Eşim Benimle İlgilenmiyor!
Evlilik bir sahnede iki farklı kişinin/kişiliğin uzun nefesli bir senaryoyu birlikte oluşturma, yazma ve bu senaryoyu ilk günkü heyecanını yitirmeden sahneye koyma çabasıdır.
- AİLE
- 26 Mart 2024
Yasemin Kumaş
Elbette bu uzun süreçli bir sahne olacağından bazen eşlerden biri varolan durumu provake edecek, bir diğeri gözlemci pozisyonuna geçecek, bazen çaba sarfeden yönleri sahneye atlayacak, bazen eşlerden birisi sessizleşecek ve perde arkasına saklanmak, görünmez olmak isteyecek, bir diğeri beni görsün diye çabalayacak, diğeri çok düşünecek, birisi koruyucu davranacak, birisi itici, hareketlendirici güç olacak, bazen de mükemmel ilişkiyi isteyecek eşlerden birisi. Her hâlükârda birlikte ortak bir başarıyı ya da başarısızlığı sergileyecekler o sahnede.
EVLİLİK SAHNESİNDE İLGİ VE BİRLİKTE GEÇİRİLEN ZAMANLAR NEDEN ÖNEMLİ?
Evliliklerde, ilk günlerdeki heyecanı sürdürmek için gerekli olan ve evliliğin vazgeçilmezleriyle başlayalım. İlginin, önemini anlamaya.
Evlilik dört bacak üzerine inşa edilmiş bir bina gibidir. Her bir bacağın bir görevi ve her görevinde alt görevleri vardır. Bu bacaklar, 1. Sevgi ve saygı 2. Güven ve sadakat 3. İletişim ve empati 4. Cinsellik ve yakınlık olarak sıralarız.
Birisinin olmaması diğerlerinin kalitesini sekteye uğratacaktır. Hatta bir kaçının olmaması gerçek bir evliliğin olmadığının kanıtı olacaktır. Bu dinamiklerden her biri eşlerin birlikte geçirebildikleri zamanlarda doyurulur ve “Biz” alanının tatminini ve “Ben” alanının korunmasını sağlar. Eşler evlilikte ben olabildikleri kadar biz olabilirler. Ancak “bencil/ benmerkezci” oldukları zaman sorunlar ortaya çıkar. “Biz” değilde “ben” ya da “sen” oldukları zaman sahneye provake eden taraflar çıkmış olabilir.
Birbirleriyle konuşabilen, işitebilen, duyabilen, görebilen, birbirlerine duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edebilen eşler ilginin azalması ve ihtiyacın karşılanmaması durumunda problemi tanımlayıp, çözüm içinde birlikte çalışabilirler. Bu durumda sahnede çabalayan/çalışan eş yer alır.
Belki eşlerden biri veya her ikisi son dönemde işiyle, duygularıyla, kök aile veya sosyal hayatıyla alakalı zorlu bir dönemden geçiyordur veya geçim ya da sağlık sorunları vardır ve eşine gereken özeni gösteremiyordur. Her şeye yetişme konusunda zaman düzenleme alanında sorunlar yaşıyordur. Stres faktörleri artmış ve onlarla başa çıkmayı becerebilme konusunda yetersiz kalıyordur. Bu durumdaysa düşünen ve iletişim kuran, empati yapabilen partner rolüne gereksinim duyulur sahnede. “Ben senin içinde bulunduğun bu durumda sana nasıl yardımcı olabilirim?”, “Konuşmak istersen dinlemek için buradayım.” gibi sihirli sözler şifa olabilir. Hatırlatmak isterim ki provake edici sözler çatışmayla sonuçlanır.
PAYLAŞMAKTAN VE YARDIM İSTEMEKTEN VAZGEÇME!
Yukarıda bahsettiğimiz zorlu zamanlarda “sallanan bacak” öncelikle iletişim kurmamak yani sorunun ne olduğunu paylaşmamak ve doğal olarak diğer eşin empati yapamaması nedeniyle olabilir. Eşini tanıma, kişilik yapısını, mizacını, sosyal ilişkilerindeki tutumlarını keşfetme konusunda eksik kalan eş, böyle bir olayla karşılaştığında durumu tamamen bireysel değerlendirip, kırgınlık davranışları sergileyebilir. Hâlbuki eşi evlilik dışı konulara takılmış ancak konuşmuyor. İşten yorgun gelmiş ve bir süreliğine de olsa yalnız kalarak günün stresini atmaya ve kendini yenilemeye ihtiyaç duyan bir mizaç olabilir eşlerden birisi. Bir süre koltuğa uzanmak, telefonuyla ilgilenmek, televizyon izlemek isteyebilir. Uzun zamanlar bu şekilde geçirilmemek kaydıyla sağlıksız değildir. Aksi takdirde gergin bir eş çatışmalı iletişim demek olur. Eşler birbirleriyle alakalı bu durumları farkeder ve birlikte konuşarak sorun çözülürse evliliği güçlendiren paylaşım alanı da desteklenmiş olur.
BEKLENTİLERİNİ GÖZDEN GEÇİR! HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAMA!
Eşlerden biri veya her ikisi evlilikte ilginin ilişkinin flört döneminde, nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk aylarında olduğu gibi veya daha da yoğun bir şekilde hissettirilmesini beklerler. Bazen işler yolunda gider ve eşler birbirlerine yeterli zaman ayırırlar ve evlilikteki doyum beklentisini karşılarlar.
PEKİ BU BEKLENTİLER KARŞILANMADIĞINDA NELER OLUYOR?
İlişkinin veya evliliğin ilk yıllarında eşlerin birlikte geçirdiği “biz” zamanları fazladır. Her fırsatta bir arada olmaya ve birlikte bir şeyler yapmaya çalışırlar. Birbirleriyle günlük hayatlarını paylaşır, geleceği konuşurlar. Zaman içerisinde bu aktiviteler normalleşmeye başlar ve eşler farklı ve yeni heyecanların evliliğe dahil olmasını isterler. İşte bu yenilenme konusunda başarılı olmak evlilikte birlikteliği, evliliğin kalitesini etkileyecek başrol oyuncularıdır. Başroller ortak zamanları, ortak gerçekleştirilebilir hedefleri, ortak zevkleri birlikte belirleyerek birbirlerine ilgilerini hissettirebilirler. Evliliklerinde uygulamak istedikleri kuralları birlikte belirleyerek sorunları azaltıp, doğru rolleri üstlenip, rollerin gereğini yaparak ilişkilerindeki lezzeti artırabilirler.
KENDİNLE İKEN MUTLU ANLAR GEÇİRMEYİ BECEREBİLMELİSİN, BAĞIMLI OLMA!
Unutulan önemli nokta, evlilikte “biz” alanları kadar eşlerin özel alanları da korunmalıdır. İçice geçmiş bir ilişkide bağımlı bir yapı olabileceğinden beklentiler de aynı dozda yüksek olacaktır. Kısacası, eğer siz evliliğinizde (Ben ve Sen ve Biz) dengesini oluşturabilirseniz ilişkinizde beklediğiniz derinliği yakalayabilirsiniz.
EŞLER NEDEN BİRBİRLERİYLE DAHA AZ ZAMAN GEÇİRMEYE BAŞLARLAR?
Evliliğin alışkanlık hâline dönüşmeye ve çiftlerin yavaş yavaş birbirlerine benzemeye başlaması birliktelik kavramını, eş olma kavramını zedeleyebiliyor. “Birbirlerine benzemeye başlamak tehlikeli midir?” sorusu akla geliyor doğal olarak. Hayır! Birbirine benzemek tehlikeli değil aksine sağlıklı bir adımdır. Ancak dozunu ve “Ben/Biz” dengesini korumak kaydıyla eşlerin birbirlerine dönüşmelerinin olumlu katkıları vardır evliliğe. Zamanla eşini tanıyan birey yaşanan olayları daha mantıklı tanımlayarak, durumun kendisiyle mi yoksa eşiyle mi alakalı olduğunu daha kolay keşfedecektir. Birbirlerinin zevklerini, hüzünlerini tanıyan ve oldukları gibi kabul eden eşler farkındalıklı, mutlu evlilik sürdürebilirler.
BEN “ANNE/ BABA” OLDUM. UNUTMADIM! HÂLÂ EŞİMİN EŞİYİM.
Eşlerin sahnesine minik bir canlı varlığın eklenmesiyle birlikte annenin evdeki sorumluluk alanı ve babanın da hem evin geçimi hem de bebeğin bakımını veren anneye destek olma sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Daha öncesinde bilmedikleri bu durum çiftlerin birbirlerine duydukları ilgiyi daha fazla bebeğe aktarmaya ve birbirlerini görmemeye dönüşürse sahnede kendini geriye çeken, görünmez olduğunu düşünen, kıskanç, öfkeli, reddedici eş modelini görmek mümkün olur. Yapılması gereken ise eş olma rolüne güncelleme yaparak senaryodaki rollerini hem eş hem de ebeveyn olacak şekilde düzenlemek olacaktır. Dengeli zaman dağılımı ve rahatsız edici durum ve davranışlar üzerinde konuşmak normalleşmeyi hızlandıracaktır. Ara ara bebek için kök aile veya sosyal çevreden destek alarak başbaşa geçirilecek zamanlar eşlere iyi gelecektir. Bu yapılmazsa eşlerden birisi evlilikte mutsuz olmaya ve beraberinde eşini de mutsuz etmeye başlayacaktır.
O SENİN EŞİN. STRES TOPUN DEĞİL!
Evlilik sahnesinde bazen eşlerden birisinde veya her ikisinde farklı nedenlerden kaynaklanan, sağlıksız, hatta şiddete varacak kadar ileriye giden itişme durumunu sergileyen rolleri izleyebiliriz.
Bu can yakıcı, hakaret, aşağılama içeren sözler, engellemeler, değersizleştirmeler, önemsizleştirmeler ve bazende fiziksel şiddet içeren davranışlarla perde önünde yer alabilir. Psikolojik ya da fiziksel şiddetin yer bulduğu bir sahnede elbette eşler birbirleriyle olmaktan mutlu olduklarına dair ibareler sergileyemezler. Her sözü düzeltilen, her yaptığı eleştirilen, onaylamanın, takdirin, teşekkürün eksik olduğu, dış görünüş veya kişisel özelliklerin kritize edildiği evliliğin sevgi, saygı, yakınlık, iletişim, anlayış, empati olmadığından evlilik hızla kendini tüketecek ve aslında ömürlük diye başlanan senaryo yazımı vaktinden önce ayrılık sahnesiyle sonlanabilecektir. Burada eşlerin davranışlarını farketmelerini sağlayacak birilerine ihtiyaçları vardır. Bu aileden birisi, yakın bir arkadaş veya örnek evliliği olan rol modeller olabilir. Biz evlilik danışmanları bu noktada sahneye davet edilmesi gereken yan rolleriz. Ancak eşler kendilerine ve evliliklerine şans vermeyi istedikleri sürece onlara eşlik edebiliriz. Eşlerin kişilik ve mizaç özellikleri değişime izin vermeyebilir. Bu durumda hem evlilik hem de bireysel danışmanlık hizmeti almaları tavsiye edilmelidir. Evlilik danışmanı yanısıra bir psikoterapistte sahnede yerini almalıdır.
Evlilik eşlerin birlikte sahnelediği bir yapıdır dedik. Doğru rol, doğru eşe verilirse ve rolün sahibi rolün gereğini yaparsa izlemeye doyamayacağımız bir senaryo çıkar ortaya. Sizin senaryonuz nasıl yazılıyor? Kıymetli evlilik ortağı eşler kaleme birlikte müdahale edin ve evliliğinizi lezzetlendirin.