Hayat

Gurbet Nedir ki, Sıla Sıla Olsun?

Sıla ve sıla-i rahim, Müslüman olmanın ruhunu, Müslüman olmanın kimliğini yansıtır. Ve, sıla denildiğinde, aklımıza gelmeyen, gönlümüze düşmeyen ne vardır ki?
İlhan Bilgü
02 Temmuz 2021
Ve yine sizce, gurbet nedir ki, sıla sıla olsun? @shutterstock

Ben şahsen eski kitapları, eskiden yaşamış olan insanların kitaplarını okumaktan öylesine bir tad alırım ki, gönlüm kendine göre yeni bir dünya kurar. Bu dünyanın, okuduğum o kitapların veya kitapların sahiplerinin dünyası ile aynı olması da gerekmiyor. Bu kitapların bana verdiği tadın tadını, kullandıkları kelimelerin, kelimelerden meydana getirdikleri cümlelerin her birinde bir dünya hikmet, bir dünya tecrübe ve bir dünya hakikate bedel bulurum.

Alın size, gurbet, sıla, sıla-i rahim ve vatan kelimeleri. Hayır yetmez; ermek, varmak, kavuşmak, erişmek, yaban el, hasret, hüsran, hicran, yoksunluk, yokluk, şaşkınlık ve gariplik kelimelerini ekleyin. Eklemezseniz, gurbeti de, sılayı da, sıla-i rahimi de anlayamazsınız.

AMMA VE LAKİN, İLLA DA “SILA”

Şu Avrupa’da yaşayan insanlar arasında özellikle Türkiye kökenlilerin, her izin döneminde hayatlarının en heyecanlı ama en gönülden yolculuğunun herhâlde sılaya varmaları olduğunu söylemeyecek kimseye rastlamadım. Hâlbuki, hemen hemen hepsi artık kendisine yeni bir vatan edinmiş, onların evlatları ve torunları da o yeni vatanda doğup, büyümüştür. Amma ve lakin, illa da “sıla”.

Konunun eski kitaplarla alakasının ne olduğunu merak edebilirsiniz. Fakat, bu sılaya varma arzusunun, illa da hasretlikten kaynaklandığını söylemek pek de isabetli değildir. Ben şahsen bunun “sıla-ı rahim” anlayışı ile doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Çünkü mealini nakledeceğim şu hadiste olduğu gibi, “sılaya varmak” bizim Müslümanlık ruhumuzun, Müslümanlık kimliğimizin bir parçasıdır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: Yüce Allah şöyle buyurur: “Ben Rahmân”ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.”

İşte bu ruhtur ki, bizi her sene tatlı bir telaş içine sokar, olanca sıkıntısına rağmen, o sıkıntılar ruhumuzu ve gönlümüzü genişletir. Önemli olan sılaya varmaktır. Dikkat ediniz, Arapça sıla-i rahim, kan bağı olan akrabalara varmak, varırken de onların haklarını gözetmek demektir. Ama biz Türkler bu akrabaların hepsine bir de “vatan”ı eklemişiz, memleketi eklemişiz, o koskoca mananın hepsini sadece “sıla” kelimesinde toplamışız. Sıla denildiğinde, aklımıza gelmeyen, gönlümüze düşmeyen ne var ki? Gurbet, varmak, ermek, erişmek, ulaşmak, kavuşmak, merhamet, muhabbet, hasret ve hicran. Hepsi ama hepsi işte o dört harflik kelimeye sığdırabilmişiz. O dört harf olmuş koskocaman bir dev; varılacak, kavuşulacak ve kucaklanacak, ama, büyüklüğü ölçülemeyecek olan bir dev.

YUNUS’UN DİLİNDEN GURBET VE SILA

İşte şimdi gelelim eski kitaplara. Yunus’u, hani şu Yunus Emre’yi bilmeyen yoktur. Bizim Yunus işte. Der ki:

Bu dünyaya gelen kişi âhır yine gitse gerek / Müsafirdür vatanına bir gün sefer itse gerek

Va’de kılduk ol dost ile biz bu cihana gelmeden / Pes ne kadar eğlenürüz ol vademüz yitse gerek

Biz de vararuz ol ile kaçan ki vademüz gele / Kişi varacağı yere gönlünü berkitse gerek

Gönül nice berkitmeye dost iline giden yola / Âşık kişiler canını bu yola harc etse gerek

Can neye ulaşur ise akıl da ana harc olur / Gönül neyi sever ise dil anı şerh itse gerek

Bir başka yerde de şöyle der: Ben yürürüm ilden ile / Dost sorarım dilden dile / Gurbette hâlim kim bile

Şimdi eğer bana, bazı kelimeleri, cümleleri anlamadık diyebilir ve bunda haklısınız. Fakat bu cümleler, bana bu hâliyle bile öylesine dokunaklı geliyor ki, aynen bırakmayı daha uygun buluyorum. Ben böyle desem de sizler bilmediğiniz yerleri bilenlere sorun

İste bunun içindir ki, o eskilerin kitapları, az söyler ama öz söyler. Bir cümle dahi, bir kitap yazacak kadar mana yüklüdür. Gurbet dediğimizde aklımızda çağrışan kelimelerin bir kısmını aktardım sadece.

Burada cümlelerime son verirken, Türkçe edebiyatta gurbetin üç şeyden ayrı kalmaya; sılanın da üç şeye varmaya denildiğini hatırlatmak istiyorum. 1- Vatandan (memleketten), en yakın akrabalardan ayrılık; vatana (memlekete) varmak, en yakın akrabalara kavuşmak. 2- Allah yolundan ayrılmak, Allah yoluna ermek. 3- Sevgiliden ayrı kalmak ve sevgiliye kavuşmak.

Acaba, Yunus Emre yukarıya aldığım deyişlerinde hangisinden bahsediyor sizce? Ve yine sizce, gurbet nedir ki, sıla sıla olsun?’

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş