Kardeş Kıskançlığı İle Nasıl Baş Edilir?

Kardeş Kıskançlığı İle Nasıl Baş Edilir?

Kardeş kıskançlığı küçük yaşlarda kardeş sahibi olmakla kendisini gösteren ve kardeşler arasındaki rekabetten ziyade, anne baba tarafından daha fazla sevilme ihtiyacını ortaya koyan bir duygudur.

Rahime Toklu

Kıskançlık‚ kişinin sevdiği şahıs bir başkasını tercih ettiği zaman gösterdiği telaş ve endişe manasına gelir ve insan fıtratında var olan duygulardan biridir. Bu duygu iyi veya kötü değildir. Kişinin niyetine ve ahlakına göre şekillenir. Kardeş kıskançlığı ise ilk insanın yaratılışından bu yana var olan fıtri bir duygudur. Bunun ilk örnegi Habil’i kıskanan kardeşi Kabil’dir. Ne yazık ki Kabil nefsine yenik düşüp kıskançlık duygusunu kötüye kullanarak Habil’i öldürmüştür.

“ŞEYTAN İNSANA BELLİ BİR DÜŞMANDIR”

Kur’ân-ı Kerîm’de ele alınan kıssalardan biri de Hz. Yusuf ve kardeşlerinin kıssasıdır. Hz. Yusuf gördüğü rüyayı babası Hz. Yakup’a şu cümlelerle anlatır: “Babacığım, ben rüyamda onbir yıldızı, güneşi ve ayı gördüm. Bana secde ediyorlardı.”[1]

Oğlunun peygamberliğini müjdeleyen bu rüya Hz. Yakup (a.s.)’ı sevindirse de, endişesini şu şekilde ifade eder: “Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar çünkü şeytan, insana belli bir düşmandır.”[2]

Yüce Rabbimiz kitabımızda bu kıssa ile ilgili şöyle buyurmaktadır: “Kardeşleri Yusuf’u bir kuyuya bırakırlar ve babalarına onu bir kurdun yediğini söylerler.”[3]

KISKANÇLIK İLE BAŞA ÇIKMAYI ÖĞRETMEK

Yusuf’un kardeşlerini bu işi yapmaya iten sebeple, Kabil’in Habil’i öldürmesine iten sebep aynıdır; kıskançlık duygusu.

Kur’ân-ı Kerîm’de geçen bu kıssalar aslında bize kardeş kıskançlığının insanlık dışı birşey olmadığını aksine normal olduğunu anlatmaktadır. Bize örnek olarak gönderilen peygamberlerin hayatlarında dahi kıskançlık duygusu var ise, bizlerin hayatında olmaması imkânsızdır. Burada asıl önemli olan bu duyguyu yok saymak değil, kıskançlıkla nasıl başa çıkacaklarını çocuklarımıza öğretmek ve bu konuda onlara yol göstermektir.

HER ÇOCUK ANNE BABASI İÇİN ÖZEL OLMAK İSTER

Bizler anne baba olarak kardeş kıskançlığının doğal ve kaçınılmaz olduğunu kabullenirsek, bilhassa büyük çocuğumuza karşı daha sakin ve daha anlayışlı bir yaklaşım sergileyebiliriz. Aileye yeni gelen kardeşe gösterilen ilgi ve bakım büyük çocuğumuzda üzüntü, kaygı ve strese yol açabilir. Kendini tahtı elinden alınmış gibi hissedebilir. Çünkü her çocuk anne babası için biricik ve tek olmak ister.

“ANNE, BABA BEN BURADAYIM”

Ebeveynler çocuklarına bilhassa bu süreçte ne kadar adaletli davranmaya çalışsa da, eve yeni bir kardeşin katılması onları tedirgin eder. Bu tedirginlikle çocuğumuz kardeşine karşı olumsuz davranışlar sergileyerek aslında “Anne, baba ben de buradayım” mesajını verir. Fakat çoğu ebeveyn bu mesajı anlamaz. Aksine bu olumsuz davranışı kızıp, bağırarak cezalandırmaya kalkar. Anne babalar büyük çocuğa karşı “Sen artık abla/abi oldun.” veya “Ablası, o senden küçük. Ver oyuncağını.” gibi cümlelerle bu yangını daha da körüklemiş olur. Burada ebeveynin amacı çocuğu negatif disiplin araçlarıyla olumsuz davranışlarından vazgeçirmek olsa da bu maalesef hiçbir işe yaramaz. Aksine biz çocuğumuzun olumsuz davranışlarına olumsuz metotlarla karşılık verdikçe olumsuz davranışları devam edecek hatta artacaktır.

KARDEŞ KISKANÇLIĞINI KABULLENMEK

Bazı anne babalar ise tam tersine kardeş gelince büyük çocuğunu hediye ve övgülere boğar. Misal “Kardeşin sana hediye aldı.” gibi doğru olmayan şeyler söyleyip kardeşini ona sevdirmeye çalışırlar. Ama çocuk bunun doğru olamayacağını bilir, anlar ve “Burada ters giden bir şeyler var.” hissine kapılarak telaşa girebilir.

Böyle durumlar ile karşılaşmamak için ilk yapmamız gereken kardeş kıskançlığının gayet normal olduğunu gerçek anlamda kabul etmektir.

ÇOCUĞUN İÇ DÜNYASINI DIŞA YANSITMASI

Bazı çocuklar kıskançlığını kardeşine vurarak, ısırarak veya benzeri fiziksel tepkilerle gösterir. Bazen de ebeveynine tepkisel davranışlar sergileyerek, gözünün içine bakarak anne babasının sevmediği tutumlarda bulunarak, iç dünyasındaki kaygı ve stresini dışarı yansıtır. Örnek olarak birden altını ıslatmaya başlamak, bebek gibi konuşup davranmak gibi davranışlarda bulunurlar.

[post-refarans id=”27858″ taraf=”sol”]

KISKANÇLIĞIN YAŞI YOK

Unutmayalım ki, kıskançlığın yaşı olmaz. Örneğin, üç yaşındaki bir çocuğun kardeşini kıskanması ne kadar doğal ise dokuz yaşındaki bir çocuğun kardeşini kıskanması da o kadar doğaldır. Önemli olan çocuklarımızı birbiriyle kıyaslamamak. Bizler çocuklarımızı birbiriyle kıyaslayarak motive ettiğimizi düşünsek de negatif eleştiri ve kıyaslama çocuğumuzun motivasyonunu kırar. Ayrıca istemeyerek çocuğumuzda beğenilmeme ve yetersizlik hislerine sebebiyet vermiş oluruz.

ÇOCUKTA YETERSİZLİK HİSSİ

Bir kere motivasyonu kırılan çocuk “Ne yapsam da anneme yaranamıyorum.” diye düşünüp gayret etmeyi tamamen bırakabilir. Kardeşinin artılarını duyup kendi eksikleri yüzüne vurulan çocuklar maalesef özgüveni zayıf ve yetersizlik duygusuyla yaşayan bir yetişkinler hâline gelebilirler. Ebeveynlerin o an düşünmeyerek yaptığı kıyaslamalar kardeşlerin öfkesini artırır ve birbirinden nefret etmelerine yol açabilir. İşte bu yüzden hangi konuda olursa olsun kardeşler kesinlikle kıyaslanmamalıdır.

“O DA ÇOCUK!”

Son olarak değinilmesi gereken bir nokta evin abi/ablasına “büyüklük” etiketi yapıştırmak. Bu etiket çocuğumuzun kıskançlığını artıran olumsuz metotlardan biridir. Bilhassa bizim toplumumuzda büyümenin karşılığı fedakârlık, alttan almak, çocuk gibi davranmamak, hakkını savunmamak gibi beklentilerle bağlantılıdır. Halbuki büyük çocuğumuzun yaşı ne olursa olsun o da çocuktur. Onun da kendi yaşına uygun beklentileri, ihtiyaçları ve hakları vardır. Kardeşi için bu ihtiyaç ve haklarından vazgeçmek zorunda bırakılmamalıdır. Küçük çocuğun haklarını savunduğumuz gibi büyük çocuğumuzun haklarını da gerektiğinde küçüğe karşı savunmalıyız, aksi takdirde adaletsiz davranmış oluruz.

Kardeş kıskançlığını en aza indirmek ve kontrol altına alabilmek için çocuklarımıza “Sen benim için çok değerli ve özelsin.” mesajı vermeliyiz. Bunu sadece söylemekle yetinmeyip hissettirmemiz gerekir. Bunun için gün içinde 15 dakika bile olsa her çocuğumuza bireysel vakit ayırmalı ve bu vakitte sadece onunla ilgilenmeliyiz.

Sevgili anne-babalar, unutmayalım ki doğru adımlarla kardeşler arasındaki dengeyi kurabilir, bazen doğru adımlar atsak dahi kardeşlerin arasındaki kavgaya engel olamayabiliriz. Ebeveyn olarak daima aklımızın bir köşesinde dursun; çocuklarımız hakkında her zaman doğruyu yapmamız mümkün değildir. Her şeyin bizim elimizde olmadığının bilinciyle evlatlarımız için güzel ve hayır dualarda bulunalım ve Allah’a tevekkül edelim.

[1] Yûsuf suresi, 12:4.

[2] Yûsuf suresi, 12:5.

[3] Yûsuf suresi, 12: 15-17.