Sanat…

Asırlardır insanoğlu kendini ifade etmenin yollarını aramıştır. Farklı biçimlerde, bazen yazı ile bazen çizim, hatta bazen ihtişamlı yapılarla duygular ve mesajlar bırakmıştır geleceğe. Sanat kelimesi Arapçadan dilimize geçmiştir. İcra etmek, üretmek gibi anlamları olsa da, bir kelimeye sığdırılamayacak kadar geniş bir mana denizine sahiptir. İnsanın yaradılışında mevcuttur “Sanat”.

Hümeyra Yanar

Asırlardır insanoğlu kendini ifade etmenin yollarını aramıştır. Farklı biçimlerde, bazen yazı ile bazen çizim, hatta bazen ihtişamlı yapılarla duygular ve mesajlar bırakmıştır geleceğe. Sanat kelimesi Arapçadan dilimize geçmiştir. İcra etmek, üretmek gibi anlamları olsa da, bir kelimeye sığdırılamayacak kadar geniş bir mana denizine sahiptir. İnsanın yaradılışında mevcuttur “Sanat”.

Sanat üç bölüme ayrılmıştır: Görsel, işitsel ve karma sanatlar. Görsel sanatların başında resim, heykeltraş ve mimari gelmekte iken, işitsel sanatların betimlemesi musikidir. Birçok sanat dalını birleştiren karma sanatlar, tiyatro, sinema ve dijital grafikler gibi mecralarda kendini göstermektedir.

Sanat eseri insan elinden icra edilmiş, form hâlinde var olup kalıcı olmalıdır, bundan ziyade evrensel bir mesaj taşımalı, tek ve orijinal olmalıdır ki, sanat eseri olarak nitelendirilebilinsin.

Dünyanın birçok yerinde; Çin porselenlerinden, Hint veda yazılarına, Aztek tapınaklarından Babil asma bahçelerine, her medeniyet kendi sanatını birbirinden hem etkilenip hem etkenlerden uzak kendi kimliğini koruyarak ortaya koymuştur. Günümüzün modernizm sanatlarının karmaşık ruh hâlinden ziyade, dinlerin teorik ve pratik alanlarının yükselişinde en büyük rolü belki de sanat oynamıştır. İbadethaneleri yaradana ithafen ince detayına kadar süslemek, kutsal kitapları altınlarla, elmas ve fil dişleriyle bezenmiş şekilde saklamak, dine karşı olan saygıyı ve sevgiyi gösterme biçimidir.

İçinde yer aldığımız Batı dünyası, antik dönem, orta çağ, modernizm ve post modernizm olarak geçirdiği çağları bölümlere ayırmıştır. Gotik döneminde çarmıha gerilmiş acı çeken bir İsa, halkın geçirdiği sıkıntılı dönemlere karşı dirençli olmalarını anlatmak için resmedilirken, rönesansta dünyaya hükmeden bir İsa’nın mozaikini kiliselerde gözlemliyebiliriz. Batı, sanatı inancın yanında farklı amaçlar için kullanmaya müsait bir alan açmıştır.

İslam’ın sanata bakış açısı diğer dinlerden farklıdır. Cisimleri resmetmekten ziyade, tevhidi ruhunda taşıyan sanat eserleri ortaya koymak, en temel düşüncedir. Hüsn-i hat, Ebru, tezhip, musiki ve birçok sanat dalları İslam’a hizmet için geliştirilmiştir. Şekil manaya hizmet etmelidir, ancak o vakit görünmeyen güzelliği hissettirebilir. Allah’ın yarattığını taklit etmek değildir amaç, yaratılışın içinde gizlenen estetiği aramaktır.

Zanaat ile sanatı ayırt etmek gerekir. İkisinin de el becerisine ihtiyacı vardır, lakin zanaatkâr deneyimleri ile aynı objeyi birçok kez üretiyor iken, sanatkâr kendi iç dünyasındaki fikir ve düşünceleriyle yeni bir eser ortaya çıkarmalıdır.