Aşı Tedavisi, Alerjik Hastalıklarda Olumlu Sonuçlar Veriyor

@Shutterstock
Baharın habercisi olan çiçeklerin açması, ağaçların yeşermesi ile birlikte alerjik hastalıkları olanlar hapşırma, göz kaşıntısı, burun tıkanıklığı gibi şikâyetlerle karşılaşabiliyor. Uzmanlar, aşı tedavisinin hastaların yaşam kalitesini artırdığına dikkat çekiyor.
- SAĞLIK
- 16 Mayıs 2025
Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Selim Demirel, testler sayesinde, hastanın duyarlılık gösterdiği alerjenlerin net bir şekilde belirlendiğini, tanının kesinleşmesinin ardından kişiye özel tedavi planı oluşturularak en uygun yönteme geçildiğini belirtti. Alerjik reaksiyonlar, burun akıntısı, kaşıntı, hapşırma, cilt döküntüleri ve nefes darlığı gibi şikâyetlerle kendini gösteriyor. Polenler, ev tozu akarları, evcil hayvanlar, bazı ilaç ve gıdalar gibi çeşitli alerjenler bu reaksiyonlara yol açabiliyor.
Alerjik rinit, astım, ürtiker ve anjiyoödem, ilaç alerjisi gibi rahatsızlıklarla ortaya çıkan alerjik hastalıklar, sağlığı ve yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Prof. Dr. Demirel, bahar alerjisinin burun akıntısı, tıkanıklık, hapşırma ve kaşıntı gibi şikâyetlere yol açtığını belirtti.
Özellikle polenlerin bu alerjik reaksiyonların en önemli tetikleyicisi olduğunu anlatan Demirel, “Bu nedenle polenlerin en yoğun olduğu saatler olan sabah saatlerinde dışarıda vakit geçirmekten kaçınılmalı. Yanı sıra bu aylarda açık havada daha az vakit geçirmeye özen gösterilmelidir. Eve döndükten sonra kıyafetler mutlaka değiştirilmeli. Çünkü polenler, elbiselere de yapışıyor. Evde de bu antijenlere maruz kalmamak adına eve gelindiğinde kıyafetler değiştirilmeli ve duş alınmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Alerjik Astım
Demirel, koruyucu tedbirlere ek olarak hekim kontrolünde ilaç ve burun spreyi kullanılabileceğini belirterek, “Şikâyetler yeterince azaltılamazsa polenlere karşı duyarsızlaştırma tedavisi olan immünoterapi tedavisi uygulanabilir.” bilgisini verdi.
Alerji eğer solunum sistemini etkilerse alerjik astımı ortaya çıkarabileceğine işaret eden Demirel, “Cildi etkileyen alerjenler özellikle ürtiker (kurdeşen), anjioödem gibi problemlere neden olabilir. Ayrıca besinler de organizmada alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Bir diğer alerjik problem de ilaçlara bağlı ortaya çıkan alerjik hastalıklardır.” ifadelerini kullandı.
Demirel, alerji tanısının, hastanın mevcut şikâyetleri ve tıbbi öyküsünün ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesiyle başladığını aktardı.
Hastanın maruz kaldığı olası alerjenlerin ve semptomların dikkatle analiz edildiğini vurgulayan Demirel, “Alerji uzmanları, tanıya ulaşmak için ‘prick test’ olarak bilinen deri testlerini uygular ve gerekli görüldüğünde kan tahlillerinden de yararlanabilir. Bu testler sayesinde, hastanın duyarlılık gösterdiği alerjenler net bir şekilde belirlenir. Tanının kesinleşmesinin ardından ise kişiye özel bir tedavi planı oluşturularak en uygun tedavi yöntemine geçilir.” bilgisini paylaştı.
Tedavi Yöntemleri
Alerjik hastalıkların tedavisinde üç temel prensipten yararlanıldığını belirten Demirel, bunları, korunma yöntemleri, ilaç tedavisi ve immünoterapi (aşı tedavisi) şeklinde sıraladı.
Demirel, alerjik hastalıkların nadiren ölümcül olabileceğini kaydederek, “Özellikle ilaçlar, besinler, lateks, arı sokması duyarlı bireylerde anafilaksi olarak bilinen tehlikeli alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Bu durumlarda, zaman kaybı yaşanmaması gerekir. Anafilaksi, hızlı bir şekilde tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir, bu nedenle erken tanı ve tedavi çok önemlidir.” uyarısında bulundu.
İmmünoterapi Nedir?
Tedavi yöntemlerinden olan immünoterapi (aşı tedavisi) hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, alerjik hastalıkların erken dönemde aşıyla tedavi edilebileceğini belirtti.
Ev tozu akarları ve polen gibi alerjenlere karşı duyarlılık, birçok kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Alerjenlere karşı aşı tedavisi ise hastalığın kontrol altına alınması için önem taşıyor. Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, alerjilerin zamanında tedavi edilmesinin, gelecekte yaşanabilecek ciddi sağlık sorunlarının önüne geçmek için önemli olduğunu bildirdi.
Nacaroğlu, alerjinin zaman içinde şekil değiştirebilen bir hastalık olduğuna değinerek, “Bebeklik döneminde genellikle egzama, besin alerjisi ya da süt, yumurta alerjisi olarak ortaya çıkar. Ancak çocuk büyüdükçe ve bağışıklık sistemi geliştikçe, besin alerjileri kaybolabilir. Bununla birlikte, alerji tamamen ortadan kalkmaz, bu kez solunum yoluyla alınan alerjenlere karşı duyarlılık gelişebilir. Okul çağında ise polen alerjisi, burun akıntısı, hapşırık, kaşıntı ve öksürük şikâyetleriyle kendini gösterir.” ifadelerini kullandı.
Alerjilere karşı aşı tedavisinin büyük kolaylık sağladığına ve hastaların yaşam kalitesini ciddi oranda artırdığına işaret eden Nacaroğlu, bu yöntemden faydalanan hastalarının sağlık durumunda ciddi oranda iyileşme yaşandığını bildirdi.