Mutlu Evliliğin ‘Sırrı’ Olur Mu?
Yıllarca aynı yastığa baş koyan eşler bile çeşitli sebeplerden dolay birbirinden sır saklayabiliyor. Saklanan sır öğrenildiğinde ise kimi zaman büyük hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Peki, eşler arası sır saklanması ne kadar doğru?
- AİLE
- 2 Ocak 2025
Yasemin Kumaş*
Evlilik iki insanın hayatlarını birleştirerek sevgi, saygı ve güven temelinde yuva kurdukları kutsal bir müessesedir. Bu birliktelikte, eşlerin birbirlerine karşı dürüst ve açık olmaları, ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi açısından büyük önem taşır. Ancak, her bireyin
kendi kişisel alanı ve mahremiyetinin de olduğu gözardı edilmemelidir. Bu perspektiften baktığımızda, eşler arasında sır saklamanın sınırları ve etkileri üzerine düşünmek gerekiyor.
Allah’u Teâlâ, “Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız.” buyurarak, eşlerin hem fiziken hem de ruhen birbirlerinin örtüsü ve koruyucusu olduklarını vurguluyor. Allah’u Teâlâ’nın bu ifadesi, aslında eşlerin birbirlerine karşı ne denli yakın ve
samimi bir ilişki içinde olmaları gerektiğini gösteriyor. Allah başka bir ayette “Verdiğiniz
sözü ve yaptığınız anlaşmayı yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” buyuruyor. Peki, bu ayetlerin muhatabı ben isem “Ben bu ayetlerden ne anlamalıyım, ne almalıyım?”
SAĞLIKLI BİR İLİŞKİNİN TEMELİ
Bir aile danışmanı perspektifinden baktığımda, eşler arasında güvenin inşa edilmesi ve sürekliliği ilişkinin sıhhatli devam etmesi için önem arz ediyor. Eşler arasında güvenin sarsılması, iletişim problemlerine, duygusal uzaklaşmaya ve ilişki tatmininin azalmasına neden olabiliyor. Dürüstlük ve açıklık, sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Eşler arasında her zaman dürüst olmak, gerçekleri saklamamak ve her konuda açık iletişim kurmak
güveni artırır. Küçük yalanlar bile zamanla büyük güvensizliklere yol açabilir, bu yüzden eşlere veya iletişimde olduğunuz her bireye karşı her zaman dürüstlük ilkesini benimsemenizi tavsiye ediyorum.
SINIRLAR ZARARLI MI?
Eşler arasında sırların olması gerçekten zararlı mıdır?
Örnek bir çift düşünelim; Gökhan bey ve eşi Sevgi hanım. Gökhan bey, iş yerinde
yaşadığı maddi sıkıntıları Sevgi hanımdan gizliyor ve bu durumu kendi başına çözmeye çalışıyor. Sevgi hanım ise eşinin davranışlarında değişiklikler fark ediyor ancak anlamlandıramıyor ve aralarındaki yakınlığın azaldığını ve mesafenin arttığını hissediyor. Ayşe hanım eşinin kendisiyle paylaşmadığı durumu öğreniyor ve eşinin kendisinden durumu saklaması nedeniyle güveni sarsılıyor. Bu durum, aralarındaki sevgi bağını, iletişimi olumsuz etkiliyor ve ilişkilerini zedeliyor…
Yukarıda basit bir konuda saklanan sırların bile eşler arası güveni ne derecede etkileyeceğini görmüş olduğumuzu varsayarak şu soruyu sorma ihtiyacı hissediyorum, “Daha büyük ve önemli sırların saklanması ilişkiyi hangi noktaya taşır?”
Uzun süre saklanan sırların, ilişkide ciddi sorunlara yol açabileceğini ve kendiliğinden ortaya çıkan sırların ise “bomba etkisi” yapabileceğini unutmayalım. Böyle bir durumla karşılaşan eşin hayal kırıklığının ne denli büyük olacağını düşünelim. Yeniden eşine güvenmesi için uzun bir zamana ihtiyaç duyacaktır ve bu da ilişkinin kalitesini zedeleyecektir. Peki, evlilikte eşler arasında ne zaman sırlar olmalı? Hiç mi sır olmamalı?
KİŞİSEL ALAN VE MAHREMİYET
Evlilikte eşler arasında güven ve dürüstlük esastır; ancak bu, her konuda mutlak bir açıklık gerektirir mi?
Unutmamak gerekir ki, her bireyin kişisel alanı ve mahremiyeti vardır ve bu alanların korunması, sağlıklı bir ilişkinin sürdürülmesinde önem taşır. Duruma psikolojik açıdan baktığımızda, her bireyin kendi özel alanına sahip olması, kişisel sınırların belirlenmesi ve bu sınırların karşılıklı olarak saygı görmesi, ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için
gereklidir. Eşler arasında her konuda mutlak bir açıklık yerine, kişisel mahremiyetin ve bireysel alanların tanınması, ilişkinin dengeli ve saygılı bir şekilde sürdürülmesine katkı sağlar.
Örneğin, bir eşin geçmişte yaşadığı ve hâlen çözümlemekte olduğu kişisel bir deneyimi, hazır hissetmediği sürece paylaşmaması anlaşılabilir bir durumdur. Bu tür kişisel sınırların tanınması, bireylerin kendilerini güvende hissetmelerine ve ilişkide daha sağlıklı bir iletişim kurmalarına yardımcı olabilir.
EŞLER ARASINDA MAHREMİYETİN KORUNMASI
İslam, eşlerin birbirlerine karşı dürüst ve açık olmalarını teşvik ederken, aynı zamanda kişisel
mahremiyetin korunmasını da önemser. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kıyamet günü, Allah nezdinde derecesi en kötü olan insan, karı-koca olduktan sonra eşinin sırlarını ifşa eden kimsedir.” buyurarak, eşler arasındaki mahremiyetin korunmasının önemini vurgular.
Sonuç olarak, eşler arasında sır saklamak, hem dinî açıdan sakıncalı hem de psikolojik olarak ilişkiye zarar vericidir. Her ne kadar dürüstlük, açıklık ve güven, sağlıklı bir evliliğin temel unsurları olsada, her bireyin kişisel mahremiyetine saygı göstermek de aynı derecede önemlidir. Eşler, birbirlerinin özel alanlarına saygı duyarak, gerektiğinde destekleyici bir tutum sergileyerek ve açık iletişimi teşvik ederek, ilişkilerinin sağlam ve sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlayabilirler.
Unutmayalım ki, sevgi, saygı ve güven üzerine kurulu bir evlilik, mutlu bir hayatın anahtarıdır.
*Yasemin Kumaş, psikolojik danışman ve sistemik aile danışmanıdır.