Yalnızlık Allah’a Mahsustur

Yalnızlık Allah’a Mahsustur

@Shutterstock

Kaliteli yalnızlık diye bir şey yoktur. O yalnızlığın sonu aklımıza dahi getirmek istemeyeceğiz hastalıklar olacaktır. Hayat güzeldir, hayat birlikte güzeldir.

Yusuf Yeşilkaya

Çevremde, bir yığın işe yaramaz insan olacağına, yalnız olayım daha iyi! İnanın, toksik ilişkilerden yoruldum, bıktım, yeter artık! Gereksiz yere başım kalabalık görünmek yerine, kaliteli yalnız yaşıyorum ben. Kime selam verdiysek, kime güvenip hayatımıza aldıysak, hep kandırıldık canım. Yok, yok! Bence yalnızlık en iyisi… Hem ne demiş atalarımız… Tuzsuz aşım, dertsiz başım. Hiç gereği yok inanın…

Çevremizdeki insanların bazen bizi yerli yersiz yormasından dolayı bizim de böyle düşündüğümüz zamanlar olur mu? Nasıl olmasın! İnsanlarla uğraşmak, ilişkileri idare etmek, hele insanları kırıp dökmeden çekip çevirmek, hiç de kolay bir iş değil. Çoğu zaman insanlar kırılmasın, incinmesinler diye incinen, kırılıp dökülen hep biz oluruz. Kendimizden veririz genellikle. Kimsenin kalbi kırılmasın diye çabalarız. Gün sonunda elimizde tuz buz olmuş kendi kalbimizin parçaları vardır sadece. 

“Tercih Yapacağız”

Peki, ne yapalım o hâlde? Hem yalnızlığı kabullenmek istemiyoruz. Hem de etrafımızdaki insanların bizi yormasından muzdarip oluyoruz.  Hangisini tercih etmeliyiz? Tercih! Aslında hayat, tercihlerden ibaret değil mi? İyi ya da kötü. Mutlu ya da kederli. Acı veya tatlı. Yeniden tercih noktasına baktığımızda kendi kendimizi sığ bir alana hapsetmenin, iki kötüden daha az kötü olanı tercih etme zorunluluğu içine girmenin hiç gereği yok. Evet, tercih yapacağız. Ama bu tercihlerin de kendi içinde kuralları var.

Hayatta yaptığımız, yapacağımız tercihler yaşantımızı oluşturur. Bu nedenle tercihler önemlidir. Öncelikle yaptığımız tercih, kendi irademizle yaptığımız bir seçim mi? Tercih mi yaptık yoksa tercih yapmak zorunda mı kaldık? Yaptığımız tercihin bizim hayatımıza katacağı ve çıkaracağı değerler, ödüller ve cezaların farkında olmak lazım. Tıpkı “la” deyip herkesi ve her şeyi inkâr ettikten sonra sonsuz güç sahibi ve yegâne otorite olarak Rabbimizi tanıdığımız gibi. 

AİLE | 28 Nisan 2021 Öze Saygı Duymak

“Yalnız Kalmak Bir Seçim”

Yalnız kalmak bir seçim. İnsanlarla iletişim kurmak da bir seçim. Her iki seçimde de sonucun ne olacağını biliyoruz. Ama insan doğasına uygun olan seçim hangisi? Fıtrat olarak yalnız olmak mı yoksa birlikte yaşamak mı daha anlamlı? Elbette diğer insanlarla, hayvanlarla ve hatta bitkilerle birlikte yaşamak için mücbir sebeplerimiz var. Yaratılmış her canlının bir diğerine ihtiyacı var. Daha açıklayıcı olması açısından ifade edelim. Yaşadığımız toplumda en gözde meslek öğretmenlik olsun. Elbette herkesin sevdiği bir öğretmeni var. Ama herkes öğretmen olursa ne olur? Toplumun aşçıya, işçiye, terziye, doktora, tamirciye, mühendise ve temizlikçiye de ihtiyacı var. Sözün özü hepimiz, birbirimize muhtacız. 

Hepimiz birbirimize muhtaç olduğumuza göre birlikte yaşamak, tercih değil bir zorunluluktur aslında. Önemli olan birlikte yaşarken, kendimize ve çevremize zarar vermeden yaşayabilmektir. Diğer insanların da bize zarar vermelerine engel olmak, ayrıca önemlidir. Hem birlikte yaşayacağız. Hem birbirimize faydamız olacak. En azından birbirimize zararımız olmayacak. Kolay mı bu? Asla kolay değil. Nasıl başaracağız o hâlde?

Hayatı Zorlaştırmamak, Kolaylaştırmak

Ailemizi biz seçmemiş olabiliriz. Ama onlarla hayatı nasıl paylaşacağımıza biz karar veriyoruz. Mesleğimizi, isteyerek seçmemiş olabiliriz. Ama mesleğimizi nasıl icra edeceğimize biz karar veriyoruz. Kim bilir! Belki eşimizi, baskı altında seçmiş olabiliriz. Ama onunla nasıl bir hayat yaşayacağımıza biz karar veriyoruz. Başkalarının bana dayattığı bir hayatı, ben nasıl yaşayabilirim diyemeyiz. Evimizi, iş ortamımızı, çevremizi cennete dönüştürmek iddialı bir söylem olabilir. Lakin yaşanabilir bir ortama dönüştürebiliriz. İşte bunun için edineceğimiz becerilerden bazıları…

Hayatı zorlaştırmamak lazım. Hem kendimize hem de birlikte yaşadığımız insanlara. İnanın kolaylaştırmak, zorlaştırmaktan daha kolaydır. Surat asmak zordur, tebessüm kolay ve güzeldir. Biriktirmek zordur, paylaşmak kolay ve güzeldir. Bencillik zordur, empati kolay ve güzeldir. Kalp kırmak zordur, gönül yapmak kolay ve güzeldir. Küsmek zordur, selamlaşmak kolay ve güzeldir. O halde kolay ve güzel olanı tercih edelim. Yaşam bize ve çevremize daha kolay ve daha güzel olsun.

Gül Bahçesi Dikensiz Olmaz

Birlikte yaşadığımız insanlar, dikensiz gül bahçesinden gelmediler. Elbette istemediğimiz özellikleri olacak. Bazı söz ve davranışları bizi rahatsız edecek.  Bu noktada insanların dikenlerini budamak gibi bir görevimiz ve yetkimiz bulunmuyor. Peki, ne yapacağız dikenlerden korunmak için? Ellerimizi koruyacak eldiven bulabiliriz mesela. Ayrıca bizi asıl koruyacak olan husus, insanlarla aramıza gerektiği kadar mesafe koyabilmeliyiz. Unutmayalım ki, insanlar bizi ancak bizim onlara izin verdiğimiz kadar incitebilirler. Birlikte yaşadığımız herkesle senli benli olup, her sırrımızı herkese ifşa edip sonra da “Bana niçin saygı duymuyorlar?” diye yakınamayız.

Saygılı Olmalıyız! 

Birlikte yaşadığımız insanları hayatımızda olması gerektiği yere konumlandırmalıyız. Saygısız birine çok değer verdiğimizde şımarır ve bizi küçük düşürür. Saygın bir insandan da hak ettiği değeri esirgemek, ona hakarettir. Ama en önemlisi, saygı görmek için mutlaka saygı göstermek gerekiyor. Hayatın bir diğer altın kuralı, herkesi sevmek zorunda değiliz. Ama birlikte yaşadığımız insanlara mutlaka saygılı davranmalıyız. 

“Hatasız Kul Olmaz”

Hatasız kul olmaz. Bazen biz hata yaparız. Bazen birlikte yaşadığımız insanlar, hatalı davranabilirler. İster kasten, ister kusurla… Bir hata yapıldığında, hatayı yapan kişi, öncelikle hatanın farkına varmalı. Küçük bir fidanı mı kesti. Yoksa eline hızarı alıp bütün bir ormanı mı yok etti? Hatasının farkına vardıktan sonra telafi yolları aranmalı. Bu yanlışı nasıl düzeltebilirim? Pişmanlık ifadesi olarak samimi bir özür dilenmeli. Ders çıkarılmalı ve aynı hata tekrar edilmemeli. Bu aşamalar sağlandıktan sonra hatalı kişinin hatası, sürekli hatırlatılmamalı.

Empati kurabilme yeteneği çok kıymetlidir. Bizim ihtiyacımız olan kavramlar, diğer insanlara da lazımdır. Sevgi, saygı, hoşgörü, sabır, tahammül, dostluk, güven, dürüstlük… Bize böyle geldiklerinde hoşumuza gider. Birlikte yaşadığımız insanlardan da bu değerleri esirgememeliyiz. Tam tersi kavramları sevmeyiz. Yalan, kin, nefret, düşmanlık, şiddet, güvensizlik, sabırsızlık… Bunlar bizim için ne kadar sevimsiz kavramlar ise diğer insanlar için de aynıdır. Eksiklerimiz konusunda gelişim çabası içinde olmalıyız. Hem eksik ve hatalı olup; sonra da “ben böyleyim” diye ısrar etmek, insana yakışır bir tutum değildir. 

Birlikte yaşayacağız. Birbirimiz için yaşayacağız. Birlikte yaşamanın kurallarına uyacağız. Yaşamı hem kendimize hem de çevremize, daha kaliteli, daha kolay ve daha anlamlı yapabilme yolunda çabamız olacak. Kaliteli yalnızlık diye bir şey yoktur. O yalnızlığın sonu aklımıza dahi getirmek istemeyeceğiz hastalıklar olacaktır. Hayat güzeldir, hayat birlikte güzeldir.