Yazarlar

Boş İşleri (Mâ lâ-ya‘nî) Terketmek

"Kurtuluşa ermiş mü’minler, boş ve yararsız işlerden yüz çevi¬rirler." (Mü’minûn suresi, 23:3)
26 Nisan 2024

Başlıktaki ayette Kur’ân-ı Kerîm, kurtuluşa eren mü’minlerin özellikleri arasında boş ve yararsız işlerden kaçınmayı sayar. Aynı doğrultuda Hz. Peygamber (s.a.v.): “Kişinin dünyasına ve ahiretine faydası olmayan boş işleri terketmesi müslümanlığının güzelliğini gösterir” buyurur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 201). İslam alimleri bu hadisi diğer bütün hadislerin özünü oluşturan birkaç hadisten birisi olarak görürler. Hatta değerlendirmelerinde bu hadisin İslam’ın dörtte biri, üçte biri, yarısı hatta tamamına denk gelecek bir ahlak ilkesini ifade ettiğini belirtirler.

Boş işlerle uğraşmak mü’minin saygınlığına zarar veren bir tutumdur. Kur’ân-ı Kerim’de: “Boş sözlerle karşılaştıklarında saygınlıklarını koruyarak oradan geçip giderler” buyurulur (Furkân suresi, 25:72).

İnsanın söz ve fillerini bir bütün halinde ilgilendiren “boş iş” ya da hadisteki ifadesiyle “mâ lâ-ya‘nî” insanın terkettiğinde ya da yaptığında kendisine bir fayda sağlamayan ve bu yönüyle günah getirmeyen fuzuli işler için kullanılan bir tabirdir. Bu tür basit işlerle uğraşmak mü’minin saygınlığını düşüren özelliğe sahiptir. Mü’min sorumluluğun bilincinde olması gereken, bu bağlamda aklını, kalbini, davranışlarını ve dilini kontrol altında tutan, eylemlerini ölçüp-biçen ve ona göre harekete geçiren insan demektir. Çünkü yapması gerekip de ihmal ettiği, terketmesi gerekip de icra ettiği her bir eylemin hesabı vardır. O sebeple boş işlerle uğraşmak kendini basite almaktan, dünyada saygınlığı kaybetmekten, ahiret için yapılabilecek güzel işler için ayrılması gereken zamanı israf edip savurganlık yapmak diğer bir ifadeyle zamanı kötü kullanmaktan başka bir anlama gelmez.

Hikmet ehlinden birisi: “Kendisini ilgilendirmeyen boş işlerle meşgul olan, kendisini ilgilendiren faydalı işleri kaçırır; kendine yetecek şeye kanaat etmeyen, dünyada onu doyuracak bir şey yoktur.” der.

Ömer b. Abdilaziz’e Sıffîn’e katılanlarla ilgili ne düşündüğü sorulduğunda çok anlamlı bir cevap vermiştir: “Allah benim ellerimi onların kanına bulaşmaktan korudu, ben de dilimi bulaştırmak istemem!”

Mü’minin söz ve eylemi ya bir faydayı getirmeli ya da bir kötülüğü ortadan kaldırmalıdır. Tabiun ulemasından Hasan el-Basrî insanın boş işlerle vakit kaybetmesini Allah’ın kendisini terkettiğinin işareti olarak görür.

İmam Şâfi‘î üç şeyin aklı arttırdığını söyler. Bunlar, ilim meclisinde bulunmak, iyi insanlarla sohbet etmek, boş işlerden uzak durmaktır.

Hz. İsa’nın şöyle dediği nakledilir: “Allah’ın zikredilmediği her söz boştur, tefekkürsüz sükût gaflettir, ibretsiz bakış oyalanmaktır. Sözü zikir, sükûtu tefekkür, bakışı ibret olana müjdeler olsun.

Boş işler insanın hayatına bir şey katmadığı gibi vakti boşa geçirmekten başka da bir anlamı yoktur. Mesela Hz. İbrahimi’n babasının adını, Hz. İbrahim’in kurban ettiği koçun rengini, Hz. Salih’in devesinin adını bilmenin ne faydası olabilir!…

Mü’minin boş işlerden uzak durmasını, söz ve eylemlerini buna göre düzenlemesini gerekli kılan iki temel görev vardır: İmandan sonra en önemli görev yararlı işler (salih amel) yapmak, ikincisi de her sözün sorumluluğunu bilerek konuşmak, diline sahip çıkmaktır (Kâf suresi, 50:17-18).

En doğrusunu Allah bilir.

Prof. Dr. Saffet Köse
Prof. Dr. Saffet Köse

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş