Gizli kalması gereken bilgileri emanet bilinci ile saklamak bir erdem, onu ifşâ etmek ihanet ve bir karakter bozukluğu, sır sahibi için de sosyal bir felakettir.

Tecessüs, kardeşlik bağlarını koparır, insanlar arası ilişkileri bozar, kin, nefret ve fesadı besler ve sosyal barışı zedeler.

Bir kimsenin Kur’an okuduğu zaman Allah’ın kendisine hitap ettiğini düşünmesi; ancak Kur’an-ı güzel bir şekilde dinlemek, dinlediğini düşünmek ve hakkıyla amel etmekle olur.

İnsan, kıskançlık, nefret, kendini beğenme gibi sebeplerle bir başkasının ardından konuşabilmektedir. Kendisini savunamayacağı bir yerde insanı çekiştirmeyi Kur’ân-ı Kerîm, “ölü kardeşin etini yemek” olarak tasvir eder.

Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de bütün peygamberlere, bütün insanlara ve bütün müminlere helal ve tayyibâttan yemeyi emretmiştir.

Kin ve nefret, insanın aşağılanma ve adaletsizlik gibi tutumlardan doğan iç yaralanma sonucunda belirir.

Günümüz insanın en acıklı çıkmazlarından birisi kalabalıklar içinde yaşadığı yalnızlıktır. Modern hayatın getirdiği ilişkilerdeki kopukluk, bundan doğan kendi başınalık psikolojik ve sosyolojik bir problem olarak önümüzde durmaktadır.

Sayısız nimetler verilen insanın öncelikli görevleri arasında Allah’a şükretmek, mütevazı bir şekilde ihtiyaç sahibi insanları gözetmek, hayır yollarına harcamalarda bulunarak bu şükrü taçlandırmak olmalıdır.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan ramazan-ı şerifin 27. gecesi Kadir Gecesi’dir. Kur’an’ın ramazan ayında ve Kadir Gecesi’nde indirilmiş olması bu gecenin ramazan ayı içinde olduğunu gösterir.