Müslüman Genç Bir Kadının Uçak Mühendisliği Yolculuğu

@camiahaber Elvan Elmas
Azimle ve gayretle inandığı yolda ilerleyen ve kalıplaşmış düşüncelere takılmadan Müslüman bir genç kadın olarak uçak mühendisliği bölümünü tercih eden Elvan Elmas, hem okuduğu bölüm hakkında bilgi verdi hem de gençlere tavsiyelerde bulundu.
- Gençlik
- 3 Mayıs 2025
Elvan, bize kendini tanıtır mısın?
Adım Elvan Elmas, 26 yaşındayım. Almanya’nın Hamburg kentinde doğdum. Dedem ve babamdan sonra Almanya’da üçüncü nesli temsil ediyorum. Üç kardeşiz ve şu an uçak mühendisliği bölümünü bitirmek üzereyim.
Eğitim hayatından bahseder misin?
Eğitim hayatım motivasyon ve baskıdan oluşan iki eşit parçadan oluşuyordu diyebilirim. Bizim neslimiz, belki de ebeveynlerimizin nesline kıyasla daha az engelle karşılaşacak olan ilk nesildi. Ama bu farkındalıkla beraber, baskı da kendiliğinden geldi. Liseye (Gymnasium) gittim ve başarıyla eğitimimi tamamladım. Sonrasında ilk olarak hukuk okumak istedim ama kendimi uçak mühendisliğinde buldum, üstelik hiçbir zaman matematiği çok seven biri olmamama rağmen.
“BAKIŞ AÇILARIMIZ FARKLI”
Okulda göçmen kökenli birkaç öğrenciden biriydim ve bu nedenle aidiyet hissetmek her zaman kolay olmadı. Alman kökenli öğrencilerle aynı bakış açısını paylaşmıyorduk. Bu yüzden iletişim, çoğu zaman oldukça yorucuydu. Çünkü biz, göçmen işçi ailelerinden gelen çocuklar olarak farklı bir terbiye ve değer sistemiyle büyütülmüştük – bu da “norm” kabul edilmiyordu ve muhtemelen uzun süre de edilmeyecek. Birçok öğretmen Müslüman çocuklarla özellikle dinî meseleler hakkında nasıl iletişim kurulacağını bilmiyordu. Bir örnek vermem gerekirse, 6. sınıfta başörtüsü takmaya karar verdiğimde, sınıf öğretmenim beni dışarıya çağırmış ve oldukça endişeli bir şekilde evde her şeyin yolunda olup olmadığını ve iyi olup olmadığımı sormuştu.
EĞİTİMSİZLİK Mİ? DUYARSIZLIK MI?
Çocuklar, öğretmenlerinden destek bekler. Ama benim yaşadığım şey, aslında yersiz bir “white savior complex” örneğiydi. Ne öğretmenlerim ne de arkadaşlarım, bunu benim kendi özgür irademle aldığım bir karar olduğunu anlayabildi. “Başörtüsüz daha güzeldin” ya da “Mezuniyet töreninde bari çıkar” gibi cümleler duydum. Bu tavırlar eğitimsizlikten mi, yoksa sadece insanlara karşı duyarsızlıktan mı kaynaklanıyordu, hâlâ bilemiyorum.
Kolay değildi elbette. Ama zamanla öğrendim ki bu yolculuk sadece derslerle ilgili değil, etrafındaki insanlarla da ilgili. Başlangıç zordu ama kende yakın insanlarla tanışınca, hem akademik hem de sosyal anlamda, her şey çok daha kolaylaştı. Burada da zaman zaman cinsiyetçi ya da ırkçı ifadelerle karşılaştığım oldu. Ama bu olaylar, benim onlara karşılık verebilme, kendimi kanıtlama ve hatta aynı saat içinde özür dilettirip iş teklifi alabilme durumu ile önemsiz hâle geldi. Teknik çizim dersindeki profesörüm, bana endüstrideki ilk kapıyı açtı. İlgi duyabileceğim şirketlerle beni tanıştırdı ve birine başvurursam benim için referans olabileceğini söyledi.
Şimdi mezuniyete yaklaşırken, özellikle bir kadın profesör bana çok destek oldu. Ona, kalan eğitim sürecimi nasıl planlamam gerektiğini sormak için ulaştım. Kendi sağlık sorunlarına rağmen, benimle uzun uzun ilgilendi, bir yol haritası çizdi ve hem akademik hem de ruhsal olarak en sağlıklı yolu birlikte planladık. Bunu yapmak zorunda değildi.
Neden mühendis olmak istedin? Bu bölümü gençlere tavsiye ediyor musun?
Lise eğitimini tamamladıktan sonra hukuk okumak istiyordum. Özellikle ceza hukuku beni fazlasıyla etkiliyordu – avukatlık bana hep bir yapboz gibi gelmiştir: Kontrollü tartışmalar, düşünülmüş argümanlar, dil becerisi ve belirli yasal çerçeveler. Ancak Hamburg Üniversitesi’nden ret cevabı aldıktan sonra, bakış açımı genişlettim ve sadece güçlü olduğum alanlara değil, ilgimi çeken ama kendimi pek yetkin hissetmediğim bölümlere de yöneldim.
Uçaklara olan ilgim zaten küçüklükten beri vardı. Yakın çevremde birçok kişi Airbus gibi şirketlerde çalışıyordu ve bu nedenle mühendislik okumak bana çok doğru bir karar gibi geldi. Bugün biliyorum ki, bu karar sadece doğru değil, hayatımı şekillendiren bir dönüm noktasıydı. Mezuniyetime yaklaştıkça şunu daha iyi anlıyorum: Bir mühendis olarak devasa bir yapbozun parçalarını birleştiriyorum ve bu yapboz hiçbir zaman tamamlanmayacak. Çünkü teknolojik gelişmeler bize sürekli yeni parçalar sunuyor ve biz bu parçaları büyük resme uyumlu şekilde yerleştirmek zorundayız.
“GÜÇLÜ BİR İRADE ŞART”
Elbette bu bölüm kolay değil. Disiplin, özveri ve güçlü bir irade gerektiriyor. Çoğu ders birbiriyle bağlantılı ve bu yüzden her şeyi temelden anlamak büyük önem taşıyor. Bölüm ağırlıklı olarak matematik, fizik ve kimya gibi doğa bilimleri ile ilgileniyor. Ancak sadece teknik konular değil, insan ve uçak arasındaki etkileşimi inceleyen dersler de var: örneğin “Kabin Mimarisi” veya “Ergonomi ve Tasarım”. Bu derslerde uçakların daha erişilebilir ve kullanıcı dostu hâle nasıl getirilebileceği öğretiliyor – örneğin tekerlekli sandalye kullanan yolcular için özel tuvalet konseptleri gibi. Malzeme seçiminden iç tasarıma kadar her şey en ince ayrıntısına kadar planlanıyor.
Zorlayıcı ve zaman zaman “kuru” içeriklere rağmen, bu bölüm asla sıkıcı değil. Sürekli tasarlıyor, hesap yapıyor ve çözümleri geliştiriyorsunuz. Bir noktadan sonra doğal olarak bir mükemmeliyetçilik gelişiyor – yaklaşık sonuçlar artık tatmin etmiyor. Bu da sonunda, insanların günlük hayatında fark etmeden kullandığı ve hayatlarını kolaylaştıran çözümler üretilmesini sağlıyor.
Bu bölümü önerirken kendimi kısıtlamak istemiyorum. Çünkü ben bu eğitime “matematik özürlü” diyerek başladım ve şimdi başkalarına, özellikle çocuklara, matematik dersi veriyorum. Mühendislik okumak için dahi olmanıza gerek yok ama kesinlikle azimli, sabırlı ve kendi kendini yönlendirebilen biri olmalısınız. Özellikle kadınlar bu yola daha çok adım atmalı, çünkü hâlâ teknik alanlarda yeterince temsil edilmiyoruz. Benim için büyük bir motivasyon kaynaklarından biri örneğin ailemdeki ilk kadın mühendis olacağımı bilmek.
Ayrıca kadın mühendisler olarak farkında olmadan rol model hâline geliyoruz. Çocuklar size hayranlıkla bakıyor, sizinle birlikte kendi hayal dünyaları genişliyor. Sadece varlığınız bile “yeni bir ölçüt, bir ilham kaynağı hâline geliyorsunuz.
Gençlere tavsiyelerin neler?
Kendinizi tek bir alana şartlandırmayın. Tutkuyla, inançla ve emekle, çaba ve gayretle ortaya koyduğunuz her şey, saygı duyulması gereken bir mesleki yolculuktur. Kalıpların içinde kaybolmayın. Kendine ve hayata karşı sorgulayıcı bir tavır geliştirmek, beraberinde merak duygusunu da getirir. Bu merakı doyurmak için herkese bolca seyahat etmeyi ve okumayı tavsiye ederim. Eğer fiziksel olarak seyahat mümkün değilse, zihinsel yolculukların gücünü asla küçümsemeyin. Kitaplarla yapılan bir yolculuk, en az gerçek bir seyahat kadar ruhu besler. Bilgiyle bir odaya girmek, dünyayı taşıdığınız hissiyle orada bulunmak – işte gerçek özgürlük budur. Tüm bunlar ruhunuzu besler.
Çocukluğumdan beri çok okurum ve bu hobi zamanla bir alışkanlığa dönüştü. Okumak benim için bambaşka dünyaların kapısını açıyor. Bazen kısa bir metro yolculuğunda fiziksel olarak hiçbir yere gitmesem de, kelimeler benim uçağım oluyor – beni dünyanın dört bir yanına taşıyor. Ve fırsat buldukça seyahat ediyorum; ruhumu ilhamla ve bilgiyle beslemek için. Gençlere de imkânları oldukça seyahat etmeyi tavsiye ediyorum.