Irkçılık Bir Cahiliye Zihniyetidir
İslam dini ırkçılığa karşı net bir tavır ortaya koymaktadır. Dinimizde ırk üzerinden insana değer biçmenin yeri yoktur. Çünkü İslam’a göre hangi ırktan, cinsten olursa olsun herkes insanlık onuru bakımından eşittir.
- HAYAT
- 21 Kasım 2024
İslam dini insanların aynı kökten geldiğini bildirdikten sonra, birbirinden uzaklaşarak kabileler, kavimler, ırklar oluşturan insanoğlunun, bu şekilde farklılaşmasının birbirine karşı üstünlük olamayacağını ilan eder. Nitekim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in insanlığa getirdikleri yeniliklerden birisi hiç şüphesiz bu kabilecilik, ırkçılık anlayışının yıkılarak kardeşlik anlayışını yerleştirmesidir.
İNSANIN ASIL DEĞERİ ALLAH KATINDA
Daha Mekke’de Allah için kardeşler olan Müslümanlar, bu kardeşliklerini Medine’ye hicretle birlikte o zamanın insanlarının aklının alamayacağı bir şekilde tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Zaten insanoğluna ne oluyor ki, aynı atadan geldiği hâlde bir diğerini küçümsüyor? Halbuki Allah (c.c.), farklı kabilelere bölünmenin, bir tanışma vesilesi olduğunu, insanların asıl değeri ve üstünlüğünün ise yalnızca kendi katında olabileceğini şu şekilde bildiriyor:
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.”[1]
İNSANOĞLUNUN İMTİHANI
İşte bu kabilelere, kavimlere ayrılan milletlerin dillerinin, hatta renklerinin dahi farklı farklı olması da söz konusudur ki, bu farklılıkların, ayrılıkların hepsi de aslında insanoğlunun imtihanının bir vesilesidir. Daha da önemlisi, bu farklılıkların hepsi âlemlerin yaratıcısı olan Allah’ın ayetlerindendir ve biz insanoğluna bu farklılıklardaki hikmetleri düşünerek tefekkür etmek düşer.
“Yine, göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.”[2] buyuran Allah-u Teâlâ hazretleri, bizleri âdeta, farklılıklarımızın şuuruna varmamız için uyarmaktadır.
FARKLILIKLARIMIZDAN İSTİFADE
İnsanlar aynı kaynaktan geliyor ise, ayrı ayrı ırklara mensubiyet Allah’ın bir emri ve alameti ve arzusu ise o zaman bizlere düşen bu farklılıklarımızdan istifade ederek, diğer insanlara karşı böbürlenmek, gururlanmak, üstünlük taslamak değildir. Böyle yapmak, Allah Resûlü (s.a.v.)’in defalarca uyardığı gibi ırkçılık olur. Allah Resûlü (s.a.v.) ise asabiyet, ırkçılık çağrısında bulunanların Müslüman olamayacağı uyarısını yapmış ve neredeyse “o kimseler benden uzak dursun” demek istemiştir: “Irkçılık (asabiyet) adına kör bir şekilde açılan bayrak altında veya ırkçılık için yapılan çağrıya yardım ederek ölen kimsenin ölümü cahiliye ölümüdür.”[3]
Hadisin bir başka şeklinde de şöyle buyrulmaktadır: “Kim itaatten çıkar, cemaatten ayrılır (ve bu hâlde ölürse) cahiliye ölümü ile ölmüş olur. Kim de körü körüne çekilmiş (ümniyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gadaplanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım eder, bu esnada da öldürülürse bu ölüm de cahiliye ölümüdür. Kim ümmetimin üzerine gelip iyi olana da, kötü olana da ayrım yapmadan vurur, mümin olanlarına hürmet tanımaz, ahid sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o benden değildir, ben de ondan değilim.”[4]
IRKÇILIK TEHLİKESİ
Peygamber Efendimiz maalesef kendi ümmetinin tüm bu uyarılara rağmen ırkçılığa düşme tehlikesini sezmiş, bunun için de özellikle cahiliyye vurgusu yaparak, bu hasletlerden uzak durulmasını istemiştir. Ayrıca Efendimiz (s.a.v.) veda hutbesinde de bu tehlikeye değinmiş, “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. İşte bunu size tebliğ edip bildirdim mi?…” demiştir.
İNSAN UNUTUR
Ne var ki insanoğlu hemen unutur. Fakat Allah Resûlü sadece ashabını değil, asıl bizleri bir kez daha uyararak, üstünlüğün ancak Allah tarafından takdir edilebileceğini bildirmekte ve aynı zamanda da tehdit etmektedir. Bundan dolayı Efendimiz bizi şu şekilde ırkçılığa karşı uyarmıştır: “Aziz ve Celil olan Allah sizden cahiliye devrinin kabalığını ve babalarla övünmeyi gidermiştir. Mümin olan, takva sahibidir. Kâfir olan ise şakîdir/isyankârdır. Siz, Âdem’in çocuklarısınız. Âdem de topraktan yaratılmıştır. Bazı adamlar, kavimleriyle övünmeyi terketsinler. Çünkü onlar cehennemin kömüründen bir kömürdürler, yahut onlar, Allah indinde burnuyla pislik yuvarlayan pislik böceğinden daha aşağıdırlar.”[5]
TEVAZULU OLMAK
İslam ahlakı, sadece kendi kabilesi ve ırkı sebebiyle övünmeyi değil, herhangi bir sebeple diğer insanlara karşı övünmeyi de yasaklar. Peygamber Efendimiz bu konuda da yasaklama getirmiş, insanlara karşı tevazulu, alçak gönüllü olmayı emretmiştir.
[1] Hucurât suresi, 49:13.
[2] Rûm suresi, 30:22.
[3] Müslim, İmâre 89, H. No: 1850.
[4] Müslim, İmâre 83, H. N. 1848.
[5] Ebû Dâvud, Edeb 344, H. No: 5116.