Grönland’ın Karanlık Tarihi: Kız Çocukları Kısırlaştırıldı
Danimarka, Grönland’da İnuit halkının doğurganlığını ortadan kaldırmak için özel sağlık politikası politikası uygularken, Grönlandlılar 1991 yılına kadar devam eden bu uygulamayı soykırım olarak değerlendirdi. Danimarka hükümeti, özür dilemek yerine, “Tarihi tarihçilere bırakalım,” diyerek sorumluluktan kaçtı.
- HAYAT
- 13 Şubat 2025
Şevki Şahin
ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland adasını satın alma niyeti, dünya kamuoyunda dikkat çekerken, adanın 300 yıllık Norveç-Danimarka sömürge yönetimi tarihi acılarla doludur. Bu yüzdendir ki, ada halkı Trump’ın önerisine açık kapı bırakmaktadır. Her ne kadar Danimarka’ya bağlı olduklarını dile getirseler de bağımsızlık isteği daha ağır basıyor. Bu yüzden de Grönland bağımsızlık yolunda, Amerika ve Danimarka arasında bir denge politikası izliyor.
Sömürge Döneminde İnuit Halkının Geleneksel Yaşam Tarzı İmha edildi
Grönland’ın tarihi, Danimarka’nın sömürgeci politikalarıyla şekillendi. 18. yüzyılda Danimarkalı misyoner Hans Egede’nin adaya gelişiyle başlayan bu süreç, Grönland’ı kürk ve balina avcılığı gibi kârlı ticari faaliyetlerin merkezi haline getirdi. Ancak bu sömürgeci anlayış, İnuit halkının dışlanmasına, özgürlüklerinin kısıtlanmasına ve kültürel kimliklerinin aşındırılmasına yol açtı. 1953’te Danimarka, Grönland’ı resmi sömürge statüsünden çıkarıp kendi topraklarına entegre etti. Bu süreçte, sağlık, eğitim ve altyapı alanlarında modernleşme adı altında yürütülen politikalar, Inuit halkının geleneksel yaşam tarzını bozdu ve kültürel asimilasyonu hızlandırdı.
Bu kısırlaştırma politikası, Avrupa’da Hitler Almanyası’nda holokost gibi bir soykırım politikasından sonra vuku bulan bir politika olarak dikkat çekti.Danimarka adaya medeniyet getirme adına Grönland’lı kadınların doğurganlıklarını ortadan kaldırma politikasını uygulamaktan çekinmedi.
Kız Çocuklarının Kısırlaştırılması: Bir İnsanlık Suçu
Danimarka’nın Grönland’daki en karanlık uygulamalarından biri, 1960’lardan 1990’lara kadar devam eden kız çocuklarının ve kadınların kısırlaştırılması politikasıdır. 1966’dan itibaren Danimarka hükümeti, 15 yaş üstü kız çocuklarına ve kadınlara spiral takarak doğurganlıklarını engellemeye başladı. Bu uygulama, özellikle 12-16 yaş arasındaki kız çocuklarını hedef alıyordu. Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütlerinin raporlarına göre, bu politikaların amacı, Inuit nüfusunu kontrol altına almak ve Danimarka’nın adadaki ekonomik yükünü hafifletmekti.
Kısırlaştırma işlemleri, çoğu zaman ailelerin ve bireylerin rızası olmadan gerçekleştirildi. Doktorlar, öğretmenler ve okul yönetimleri, bu uygulamaları “sağlık kontrolü” adı altında meşrulaştırmaya çalıştı. Ancak birçok kadın ve kız çocuğu, çocuk sahibi olamayacaklarını ancak evlendikten sonra fark etti. Bu süreçte, yaklaşık 9.000 kadın ve kız çocuğunun kısırlaştırıldığı tahmin ediliyor. Bu uygulamalar, Inuit halkının nüfusunu ciddi şekilde azalttı ve toplumsal travmalara neden oldu.
Kısırlaştırma politikası Inuit kadınlarına ve kız çocuklarına zorla uygulandı. Oysa 1966’larda Grönland’ın nüfusu yalnızca 30.000 civarındaydı. Bu yaklaşım, ırkçı ve “kendinden olmayanları aşağı görme” anlayışını yansıtıyordu.
Kısırlaştırma Politikaları ve Kültürel Asimilasyon
Danimarka’nın Grönland’daki politikaları, sadece kısırlaştırma ile sınırlı değildi. 1951’de 22 Inuit çocuğu, ailelerinden zorla alınarak Danimarka’ya götürüldü. “Küçük Danimarkalılar Deneyi” adı verilen bu proje, çocukları Danimarka kültürüne asimile etmeyi amaçlıyordu. Bu çocukların bir kısmı evlatlık verildi, bir kısmı ise Grönland’a geri gönderildi. Ancak geri dönen çocuklar, ana dillerini ve kültürlerini unuttukları için topluma uyum sağlayamadı. Bu durum, birçoğunun ruhsal sorunlar yaşamasına, intihara sürüklenmesine veya madde bağımlısı olmasına neden oldu.
2009 yılında Sosyal Demokrat Parti, bu olayların “soykırım” olarak kabul edilmesini istedi. Ancak dönemin Başbakanı Lars Løkke Rasmussen, “Tarihi tarihçilere bırakalım,” diyerek hükümetin özür dilemesini reddetti. Günümüzde, Birleşmiş Milletler, hem Danimarka hem de Grönland yönetiminden bu olaylarla ilgili kapsamlı bir rapor hazırlanmasını talep ediyor.
Danimarka’nın Sorumluluğu ve Tazminat Talepleri
Danimarka hükümeti, uzun yıllar boyunca bu uygulamaları gizlemeye çalıştı. Ancak 2023 yılında 67 Grönlandlı kadın, Danimarka hükümetine kişi başına 47.000 dolarlık tazminat davası açtı. 2024’te ise 123 kadın, toplamda 43 milyon Danimarka kronu tazminat talep etti. Grönland Özerk Yönetimi Başkanı Múte Bourup Egede, bu uygulamaları “soykırım” olarak nitelendirdi ve Danimarka’nın sorumluluğunu kabul etmesini istedi.
Tarihle Yüzleşme Zamanı
Grönland halkı, Danimarka’nın sömürgeci politikalarının yol açtığı travmaları aşmaya çalışıyor. Bağımsızlık hedefi, adanın geleceği için önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak Danimarka’nın bu karanlık tarihle yüzleşmesi ve mağdurların haklarını tazmin etmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler, hem Danimarka hem de Grönland yönetiminden bu olaylarla ilgili kapsamlı bir rapor hazırlamasını talep ediyor. Grönland halkı, geçmişin acılarını geride bırakarak kendi kaderini tayin etmek istiyor, ancak bu süreç, adil bir hesap verme ve uluslararası toplumun desteği olmadan tamamlanamaz.