YAZARLAR
Bireyin Ahlak Edinme Cehdi

Kimsenin bir başkası adına ahlak üretemeyeceği, her bireyin ahlak edinen özne olması gerektiği meselesinden söz ederken hemen aklıma gelen hadislerden birisi şudur: “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlak bakımından en güzel olanıdır.” (Ebu Davut, Sünnet, 15). Bu hadis-i şerife göre ahlak, imanî olgunluğun eseri, ürünü ve ölçütüdür. Başka bir deyişle ahlak, insanî olgunluğun, insanî asaletin, yetkinliğin ve gelişmişliğin göstergesidir. Her kişi, sahip olduğu ahlakî düzey kadar gelişmiştir, değerlidir, öyle olmayanlardan üstündür. Ve kişi bu üstünlüğü bizzat kendi çabasıyla elde etmektedir. Bu meziyeti, onun cebine bir başkası koyamaz. Ama, bireyin ahlak edinen özne olmasına rehberlik edilebilir. Ahlak eğitimi, bunu yapabilmelidir. Eğitimle nesneleştirilen kişi, ahlak üretme gücünü kaybeder, ahlak edinmek için çalışıp çabalayan özne konumuna yükselemez.
Bu noktada, “İnsan için sadece çalışıp çabalamalarının karşılığı vardır” (Necm, 53:39) ayetini ve benzerlerini hatırlamak gerekir. Çünkü, her mümin Hz. Peygamber’i örnek edinmeyi düşünür. Hz. Aişe validemizin ifadesiyle, Efendimiz’in (s) ahlakı ise Kur’an’a göre idi. Haliyle, her mümin, aynı kaynaklara sahip: Kur’an ve sünnet. Her mümin, bu kaynaklara yaslanan ahlak sahibi olmak ister. Ama, görüyoruz ki, her mümin ahlaklı değil, ahlaklı olan müslümanlar ise aynı düzeyde ahlaka sahip değiller. Neden? Demek ki, kişinin Kur’an’a inandığını söylemesi, Kur’an’ın gelip onu istenen ahlakî formata kavuşturmasını sağlamıyor. Yahut bir insanın Hz. Peygamber’e (s) inandığını söylemesi, onun sahip olduğu ahlakî meziyetlerle donanık hale gelmesi sonucunu doğurmuyor. Bunların gerçekleşmesi, bizzat bireyin iman etme cehdinin artırılarak sürdürülmesiyle mümkün. Bireyin, bu uğurda gerekli gayreti göstermesi, alın terini silmesi şart.
Bu şart, bireyin Kur’an’la tanışma, onun mesajını anlayarak kendi dünyasına taşıma çabasıdır. Kur’an’ın ahlaka dair söylediklerini analiz ederek anlamlandırma, Hz. Peygamber’in onları nasıl anlayıp uyguladığını anlamayı da kapsadığı gibi, teorik düzlemde oluşturulan anlamların günlük hayata nasıl yansıtılabileceğini belirlemeyi de kapsar. Birey, Kur’an’ı ve dolayısıyla Hz. Peygamber’i anlama çabasını geliştirerek sürdürmek suretiyle ahlak edinir. İşte her birey, özne olarak bu süreci işletmedeki başarısı oranında ahlaken gelişir. Bu, çok yönlü entelektüel üretim, insanî kaliteyi yükseltip bireyi değerli kılıyor.