Sağlık

Kan Pıhtılaşması (Tromboz) Neden Olur?

Tromboz, bir kan damarının kan pıhtısı nedeniyle tıkanmasını ifade eder. Trombüs olarak da adlandırılan bu pıhtı, kanın pıhtılaşma oranının bozulduğunda ortaya çıkar.
Dr. Caner Curuk
26 Nisan 2024
@shutterstock

Normalde kanın pıhtılaşması kanamayı durdurmak için önemlidir. Ancak tromboz durumunda pıhtı yanlış yerde oluşur.

Çoğunlukla toplardamarlarda, yani oksijenden yoksun kanı kalbe geri taşıyan kan damarlarında, trombüs oluşur. Bu “venöz tromboz” olarak adlandırılır. Venöz Tromboz hastalığında özellikle derin bacak toplardamarları risk altındadır. Eğer bir kan pıhtısı buradan kopup akciğerlere akarsa, kişinin yaşamı tehlikeye girebilir. Ani bir akciğer atardamarın tıkanmasına tıbben “pulmoner emboli” denilir. Ancak tromboz, oksijen açısından zengin kanı kalpten vücuda taşıyan atardamarlar olan arterlerde de meydana gelebilir. Bu kana ihtiyaç duyan organlara ve uzuvlara tehdit oluşturabilir.

TROMBOZ NASIL GELİŞİR?

Tromboz gelişimi çeşitli faktörlerden etkilenen karmaşık bir süreçtir. Üç temel faktörü tanımlayan “Virchow” üçlüsünden bahsedilir:

  1. Damar duvarı hasarı:

Damar duvarı hasarı yaralanmalardan, enflamasyondan veyahut kireçlenmeden oluşur.

Yaralanmalar yani mekanik darbeler damar duvarına zarar verebilir. Aynı şekilde enflamasyon denilen yani damar duvarındaki iltihaplanma, kan pıhtılarının oluşumunu teşvik edebilir. Ayrıca kireçlenme hastalığında kemiklerin uçlarını çevreleyen kıkırdak dokusu zamanla aşındığı için damar duvarı hasar görür ve tromboza sebebiyet verir.

  1. Yavaşlamış Kan Akışı:

Genellikle kan akışı iki sebepten dolayı yavaşlar: Bunlardan birincisi hareketsizliktir. Örneğin uçak yolculuğunda veya ameliyat sırasında uzun süre oturmak veya yatmak kan akışını yavaşlatıp tromboz riskini arttırır.

İkincisi sebep ise varis oluşumudur, çünkü genişlemiş damar kapakçıkları bacaklardaki kan akışını kısıtlayabilir.

  1. Kanın pıhtılaşma eğiliminin artması:

Bazı kişilerin kanın pıhtılaşma eğiliminin artmasına genetik yatkınlığı vardır. Aile içerisinde bu hastalık varsa kişi mutlaka bir uzmana görünmelidir. Ayrıca kanser veya trombofili gibi hastalıkları olanlar kan pıhtılaşması rahatsızlığı çekebilir. Bunların haricinde doğum kontrol hapları gibi bazı ilaçların alınması tromboz riskini artırabilir.

Bu üç ana faktör (genetik yatkınlık, hastalıklar ve ilaçlar)’e ek olarak sigara kullanımı, obezite, yaş ve diyabet gibi diğer faktörler de tromboz riskini arttırabilmektedir. Çoğu trombozun aynı anda birkaç faktör tarafından tetiklendiğini bilmek önemlidir.

TROMBOZ TEDAVİSİ

Trombozun tedavisi acil tıbbi müdahale gerektirir. Tedavinin ana hedefleri şunlardır:

– Trombüsün (kan pıhtısının) daha fazla büyümesinin önlenmesi

– Embolizmin önlenmesi (pıhtı parçalarının dolaşıma karışarak, farklı bir doku veya organa ait damarlarda tıkanıklığa yol açması durumunu önlemek)

– Trombüsün tamamen çözülmesi

Tedavinin ana hedeflerine iki şekilde ulaşılır. Bunlar ilaç tedavisi ve Kompresyon kullanımıdır.

İlaç tedavisi:

  • Antikoagülan ilaçlar:

Antikoagülanlar olarak da adlandırılan bu ilaçlar kanın pıhtılaşmasını engeller ve böylece trombüsün daha da büyümesini önler. Tabletler, enjeksiyonlar veya infüzyonlar şeklinde uygulanırlar.

  • Tromboliz:

Yakın zamanda geçirilmiş tromboz durumunda ilaçla kan pıhtısını eritmeye çalışılabilir. Bu ilaçlar infüzyon halinde verilir.

Kompresyon:

  • Kompresyon bandajları: Bu bandajlar etkilenen damara baskı uygulayarak kan akışını destekler.
  • Kompresyon çorapları: Akut semptomlar azaldıktan sonra yeni tromboz riskini azaltmak için kompresyon çorapları giyilebilir.

TEDAVİ NE KADAR SÜRER?

Tedavi süresi trombozun tipine ve yaygınlığına bağlıdır. Kural olarak tedaviye birkaç ay devam edilmelidir. İlk tedavi tamamlandıktan sonra, yeni tromboz riskini azaltmak için düzenli takibi önemlidir.

KOLDA TROMBOZ OLUR MU?

“Paget von Schroetter Sendromu (PvSS)” olarak bilinen spesifik bir tromboz çeşidi daha vardır.  Paget-von-Schroetter Sendromu (PvSS), derin kol, koltuk altı veya subklavyen toplardamarın bir kan pıhtısıyla tıkanmasını tanımlar. Adını ingiliz cerrah Sir James Paget ve Avusturyalı dahiliye uzmanı Leopold von Schrötter’den almıştır.

PvSS birincil bir trombozdur, yani altta yatan tanınabilir bir hastalık olmadan ortaya çıkar.

Tetikleyiciler şunlar olabilir:

– Efor: Özellikle kolların yukarıda olduğu tekrarlayan hareketler (örneğin egzersiz yaparken, yenilenirken) damarın daralmasına ve hasar görmesine neden olabilir.

– Sıkışma/ Kompresyon: Ağır nesnelerin uzun süre taşınması, uygunsuz pozisyonlar ve anatomik darlıklar (Torasik Outlet Sendromu) damarı sıkıştırabilir.

PvSS’NİN TİPİK SEMPTOMLARI NELERDİR?

– Kolun şişmesi

– Kol ağrısı

– Ciltte kızarıklık veya mavimsi renk değişikliği

– Kolda görünür yüzeysel damarlar

– Koltuk altında basınç hissi

– Kolda gerginlik hissi

PvSS’NİN TEDAVİSİ

Diğer trombozlarda olduğu gibi hızlı tanı ve tedavi önemlidir. Terapi genellikle hastanede yapılır. Dört farklı metotla hastanın durumuna göre müdahale edilir. Bunlardan birincisi kan incelticiler kan pıhtısının büyümeye devam etmemesini ve yeni trombüs oluşmamasını sağlamak için antikoagülan ilaçların verilmesidir. İkinci seçenek ise yakın zamanda geçirilmiş tromboz durumunda ilaçla pıhtıyı eritmeye yönelik girişimde bulunulabilir.

Bazı durumlarda tıkanıklık bir kateter kullanılarak mekanik olarak çıkarılır. Bu durumua Trombektomi denilir. En yaygın olan tedavi şekili ise Kompresyon tedavisidir. Kompresyon bandajları veya çorapları kanın geri dönüşünü destekler ve şişlik hissini azaltır.

UZUN VADELİ SONUÇLAR İÇİN ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ

Erken teşhis ve tedavi edilirse uzun vadeli sonuçlara ulaşılabilir. Ancak tedavi edilmezse PvSS kalıcı ağrıya, hareket kısıtlılığına ve kolda şişmeye neden olabilir.

Bu nedenle tüm şüpheli tromboz vakalarında hızlı bir şekilde bir uzmana danışılmalıdır.

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş