Almanya’da Nefret Alevlenip Hanelerimiz, Canlarımız Yanarken Seçimleri Sosyal Demokratlar mı Kazanmış ne!

Almanya’da Nefret Alevlenip Hanelerimiz, Canlarımız Yanarken Seçimleri Sosyal Demokratlar mı Kazanmış ne!

Almanya’da kamuoyunu oluşturan aktörler siyaseti de aynı şekilde etkiliyorlar. Meselâ şu Almanya için Alternatif Partisi’ni ele alalım.

Göç ve göçmenler konusunda kamuoyuna hâkim olup istedikleri şekilde de yönlendiriyorlar. Partiye en sert muhalefeti yapan Yeşiller veya sosyal demokratları bir kenara bırakın Sol Parti (Die Linke) de bu kamuoyu yönlendirmesinden nasibi alıyor. Hatta öyle ki, Sol Parti’den çekip giden sonra da kendi adına bir parti kuran Sahra Wagenknecht (BSW / Sahra Wagenknecht İttifakı) dahi bu politikadan uzak duramıyor.

Almanya’nın bir eyaletinde birinci parti, 2 eyaletinde ikinci parti olan AfD, Mannheim ve Solingen kentlerinde göçmen kökenli iki caninin insanlara bıçakla saldırması sonucu Almanya’nın göç politikasını ele geçirdi. Ki, bu AfD’nin son Brandenurg seçimlerinde seçimi kazanan SPD ile aralarında 2 puan dahi yok. Yani adım adım hem de göçmenlerin en az olduğu eyaletlerde siyasal hakimiyeti de kuruyorlar.

İşte bu AfD, göçmenlerin evlerinin ateşe verilmesi sonrasında çoluk çocuk yakılarak katledilmesine gündeminde yer vermediği için canlarımızın hayattan koparılmış olması, mikrofonları patlatan eyalet ve federal içişleri bakanlarımızın, polisimizin haklarını savunan polis sendikamızın, göç ve güvenlik uzmanlarımızın bir kınamasını bile hak edecek bir hadise olarak görülmüyor.

Diğer siyasal aktörlerimiz AfD ve sağcı kanat en önde yürürken, onları sessiz ve gizlice takip ediyor.

Solingen ve Mannheim saldırılarını İslam’a mal etme cüreti gösterenlerin başında Yeşillerimizin gelmesi, bu partinin mensuplarının dahi ağzında, kafasında ve beyninde “İslam’ın zehiri” algısı olduğunu, böylece AfD’ye gerek kalmadığını gösteriyor.

Ana muhalefetimiz CDU ile yine iktidar ortaklarımızdan FDP’nin “İslam” politikasını AfD’nin programını dikkate almadan okumak mümkün olmadığına göre, AfD’nin alevlendirdiği göçmen ve Müslüman nefretinin sadece bu aşırı sağ hareketten kaynaklandığını söylemek adamlara/kadınlara karşı apaçık bir iftira olacaktır. Örneğin, Kuzey Ren Westfalya eyaletinde İslam din derslerinin kaldırılmasını isteyen AfD olmadığına göre, herhâlde bizi de ters yöne baktırarak bu siyasetçileri masum gösterebiliyorlar.

Hanelerimizin, kadınlarımızın ve çocuklarımızın yandığı Eberswalde’de hiçbir olay olmamış gibi duran iktidarımızdan muhalefetimize partilerin aldığı oylara bakalım. Partilerimizin yanan hanelerimize, yok olan canlarımıza karşı neden duyarsız kaldığını bir ihtimal anlayabiliriz:

AfD: 28.8, olurken, onu yüzde 28,7 ile SPD: 28.7, Sahra Wagenknecht İttifakı: 14.1, CDU: 9.1, Sol Parti: 7.4, Yeşiller: 5.2.

Ben böyle değerlendiriyorum. Yanılmış da olabilirim.