Aldatmak Kişilik Bozukluğudur

Aldatmak Kişilik Bozukluğudur

Evliliklerde maalesef son yıllarda sıkça karşılaşılan sorunlardan biri de “aldatma veya aldatılma” durumudur. Aldatmak kötü ve sağlıksız bir davranış olduğu gibi aldatılmak da bir o kadar yıkıcıdır.

Yasemin Kumaş*

Aldatmak, asırlardan beri gelen ve eşlerden birinin hayatında hissettiği fiziksel, duygusal, zihinsel boşlukları doldurabilmek, karşılanmadığını düşündüğü ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına bir başkasıyla aktif veya pasif şekilde bir birliktelik kurmasıdır.

KİŞİ NEDEN ALDATIR?

Aldatmanın altında çoğu zaman başa çıkılamayan duygusal boşluklar, stres faktörleri, yaşanan ve anlatılamayan olaylar, kayıplar (ölüm, ayrılık, işsizlik, emeklilik vs.) veya travmalar yatar.

Tüm bunların yanı sıra evlilik birliği içerisinde karşılanmayan cinsel ve duygusal ihtiyaçlar, kişinin beklediği tatmini elde edememesi ve heyecan arayışına girerek erilliğini ya da dişiliğini ispat etme arzusu da aldatmaya neden olabilir. Özellikle cinsel hayatı daha farklı yaşama isteği, kişinin dizginleyemediği dürtüsel ihtiyaçları ve tüm bunların üzerine gelen eşler arası iletişim sorunları kişilerin eşlerini aldatmasına neden olabilir.

[post-refarans id=”5459″ taraf=”sol”]

“AKTİF VE PASİF ALDATMA”

Aldatmanın çeşitlerine bakacak olursak, bunlar aktif ve pasif olmak üzere ikiye ayrılır. Kişinin eşinden başka biriyle mekânsal, cinsel, fiziksel ve duygusal olarak yakınlığa geçtiği, karşılıklı arzuların tatmininin hedeflendiği durumlar “aktif aldatmak” olarak nitelendirilir.

Henüz fiziksel, mekânsal, cinsel veya duygusal aldatmanın gerçekleşmediği, bir hoşlantı veya herhangi bir paylaşım ise “pasif aldatmak” olarak nitelendirdiğimiz bir durumdur.

Günümüzde internet üzerinden erişim sağlanan bazı flört aplikasyonları, chat sayfaları, Instagram, Facebook, Twitter gibi sosyal medya hesapları üzerinden birtakım duygularını karşılamak üzere kişilerle iletişime geçmek de bu kategoriye girer. Sosyal medya kullanımının yaygın olduğu günümüzde ise bu aldatma türünün ciddi oranda arttığı gözlemlenmektedir.

ALDATMA ÇEŞİTLERİ

Aldatma davranışını ve sonucunda ortaya çıkan durumu incelediğimizde üç çeşit aldatma türüyle karşılaşıyoruz. Bunlardan birincisi fiziksel aldatma ki, eşlerden birinin kendi partneri dışında bir başkasıyla cinsel tatmin arzusunu doyurmak için fiziksel olarak temasta bulunmasıdır. İkincisi zihinsel aldatmadır ki, burada henüz fiziksel bir durum yaşanmamış ancak zihinde düşünülüp hayali olarak temas gerçekleşmiştir. Üçüncüsü ise duygusal aldatmadır ki kişi partnerinden başka birine duygusal yakınlık hissetmeye, bağ kurmaya başlamıştır.

Bunlara birde psikolojik hastalıkların (Örn.: Bipolar Bozukluk-mani evresi, DEHB, Duygu Durum Bozukluğu) neticesinde ortaya çıkan semptomlar nedeniyle gelişen aldatma vakalarını ekleyebiliriz. Bu durumda çoğu zaman haz duygusunun ve cinsel dürtülerin tatmin edildiği fiziksel aldatma vuku bulur.

“ALDATMAK KİŞİLİK BOZUKLUĞUDUR”

Son yapılan araştırmalara göre her üç boşanmadan birinin nedeni aldatmadır. Aldatma davranışı ise daha fazla aldatan kişinin kişiliğiyle ilgilidir ve aldatanın kişilik örüntüsünde bir bozukluk olma olasılığını gösterir. Unutmayalım ki, aldatma durumu aldatılan partner veya ondan kaynaklanan yetersizliklerle alakalı bir sorun değildir. Aldatma davranışıyla başa çıkabilmek için bireyin uzman yardımı alması ve kendini, neden aldattığını ya da aldatma ihtiyacını neden hissettiğini keşfetmesi gerekir.

