Yazarlar

İslam’ın Siyasi Değerleri (II)

Milliyetçi-muhafazakâr sağ zihniyetin çoğunluğu ecdat sevicilikten ecdat tapıcılığına evrilmiş durumdadır. Tapınmanın göstergesi, tapınılanın eksikliklerinde bile hikmet aramaktır.
24 Mayıs 2024

Oysa fiillerinde eksiksiz olan ve hikmet aranan tek ve biricik varlığın Allah olması icap etmektedir. 1400 yıllı aşan İslam tarihinde, bize bütünüyle örneklik teşkil eden yegâne âdemoğlu Hz. Peygamberdir. Çünkü ismet sıfatına haiz olan O’dur. Allah tarafından, kötülük yapma, günah işleme ve yalan söyleme hususunda korunmuştur. Hariçte kalanlar, yani ecdadımız masum değildir. Hata ve sevapları vardır.

İslam ümmeti 300 yıldır perişan. Her yandan dökülüyor. Tarihin akışına müdahil değil. Ashab-ı kehf gibi âdeta uyuyor. Kavramlar ve kurumlar üretemiyor. Hadisatta etken değil, tümüyle edilgen. Etnik ve mezhepsel sorunlarını hukuk ve diyalog yoluyla çözümleyecek medeni birikime sahip değil. Kendi içerisinde sadece çatışma üretiyor.

Hal-i pürmelalimiz bu iken, zihnen geri kalmışlığımızın sonucu olarak, tarihte tatile çıkıyoruz. Zamanın problemlerini çözemediğimiz için, efsaneleştirdiğimiz mazimize sığınıyoruz. Tarihin bir sövgü ve övgü malzemesi olmadığını unutuyoruz. Geçmişimize eleştirel yaklaşamıyoruz. Bakara suresinde geçen “Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.” ayeti mucibince hareket etmiyoruz.

Müslümanların tarihi şekillendirmesinden endişe edenlerin tam olarak istedikleri de bu. Önümüzde gürül gürül akan bir dünyada, atalarımızla övünerek avunmamız. Son 100 yıllarda bilim ve sanat alanında başta olmak üzere gelişim sağlayan uygarlıkların karşısında geri kalmışlık komplekslerini bırakıp, maziyi ihya etme hatasından kurtulmamız gerekiyor. Dünün güneşi ile bugünün çamaşırları kurutulmaz. Fikri gayretimiz, ihya değil inşa merkezli olmak durumundadır. Günümüz Müslümanlarına düşen vazife, çağdaş sorunların çözümüne yönelik çaba göstermektir. Elbette bu çözümün kaynağı İslami değerlerdir. Lakin bu değerlerin kaynağı ecdat değil, Kur’an ve sünnettir. Mehmet Akif’in manzum ifadesiyle; “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı, Asrın İdrakine söyletmeliyiz İslam’ı.”

Son olarak ifade etmek isterim ki. Ecdadın iyilikleri ve kötülükleri oldu. İyilikleri İslami değerlere sarılmakla, kötülükleri ise nefislerine uymakla gerçekleşti. Yazımı şiir tadında bir temenniyle bitiriyorum.

NEFES…

Dön artık.. çıktığın tarihteki tatilinden..

Dün, dünde kaldı.. haber ver bugünden..

Bak ortalığa.. âlemin çivisi çıktı yerinden..

Konuşmaktan bıkmadın.. konuları maziden..

Teraneler okumaktasın.. hâlâ geçmişinden..

Halbuki bu asır.. getirmeni istemekte senden..

Medine eleğinden geçip Kudüs’ten gelen..

Tükenen insanlığa.. yine ve yeniden..

Yürüyen cesetleri merhametle bürüyen..

Ölüleri dirilten taze nefesten..

Pin It on Pinterest

Paylaş