Etkili İletişim Kurmanın Yolu: 6D Formülü

Etkili İletişim Kurmanın Yolu: 6D Formülü

Etkili iletişim için muhatabımızı dikkatle dinlemeli ve onun düşüncelerini anlamaya çalışmalıyız. Bu noktada 6D formülü devreye girer.

Muzaffer İnanç

İnsanlar arası iletişimde bazı şeyler değil her şey çok önemlidir. Bazen sizin önemsiz gördüğünüz bir durum muhatabınız tarafından önemsenir ve iletişim kurbanı oluverirsiniz. Bu yüzden iletişimde küçük veya büyük hata olmaz. Siz ailevi ve toplumsal hangi rolde olursanız olun iletişim anahtarına muhtaç olursunuz. Anahtarı olan açıkta kalmaz, muhtaç olmaz ve kendini güvende hisseder. İletilerimizin muhataplarında farkındalık meydana getirmesi için iletinin içeriğinin değeri kadar nasıl sunulduğunun da önemi vardır.

6D FORMÜLÜ

Kişiler arası iletişimde başarılı olmak için bireyler uzun uzun her ileti öncesi strateji geliştirme şansına sahip değildirler. Kalıp stratejiler bu konuda bireylerin işini oldukça kolaylaştırmaktadır. Bu yazımızda sizlere bu stratejilerden biri olan 6D formülünü aktaracağım.

Adından da anlaşıldığı gibi altı esasa sahip bu formül aynı zamanda her bir maddesi de ‘D’ harfi ile başlayan kelimelerden oluşmaktadır. Örnek figür olarak baba rolüne sahip bir bireyi ele alalım ve formülümüzü onun üzerine inşa ederek anlatalım.

1) DUR!

Etkili iletişim için ilk kuralımız ‘dur’ olmalıdır. Baba örneğimizden yola çıkacak olursak, baba- çocuk ilişkisinde zihin okuma olmamalıdır. Çocuk tüm ilişkileri davranışlar üzerinden anlamlandırır, ileriki yaşlarda ise babayı ve çevresini ilk dönem karşılaştığı davranışlara kıyas ederek iletişimini sağlar. Baba davranışlarında tutarlılık ve doğru anlamlandırma için çocuk ile olan iletişiminde hemen aktif hâle geçerek bir karar ve eylemde bulunmamalıdır. Durmalı ve duyduğunu, gördüğünü ve tuttuğunu doğru anlamak için bir önceki fiilinin etkisinin geçmesini beklemelidir.

Örneğin, terli terli su içmenin zararı ortadadır, ama su da faydalıdır. O hâlde kişiye zarar veren su değil terli olmasıdır. Yani su içme eylemi değil ondan önceki terleme eylemidir. Kişi terinin soğumasını beklemeli ve sonra su içmelidir. Bu şekilde ilk eylem olan terleme ile ikinci eylem olan su içmenin arası dur (bekle) ile açılmış ve hastalanmaktan kurtulunmuş olacaktır.

Durmak sadece yeni eylemi anlamak için değil eski eylemin etkisinden kurtulmak için de elzemdir. Öfkeli veya çok güzel bir haber alan kimse nasıl bir sonraki eylemine bu duygu durumunu yansıtıyorsa babaların da çocukları ile iletişim öncesi dur ve bekle ilkesine dikkat etmeleri gerekir.

2) DÜŞÜN

‘Dur’un ardından ‘düşün’memiz gerekir. Zira düşünmek, ölçmek ve tartmak için gerekli bir işlemdir. Eskilerin dediği gibi “Bin düşün bir söyle.” Çocuktan gelen eylem ve davranışa karşılık vermeden önce olası etkileri ve sonuçları düşünmek icap eder. “Bunu söylersem çocuğum nasıl etkilenir?” veya “Oraya çocuğumla gidersem faydalı olur mu?”

Babanın düşünmesi yapacağı eylemlerin sonuçlarını sorgulamasıdır. Ünlü Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin dediği gibi “Düşüncelerimizin en iyi aynası, yaşamlarımızın akışıdır.” Yani, yaşam biçimi ve iletişim kurduğumuz kişilerle olan paylaşımlarımız bizim ne kadar düşünceli ve düşüncesiz hareket ettiğimizin göstergesidir.

DÜŞÜNMEK İNSANIN EN KUTSAL EYLEMLERİNDENDİR

Düşünmek insanın en kutsal eylemidir. Düşünen bir birey henüz olay olmadan önce tedbirini almış sayılır. Long Fellow’ın dediği gibi “Bir düşünce bir ateşten daha çok ileriyi ısıtabilir.”

Düşünce sessiz bir eylemdir, baba düşüncelerini etki altında kalmadan ve faydasına inanmadığı konular üzerine yoğunlaştırmamalıdır. Düşünen baba, düşünürken değil düşündükleri ile belli olur. Baba düşüncelerini endişe ve kuruntulardan uzak tutmalı ve onların esiri olup eylemlerinden uzaklaşmamalıdır. Zira bazı düşünceler insanın esiri olurken bazılarının da insan esiri olur.

3) DUYGU KONTROLÜ

6D formülümüzün üçüncü adımı ‘duygu kontrolü’dür. Duygular insanda düşünceden sonra gelir fakat düşünme işini önemsemeyen kişilerde duygu ilk sırayı alır. Duygu kontrolünün olmaması yağmurun afete ve sele dönüşmesine benzer. Kontrolsüz duygular sahibine de muhatabına da hesap edilemeyen zararlara sebep olurlar. Ataların dediği gibi “keskin sirke küpüne zarar.” Duygu kontrolünde baba önce duygularını tanıyacak, yoğunluklarının farkında olacak ve en önemlisi hangi sıklıkla yaşadığını tespit edecektir.

Duygularını tanıması babaya yakın duyguları birleştirmeyi ve abartılı duygular yerine daha kabul edilebilir duyguları yaşamında kullanmasını sağlar. Komik bir olayla karşılaştığında aşırı gülerek tepki vermek karşıdakinin mahcup olmasına sebep olacakken daha hafif gülme olan tebessümle karşılık verme muhatabı da tebessüm ettirecek ve olası bir kırgınlığa sebebiyet vermeyecektir.

DÜŞÜNCE DUYGUDAN ÖNCE OLUŞUR

Baba duygularının düşüncelerinin önüne geçmesine müsaade etmemelidir. Son yıllarda yapılan psikolojik duygu testlerinde duyguların değil düşüncelerin önce oluştuğu tespit edilmiştir. Örneğin yanınızdakinin aniden size bir iğne batırmasına verdiğiniz tepki ile bir doktorun iğne vurmasına verdiğiniz tepki aynı değildir. İlkinde düşünme fırsatı olmadığı için duygu kontrolü yapılamamışken ikincisinde ilaç düşüncesi duygunun önüne geçmiş ve duygu kontrol altına alınmıştır.

4) DAVRANIŞ

Duygu kontrolü sağlandıktan sonra etkili iletişim adına ‘davranış’ önemlidir. Davranışlarda en tehlikeli durum “taşı gediğine koymak”tır. Düşünme ve duygu kontrolü olmadan refleks eseri olarak ortaya çıkan bu tür davranışlar her zaman faydalı netice vermez, bazen kapatılamayacak yaraların açılmasına dahi sebep olur.

“ÖZGÜRLÜK SORUMLULUK İÇERİR”

Davranışların toplumsal norm ve ahlaki değerlere uymasının yanı sıra yasa ve kanunlara da uyma zorunluluğu vardır. Özgürlük davranışlarınızı sınırsız kılmaz, aksine sınırları belirler ve sizi uygar insan yapar. Başıbozuk olmak ile özgür olmak arasındaki temel fark; özgürlük sahibine ve muhatabına karşı sorumluluk içerirken, başıbozukluk sorumsuzluk ve dirayetsizlik demektir.

5) DEĞERLENDİRME

Beşinci D harfi ile başlayan kelimemiz ‘değerlendirme’dir. İletişimde karşı tarafa gönderilen davranış, geri bildirim ile size muhatabınızın cevabı olarak dönecektir. Değerlendirme davranışınız geri bildirimini hesaplayarak yeni davranış ve tutumlarınızı belirlemenizi sağlayacaktır. Küfür edenin hayır duası beklemesi en cahil insanı dahi güldürür. Değerlendirme yarını öngörmeyi içerir, uyandığımızda nasıl bir toplumun içinde olacağımızı uykuya yatmadan önce öngörmeliyiz. Aksi takdirde her gün yeni ve bilmediğimiz bir dünya ile savaşmak zorunda kalırız.

6) DENGE

Son olarak etkili iletişim kurmak için ‘denge’li olmak elzemdir. Tüm duygu durum ve davranışlar denge ile kıymet kazanır. Dengeli ve ölçülü olan insan yapıp etmelerinden devamlı iyi ve güzel kazanımlar elde eder. Baba çocuk ilişkisinin sağlıklı olması ilişkideki ölçüye bağlıdır. Kızma, sevme, iltifat etme veya tenkit etme dengeli ve ölçülü olduğu sürece çocukta yapıcı bir karşılık bulacaktır. Eskilerin dediği gibi “Çok söz arsız eder.”

İletişim ve ileti aktarımı sosyalleşme becerisinin başında gelir. İyi iletişim, etkili iletişim için kapı açar, etkili iletişim de ikna ve uyum için uygun ortamın oluşmasını sağlar. İnsanoğlunun tüm eksiğine ve acizliğine rağmen doğru ve güzel iş yapma gayreti yüksek medeniyetler kurmasını sağlamıştır.