[post-refarans id=”36748″ taraf=”sol”]

ALDATILMANIN PSİKOLOJİK SONUÇLARI

Aldatılmış olan bireyin ilk duygusu öfkedir ve bununla başa çıkmak için önüne çıkan herşeyi yıkıp geçen bir sel suyu gibi köpürmüştür. Öfkenin arka planında hissettiği asıl duygular ise yetersizlik, değersizlik, çaresizlik, kendini suçlama, güvensizlik duyguları olabilir. Kaybedilen güven, bireyin bütün ilişkilerine ön yargılı olarak yaklaşmasına neden olacaktır. Aldatılan eş aldatılma davranışını kendisinden ayrıştırmayıp, sorunun kaynağını partneri olarak görmediği sürece geleceğe dair pozitif beklentileri, duyguları sekteye uğrayacaktır.

Hepsinin yanı sıra aldatılan partnerin yaşadığı ruhsal bir travma durumudur ki, beraberinde kaybetme duygusunu ve baş edilmesi gereken bir yas dönemini de beraberinde getirecektir. Bu travma bazen aldatılan kişinin kendini, kendisinin yerine konulan kişiyle kıyaslamasına, kendini çirkin, güçsüz, yetersiz, değersiz, sevilmeye layık olmayan veya artık heyecan verici olmayan birisi olarak görmesine de neden olur.

Zihninde aldatma sahneleri, aldatan partnerin aldattığı kişiyle neler yaşadığını hayal ederek, kurgulayarak kendine daha fazla acı çektirmesine, bununla başa çıkamayıp öfke nöbetlerinin sık sık tetiklenmesine neden olabilir. Aldatılan kişinin, başkasının kendisi yerine tercih edilmiş olduğu duygusuyla yalnız başa çıkması zor olabileceğinden, bu durumda bir uzman desteği alması sıkça tavsiyelerimiz arasında yer alır.

Aldatma sonrasında durumu kabullenmese bile evliliği devam ettirme kararı alan çiftlerle sıkça karşılaşılmaktadır. Ancak aldatmanın artçı etkileri sık sık ilişkide yüzeye çıkıp ilişkiyi yozlaştırmaktadır.

“KİM DAHA PİŞMAN?”

“Aldatan kişi mi yoksa aldatılan kişi mi daha fazla pişmanlık davranışları gösterir?” diye bir soru geliyor çoğu zaman akla. Bu durumda 10 bin kişiyi kapsayan bir araştırmaya göz attığımızda, partnerini/eşini aldatan kişilerin yüzde 65-70’inin pişmanlık duyduğu görülüyor. Aldatılanların ise yüzde 90’ının aldatılmayı affetmeyeceği ve henüz aldatılmamış olanların ise yüzde 65’inin aldatılma hâlinde hemen terk edecekleri sonuçlarına ulaşılıyor. Sonuçlar gösteriyor ki, aldatmak kötü ve sağlıksız bir eylemdir. Aldatılmak da her hâlükârda bir o kadar yıkıcı bir durum.

“ZİNA KÖTÜ BİR YOLDUR!”

Dinî açıdan aldatma konusuna baktığımızda ise İslam dininde aktif aldatmanın gerçekleştiği aldatma davranışına “zina” deniyor. Bunun yanı sıra gözün zinası, elin zinası, aklın zinası gibi tariflerle de pasif aldatma tanımlanıyor. Nitekim Allah Teâlâ İsrâ suresinin 32’nci ayetinde şöyle buyurmuştur: “Zinaya yaklaşmayınız. Zira o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”

Hz. Peygamber (s.a.v.) ise zina konusunda şöyle buyurmuştur: “Her göz (harama bakmakla) zina eder.” İslam dinine göre zina tehlikeli bir durumdur. Ondan uzak durmak ve yukarıdaki ayetin emrettiği üzere zinaya yaklaşmamak hem dünya hem de ahiret mutluluğu için titizlikle uygulanması gereken bir emirdir. Zinaya yaklaştıracak durumlara karşı da özenli davranmak, kişinin hem kendisini hem de neslini koruması açısından uygun ve gereklidir.

Karanlık gecede, kara taş üzerinde kara karıncanın yürüdüğünü gören, ayağının sesini işiten O yaratıcının, Allah’ın bizi her an gözetlediğini unutmayalım.

 

*Yasemin Kumaş, Psikolojik Danışman ve Sistemik Aile Danışmanıdır.