Almanya’da artan cami saldırıları, Avusturya’da başörtüsü ve Belçika’da helal kesim yasağı gibi, Müslümanları hedef alan uygulamaların er ya da geç kaldırılacağına inanıyoruz.

Dünya üzerinde yaşanan tüm mağduriyetleri çözemeyiz. Ancak meseleleri gündemde tutmak, haksızlıklara dikkat çekmek, çözüm bulabilmek için gayret etmekle mükellefiz.

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle iki yıldır yapılamayan ramazan etkinlikleri bu sene yeniden yapılabildi.

Hiçbir dinin, hiçbir kutsalına hakaret insan hakları, düşünce özgürlüğü bağlamında değerlendirilmez. Evrensel bir kural vardır ki, bir kişinin özgürlüğü diğerinin özgürlüğünü ihlal ettiği yerde biter.

Bulunduğumuz her ülkede olduğu gibi Fransa’da da sandıklara giderek İslam düşmanlığı üzerinden siyaset yürüten siyasilere en güzel şekilde demokratik hakkımızı kullanarak cevabımızı vermeliyiz.

Almanya’da bir yandan aşırı sağ tehlikesi giderek büyürken, diğer yandan ülkede barış ve huzura yönelik en büyük tehditlerden olan bu oluşuma karşı yeni adımlar atılmaya hazırlanılıyor.

Her savaşta olduğu gibi Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın da en büyük kaybedeni çocuklar, kadınlar ve yaşlılar başta olmak üzere masum sivillerdir.

Aşırı sağ motifli ırkçılıkla mücadele tüm toplumun ortak görevi. Bunun bilinciyle “Potansiyel kurbanız” psikolojisine kapılmadan yol almak mecburiyetindeyiz.

Avrupa gündeminde son dönemlerde yine öne çıkan konulardan biri de Müslüman kadınların başörtüsü.

2020 yılının başından beri dünya çapında koronavirüs hastalığı ile mücadele ediliyor. Virüsle mücadeledeki en etkin çözüm olarak sunulan aşı hususunda da duyarlı olmamız gerekir. İşinin uzmanları olan doktorların tavsiyesine kulak vermeliyiz. Hem şahsi hem de toplumsal sorumluluklarımız bunu gerektirir.