Rabbimize hamd ü senalar olsun ki, hiçbir zaman bu endişelerim gerçek olmadı ve belki sizler de aynı tecrübeyi yaşamışsınızdır, yiyip içtiğim günlerden daha güzel ve daha rahat günler geçirdim her ramazanda..

Ve şimdi bayram geldi. Bir taraftan öylesine seviniyoruz, öylesine neşelenmeye çalışıyoruz bir taraftan da, sıkıntı yaşayacağımızı düşündüğümüz ramazan aynının geri gelmesi için duada bulunuyoruz. Aynen Peygamber Efendimiz’in yaptığı dua gibi, “Allah’ım! Recep ve şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır.” diye.

İnşaallah rabbimiz, hepimize bayramları ile birlikte nice yeni ramazanlar ve bu ramazanı da oruçlu olarak geçirmeyi nasip eder.

Ramazan Bayramı’nda, dolayısıyla Kurban Bayramı’nda da yeme ve içmenin hükmüne baktığımızda, bu günlerde oruç tutma yasağı bulunduğunu görürüz. Demek ki Rabbimiz bizden bayramlara özel olmak üzere bu sefer yemeyi içmeyi emrediyor. Yani yasakları tersine çeviriyor. En büyük iftarı Ramazan Bayramı’na bırakıyor ve bunu emir olarak bizden istiyor.

Elbette bunda büyük hikmetler vardır. Zira, bayramlar Rabbimizin bize bir ikramı olarak, kendimize ailemize, dostlarımıza ve tüm tanıdık tanımadık herkese ikramda bulunmamız gereken günlerdi. Neyi ikram edebiliyorsak; gülümsememiz, selamımız, hoş davranışımız hepsi birer ikram yerine geçiyor.

Bayram günleri aynı zamanda sevinçlerimizi paylaşmamız gereken bir gün. Zira Bayram gününde somurtulmaz, zira bayram gününde kimseyle taklaşılmaz; somurtulmama, taklaşmama, sataşmama günüdür bugün.

Bunun aksine bayram günü, sevinçlerimizin olduğu kadar aynı zamanda üzüntülerimizin, kederlerimizin, dertlerimizin de paylaşıldığı gündür. Dertlilerimiz, kederlilerimiz ancak bu durumda bu paylaşma ile bir nebze olsun teselli bulabilirler. Gazze gibi elimizin çok zor ulaştığı yerlere dualarımızla ulaşacağımız en önemli günümüz bu bayram günümüzdür.

Biz, bir gün gelir de dayanışmaya, kederlerimizin paylaşılmasına ihtiyaç duyduğumuz gün olursa, işte o güne şimdiden hazırlanmak zorundayız. Yani sevdiklerimizi, dostlarımızı, mazlumları, mağdurları, dertlileri, kederlileri, hastalıklarla pençeleşenleri unutmayacağız ki, ihtiyaç duyduğumuzda biz de unutmayalım.

Eğer kalbimizin bir yerinde yer bulmuş bir kardeşimizi bu bayramda hatırlayamıyorsak, mazlumların hâli gözümüzün önüne gelmiyor ve onlara hiç olmazsa dua edemiyorsak, bizim yaptığımız bayramın bir önemi olmaz. Öyleyse bayramı bayram gibi kutlayalım. Bereketinden istifade ederek bereketlenelim, bereketlendiğimiz gibi de bereketlendirelim.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun.