Üniversiteli Gençler Bursa’da Özel Eğitim’de Buluştu

Üniversiteli Gençler Bursa’da Özel Eğitim’de Buluştu

FacebookXEmailWhatsAppGoogle+İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanlığı tarafından düzenlenen 5. Dönem Özel Eğitim Atölyesi Bursa Uludağ Üniversitesi’nde yapıldı….

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanlığı tarafından düzenlenen 5. Dönem Özel Eğitim Atölyesi Bursa Uludağ Üniversitesi’nde yapıldı. Derslerin yanı sıra gezilerin düzenlendiği bir program gerçekleştirildi.

Avrupa’nın dört bir yanından üniversiteli gençleri, birçok üniversiteden davet edilen, alanında uzman akademisyenleri ile bir araya getiren İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Üniversiteliler Başkanlığı, 5. Dönem Özel Eğitim’in son yaz atölyesini Bursa Uludağ Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. Farklı üniversitelerden akademisyenlerin katılımı ile Tasavvuf, Psikoloji, Biyoloji, Genetik, Belagât ve Ümmet Coğrafyası alanlarında seminerler yapıldı.

Tasavvuf İlmi Nasıl Ortaya Çıktı?

Üniversiteliler Başkanı İsmail Türk’ün açılış konuşması ile başlayan programda ilk olarak İbn Haldun Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hacı Bayram Başer ile Tasavvuf tarihine giriş dersleri işlendi. Tasavvufun doğru anlaşılmamasından kaynaklanan sorunları dile getirerek konuya başlayan Beşer, Tasavvuf ilminin nasıl ortaya çıktığını, ne anlama geldiğini ve nasıl geliştiğini açıkladı.

Tasavvuf tarihindeki büyük kırılmaları ‘Sünni Tasavvuf Dönemi’ ve ‘Metafizik Dönemi’ Gazzali ve İbn Arabi üzerinden örneklendirerek anlatan Başer, sufileri kendi kalemlerinden anlatmanın doğru anlaşılmaları için önemli olduğunu vurguladı.

Cüneydi Bağdadi ile oluşan tasavvufun üçüncü döneminin tasavvuf literatürünün de şekillenmeye başladığı dönem olduğunu söyleyen Başer, 3 oturumluk seminerini bu dönemde ortaya çıkan önemli eserlerin isimlerini ve içeriklerini anlatarak sonlandırdı.

“İbn Arabi ve Mevlâna Gibi Önemli Şahsiyetler Okunmalı”

Atölyenin ikinci gününde Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Semih Ceyhan ile devam eden derslerde ‘Tarikatler ve Tasavvuf Hareketleri’ konuları işlendi. Razi ve Gazzali gibi düşünürlerin tasavvufun bir ilim ve epistemolojik bir camia olduğuna icma ettiklerine vurgu yaparak derslerine başlayan Ceyhan tasavvuf ilminin amacı üzerinde durdu.

Tasavvufun bir hal ilmi ve tarikatın eğitim olduğunu söyleyen Ceyhan, tarikat ile ilgili kavramları açıkladı. Tarikat çeşitlerine ve farklarına da örnekler vererek değindi. Şeriat, tarikat, hakikat ve mağfiret kavramlarını açıklayarak mutasavvıfların dayandığı hadislerden ve sahabe kıssalarından bahseden Ceyhan, nefs terbiyesinin mertebeleri üzerinde durdu.

Ceyhan, Avrupa’da yaşayan gençlerin İbn Arabi ve Mevlâna gibi önemli şahsiyetleri tanıması ve okuması gerektiğinin de altını çizerek 5 oturumluk derslerini tamamladı.

‘’Edebiyat Sözle Yapılan Bir Sanattır’’

İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Osman Sacid Arı ile devam eden seminerlerde Tasavvuf Edebiyatı konularına ışık tutularak Hafız Divanı Şerhi işlendi. Tasavvuf şiirinden örnekler veren Arı, dilin sufilerin manevi hallerini anlatmakta yetersiz kaldığını, ancak bahsedilen hissiyata doğru insanı yönlendirmek için bir araç olabileceğini ve bu sözleri anlayabilmek için sufilerin pratik yaşamlarını da göz önünde bulundurmak gerektiğinin altını çizdi.

“Tasavvuf ve Dini İlimler İlişkisi’’

Üçüncü gün 5 blokluk derslerde gençlerle bir araya gelen İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Ekrem Demirli, tasavvufun ne olduğu ve ‘Din Bilimleri ile İlişkisi’ hakkında dersler verdi.

Tasavvuf kelimesinin nereden türediğini anlatarak derse başlayan Demirli, kelimeyi ihram ile ilişkilendirerek konuya farklı bir bakış açısı getirdi. Giyinmenin biyolojik bir ihtiyaç olduğunu ve aynı zamanda bir dil olduğunu anlatan Demirli, ihramın giyinmekten ziyade insanın giydiği tüm ‘apoletleri’ çıkarmaya denk olduğunu, ihramın herkesi eşit hale getirdiğini söyledi. Sufilerin de benzer bir şey yaparak yün giydiklerini, Tasavvuf kelimesinin buradan türediğini ve böylelikle giyimden başlayarak kendilerini dünyayı ifade eden apoletlerden soyutladıklarını da ekledi.

‘’Tasavvufun Siyaset ve Topluma Etkisi’’

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Özkan Öztürk ile ‘Osmanlı Siyasi Düşüncesinde Tasavvufun Tezahürleri’ üzerine yapılan derste, İslam felsefesi ve siyaset düşüncesinde tasavvufun nasıl derin etkiler bıraktığı ele alındı.

Öztürk, tasavvufun sadece bir dini öğreti değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal örgütlenme açısından da güçlü bir kavram olduğunu vurguladı. Siyaset kavramının tarih boyunca birçok düşünür tarafından incelendiğini hatırlatarak, siyasetin temelde insanın varoluşuyla iç içe geçmiş bir yapı olduğunu ve sadece politik bir süreç değil, aynı zamanda insanların toplumsal varlık olarak bir araya geldiği her ortamda, hatta aile içinde dahi kendini gösteren bir organizasyon modeli olduğunu ifade etti.

Tasavvufun siyasete bakışını da değerlendiren Öztürk, tasavvufun erken dönemlerinde toplumu ve sultanları eleştiren bir tavır sergilediğini, ancak ilerleyen dönemlerde Gazzali, İbn Arabi ve İsmail Hakkı Bursevi gibi alimlerin siyasetle ilgili daha derinlemesine eserler verdiklerini dile getirdi. İbn Arabi’nin ‘Tedbirat-i İlahiyye’ adlı eserine atıfta bulunan Öztürk, bu eserde siyasetin temel kodlarının ve meselelerinin ele alındığını söyledi.

‘’Belagât İlmine Genel Bir Bakış; Ana Kavramları ve Önemli Şahsiyetleri’’

Belagât dersi, Özel Eğitim mezunu ve Münster Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Orçun Öztürk tarafından işlendi. Ders çerçevesinde belagât ilmine genel bir bakış atılarak ana kavramlar ve önemli şahsiyetler ele alındı. Belagât ilminin teori kısmını anlattıktan sonra bu alanda yazılmış önemli eserlere değinen Öztürk, Ahmet Celil Paşa’nın ‘Belagât-ı Osmaniyye’ eserini okuyup açıklayarak derslerini tamamladı.

Atölyenin ilk yarısı tamamlandıktan sonra 5. Ve 6. günlerde rehber eşliğinde Bursa ve Çanakkale gezileri yapıldı. Evliya Çelebi’nin ‘’Üzerinde nur dolaşan ruhaniyetli şehir’’ olarak ifade ettiği Bursa’da tarihi yapıların yanında Emir Sultan ve Üftade Hazretleri gibi önemli şahsiyetler de ziyaret edildi. Sonrasında yapılan Çanakkale gezisinde birçok şehitlik gezildi. Türkiye tarihine yönelik bilgiler alan Özel Eğitim talebeleri Çanakkale üzerine yazılmış şiirleri de okuyarak şehitleri yâd etti.

‘’İnsanı Anlama Çabası ve Araçları’’

Hümanizm, Anlam Arayışı, Varoluşçuluk kavramları üzerine yapılan Psikoloji dersleri Klinik Psikolog Dr. Vahide Ulusoy Gökçek ile ele alındı. 19. yy.’da değişen dünya ile değişen felsefi düşünceleri de bu kavramlar üzerinden açıklayan Gökçek, filozofların ‘varoluş’ üzerine söylemlerinden bahsetti.

Âhlak, kaygı gibi kavramlara da değinen Gökçek, ‘Kişi Merkezli Yaklaşım’ ve ‘Sağlıklı Kişi’ başlıklarını da ele aldı.

“Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi”

Prof. Dr. Mustafa Kara, insan, din, yorum kavramlarına açıklama getirerek yaptığı Tasavvuf derslerinde insanın fıtratını da göz önüne alarak tarikatların ortaya çıkışını ve gelişimini tarihi perspektiften anlattı. İnsanın yorum yapma kabiliyeti ile yaratıldığını ve mezhep, tarikat farklılıklarının bunun bir sonucu olduğunu söyleyen Kara, medeniyetlerin oluşumuna ve başka medeniyetler üzerinde etkisi olmuş medeniyetlerin özelliklerine de değindi. Gençlerin tasavvuf ile ilgili sorularını cevaplayan Kara, gençlere önemli tavsiyelerde bulundu.

Evrim Konusu Ele Alındı

Biyoloji modülünde işlenilen “Canlı Bilimleri Tarihi ve Felsefesi” dersinde, Doç. Dr. Mustafa Yavuz’un bilgi ve perspektifleriyle biyolojinin tanımı, biyoloji felsefesi, biyofelsefe, canlılık kavramı ve evrim gibi konular ele alındı.

Biyolojinin tanımının detaylı bir şekilde anlatıldığı derste biyoloji, tüm canlıları inceleyen bir tabiat bilimi olarak ele alındı ve “bios” (yaşam) ile “logos” (kelam, anlam) kelimelerinden türediği ifade edildi. Bu disiplinin, doğa bilimlerinden biri olarak, fizik ve kimya ile ilişkili fakat nesnesi canlı olan bir bilim dalı olduğu vurgulandı. Ayrıca, biyolojinin hem deneysel hem de tarihsel yöntemleri bir arada kullanan bir bilim dalı olduğu belirtildi.

Ümmet Coğrafyası modülünde ise Suriye ve Lübnan konuları Taha Kılınç ve Muhammed Turhan ile ele alındı.

Suriye’nin tarih boyunca Biladü-ş Şam olarak bilinen geniş bir coğrafyaya sahip olduğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun çekilmesi ve Arap İsyanı sonrasında Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin gibi yeni mandalar oluştuğu dile getirilen derslerde, Suriye’nin 1946’da bağımsızlık kazandığı, iç karışıklıklar ve darbelerle karşı karşıya kaldığı da aktarıldı. 2011’de başlayan iç savaşla birlikte, ülke parçalanmış bir hale getirildiği ve kuzeyde Türkiye’nin, diğer bölgelerde ise İran ve Rusya’nın etkisi görüldüğü eklendi.

“Beyaz Ülke” olarak tanımlanan tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken, Fenikelilerden Osmanlı’ya kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan Lübnan’ın, 1943’te Fransa’dan bağımsızlığını kazandığı anlatıldı. 1932’deki nüfus sayımına göre, Katolik Maruniler devlet başkanlığı, Sünni Müslümanlar başbakanlığı ve Şiiler meclis başkanlığını üstlenmiştir diyen Kılınç, iç savaşın yaşandığı 1975-1990 döneminin, ülkenin büyük zarar görmesine yol açtığını da dile getirdi.

“Kelâm İlmi Açısından Evrim Teorisi”

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görev alan Prof. Dr. Mehmet Bulğen, “Kelâm İlmi Açısından Evrim Teorisi” başlıklı semineriyle 2024 yılının Özel Eğitim Yaz Kampının son dersini vermiş oldu.

Prof. Dr. Mehmet Bulğen, dersine biyolojik evrim teorisinin iddialarını açıklayarak başladı. Bunların, güncel biyolojik çeşitliliğin milyarlarca yıl süren türsel değişimler sonucunda gerçekleştiğini savunan yaşlı dünya argümanı, ortak ata savı ve gelişmelerin doğal mekanizmalar sonucu oluştuğuna dair teoriden ibaret olduğunu belirtti. Epistemik açıdan bakıldığında birinci argümanın çok güçlü, ikincisinin güçlü, üçüncüsünün ise tartışmalı olarak değerlendirilebildiğine değindi.

Atölyenin son gününde derslerde adı geçen birçok mutasavvıf öğrenciler tarafından sunum yapılarak tanıtıldı. Ardından Üniversiteliler Başkanı İsmail Türk’ün değerlendirme konuşması ile atölye son buldu.