Gel zaman git zaman bazı yerlerde basılan Kur’ân’ı Kerimlerde bu işaretlerin yerine bazı işaretler de konulmuştur. Meselâ ق ,قف, قلى , صلى عharfleri ile gösterilen işaretler de vardır ki, ق işaretinin olduğu yerde geçmek iyi, ama durmak da caizdir. قف işaretinin olduğu yerde ise durmak iyi geçmek de caizdir. ق işaretinin olduğu yerde geçmek de durmakta caiz olmakla birlikte durmak iyidir. صلى işaretinde ise geçmekte durmakta caiz olmakla birlikte geçmek iyidir. ع harfi genellikle ayet sonlarında bulunur ve konunun bittiğini gösterir. Bazen uzun ayetlerde de bulunabilir.

Son olarak bir de üç nokta işareti ؞ _ ؞ vardır ki buna Vakf-ı Muâneka denilir. Bunun manası ise, birinde dur öbüründe geç demektir. Yani birincisinde durulursa ikincisinde geçilir; birincisinde geçilirse ikincisinde durulur.

Ve ben şimdi anlıyorum ki, bu harflerin Mushaflarda bulunsa da Kur’ân-ı Kerîm’in aslında olmaması, Kur’ân-ı Kerîm’e bir beşer, yani insan elinin değerek değiştirildiğini göstermez.

Sözümüzü “Rabbim hem hocalarıma hem de Secâvend hazretleri ile birlikte tüm diğer Kur’ân üstadlarına rahmetiyle muamele eyleye” duasıyla bitirmek istiyorum.

Kur’ân-ı Kerîm’de ilave yoktur. Vesselam.

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş