Aile

Müslüman Bir Kişi Depresyon Yaşayabilir mi?

Camia TV’nin “Biz bir Aileyiz” programına konuk olan Psikiyatr Dr. Nilüfer Ak, Müslüman ve depresyon hakkında bilgi verdi. Ak depresyon hastalığının belirtilerini, travmatik olayların depresyona etkilerini, tedavi yöntemlerini ve İslam ile depresyon arasındaki bağlantı hakkında soruları yanıtladı. Psikiyatr Nilüfer Ak, depresyonun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizdi.
Merfua Şeker
05 Şubat 2021

Camia TV’de ailelere ve topluma yönelik çeşitli konuları ele alan “Biz bir Aileyiz” programına konuk olan Psikiyatr Dr. Nilüfer Ak, Müslüman ve depresyon hakkında faydalı bilgiler paylaştı. Psikiyatr Nilüfer Ak depresyon hastalığını tanımlarken şu sözlere yer verdi: “Depresyon çağımızın rahatsızlığı ve Almanya’da yaklaşık 5 milyon insan depresif rahatsızlık geçiriyor veya geçirmiş durumda. Dünya çapında 350 milyon insana tekâmül ediyor. Ciddi olması ile beraber tedavisi mümkün olan bir hastalık.”

Ak, depresyon hastalığının ne olduğu ile ilgili soruya “Depresif duygu durumu bozukluğu, bir insanın duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz bir şekilde etkileyen bir hastalıktır. Depresyon, depresif bir epizot geçiren bir kişide tıbbi bir rahatsızlıktır.” diye yanıt verdi.

Psikiyatr Nilüfer Ak depresyon hastalığının belirtilerini ve üzüntü ile farklılığını şu sözler ile açıkladı:

“Depresyon ve üzüntülü durum arasında fark var ve bunu fark etmek gerekir. Her üzüntülü dönem bir depresyon değildir. Bize gelen hastalarda belirli kriterlere bakarız. Ana belirtilerden en önemlisi zamandır. Üzüntülü bir durum iki haftayı geçerse ve iç huzursuzluklar başladıysa ve hiçbir şeyden artık zevk alamama durumları ortaya çıktıysa depresyon olarak bakabiliriz. Örneğin dışarıya çıkmama gibi veya alışverişe dahi gücü yetmeyen, gözünde büyüyen durumlar mevcut ise depresyon söz konusu olabiliyor.”

Ak, bedensel olarak en sık görülen belirtilerden bazılarını ise, iştahın azalması veya açılması, baş ağrısı veya mide ağrıları gibi birçok belirti olabilir şeklinde sıraladı. En önemli ve en erken değişime uğrayan alışkanlığın uyku düzeni olduğunu belirtti. Uyku durum bozukluklarında, gündüzleri yorgunluk hissi ile uyumak veya geceleri uykuya dalamama veya uyuduktan sonra uykuların bölünmesi gibi sorunların depresyon belirtilerine dahil olduğunu söyledi.

En vahim durumlardan birisi intihar düşüncelerine gidecek kadar belirti olabiliyor.

Ve bu durum iki haftadan uzun sürüyor ise uzman birisine gözükmeli.” diye uyarıda bulunuyor Psikiyatr Nilüfer Ak. Tek bir nedenin depresyonu tetiklemek zorunda olmadığını ve travma geçiren kişi için illa depresyona girme veya psikolojik bir rahatsızlık geçirme gibi bir kaidenin olmadığını belirtiyor. Travma geçiren kişinin ruh ve kişilik yapısı güçlüyse bunun üstesinden gelebilecek güce sahip olduğunu söyledi. Bu kişinin ilk dönemlerde ufak bir sarsıntı yaşasalar da sonrasında hayatlarında normal akışa döndüklerini ifade etti. Kimilerinde ise küçük travmaların, yapı gereği depresyona yol açıp ardından ağır depresif rahatsızlığa yol açabildiğinin altını çizdi.

Depresyon tedavisinde iki yöntem

Depresyon hastalığının tedavi imkânları sorusu üzerine Psikiyatr Nilüfer Ak, “Depresyon çabuk tedavi edilebilecek bir şey değildir, ama tedavi olunması gereken bir hastalıktır. Kendi başına depresyondan çıkılması çok zordur. Tedavi görmeyen bir kişide depresif epizot süreci 6 ile 8 ay gibi zaman diliminde sürmektedir. Yardım alındığında bu süre kısalabiliyor. İkinci bir depresyonda bu süre bir ile iki seneye kadar çıkabiliyor, üçüncü depresyonda 5 ile 6 sene arası sürmekte. Yani mutlaka tedavi olunması gerekiyor.” dedi.

Ak’ın verdiği bilgilere göre tedavide 2 ana yöntem var, birincisi ilaç ile tedavi bir diğer yöntem ise konuşma tedavisi diğer adı ile psikoterapi. Rahatsızlığın şiddetine göre tedavi yöntemine karar veriliyor. Tavsiyelerde hafif, orta ve ağır durumlar var. Hafif ve orta durumlarda hem konuşma tedavisi etkili, hem ilaç tedavisi etkili, ikisinin oranı aynı. Ağır bir depresyon söz konusu ise iki yöntem de gereklidir. Antidepresan ilaçları hastaya anlatılıp bu ilaçlar ile tedaviye başlanıyor.

Antidepresan ilaçları bağımlılık yapmaz

Birçok kişinin antidepresan ilaçlarının bağımlılık yaptığı düşüncesinin yanlış olduğunu belirten Psikiyatr Nilüfer AK sözlerine şöyle devam etti: “Psikofarmatik bir tedavide kullanılan ilaçların takibi yapılmalı ve dozu ona göre ayarlanmalı. Tedavideki ilaçlar kişiye göre ayarlanıyor. Elbette yan etkisi olan ilaçlar mevcut fakat biz kişiye göre ilaçlar seciyoruz.”

Ak, etrafımızda depresif bir insan varsa ona karşı tutumumuzun çok önemli olduğunu belirterek, sabırlı olmamız gerektiğine vurgu yapıyor. Birçok hastanın depresyonun varlığını kabul etmedikleri için, onları uzman bir kişiye götürmenin önemini ifade etti. Ayrıca‚ “Bu kişinin yanında olun, ama bir şey yapmaya da zorlamayın. Yanlış tutumlar yetersizlik duygusunu ve yetersizliği daha da pekiştirir.” diye uyarıda bulundu.

Şükür ve kanaat duygusunu geliştirmeliyiz

Depresyona karşı alınabilecek önlemler ise Ak’a göre; kendine güvenme ve kendini önemsemekten geçiyor. “Özgüven duygusunu geliştirme depresyon hastalığının önüne geçecektir. Dışarıya dönük bir zırh gibi farz edin. Elbette güçlü aile yapısı da önemli. Sosyal aktiviteler, yardımda bulunmak, başkalarına iyilik yapmak gibi aktiviteler kendinizi iyi hissetmekte yardımcı olacaktır. Psikoterapistlerin önerdiği şükür duygusunu, kanaat duygusunu geliştirmek çok önemli. Bunlara yönelmeli ve kendinize değer vermelisiniz. Sportif faaliyetler ile ciddi bir şekilde depresyonun önüne geçebilirsiniz.”

Sunuculuğunu IGMG Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanı Elif Köse’nin yaptığı programda IGMG’nin yaptığı sosyal hizmetler çalışmalarının psikolojik faydasına da değinildi.

Müslümanlar da depresyon yaşayabilir

Bir çok hocanın yanlış bir söyleme girerek “Müslüman bir kişi depresyon yaşamaz”  ifadesine Psikiyatr Nilüfer Ak tepki göstererek “depresyonun bu bağlamda bir isyan mıdır?” sorusunu da şu sözler ile açıklık getirdi: “Müslüman depresyona girmez dediğimizde, depresyon yaşayan Müslüman bir kişi kafirdir mi dememiz gerekiyor? Onun için bu saçma bir cümledir. Müslüman bir kişi, Müslümanlığın ve İslamiyet’in gerektirdiği şartları yerine getiriyorsa ve gayesini ona göre belirliyorsa, mutlaka belirli bir koruma altına girmiştir. Ve birçok hastamız dinî vecibelerini yerine getirdiklerinde bize rahatladıklarını söylüyorlar. Yani ‘zikir kalplere şifadır’ diye bir ayet boşuna gelmedi sonuçta. Bir koruma altına alınsak da, her hastalık, rahatsızlık bir imtihandır. Yani Allah bir dert veriyor ama dermanını da veriyor.”

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş