Önemli Olan İyi İnsan Kalabilmek

@Shutterstock
İyi insan olmanın temelinde anlayış, hoşgörü ve sevgi vardır. Kendimizi ve çevremizi iyileştirmek, toplumda olumlu bir etki bırakmak aynı zamanda iç huzurumuzun da anahtarıdır.
- HAYAT
- 12 Nisan 2025
Hülya Akbul-Çakır
İyi insan olmak, hemen herkesin hayat yolculuğu için bir hedef gibi sunulur. Hatta çoğu zaman toplumsal olarak bizim rolümüz, sosyal sorumluluklarımız ya da normlar gereği belirli bir “iyi insan” kavramına uymamız beklenir. Ancak asıl mesele iyi insan olmak değildir, iyi insan olarak kalabilmektir! İyi insan kalabilmek bir süreçtir, uzun vadeli bir hedeftir ve bu hedefe ulaşmak için sürekli çaba gerekir. İnsan hayatındaki değişimler, kişisel sınavlar, zorluklar, çevresel faktörler ve toplumdaki hızla değişen değerler, insanın iyiliğini sorgulamasına, zaman zaman da yitirmesine yol açabilir. Ancak temel mesele, bir insanın sadece iyi olmakla yetinmeyip, bu iyiliği kalıcı bir hâle getirmesi ve bu yolculukta kendine ve varoluşuna sadık kalmasıdır.
“İyi Olmak Bir Eylem Hâlidir”
İyi olmak bir eylem hâlidir! İyi olmak, sadece kimseye zarar vermemek, ya da toplumsal kurallara uymak değildir, olmamalıdır da. İyi olmak, vicdanın rehberliğinde, empatiyle hareket etmek, her şartta dürüst olmak, başkalarının haklarına saygı göstermek ve toplumda barış ve huzuru sağlamak için çalışmak olmalıdır. İyi bir insan, iyilik yaptığı her davranışında sadece kendisini değil, çevresindeki insanları ve toplumu da göz önünde bulundurur. İyilik, bir kişinin toplumda olumlu bir etki oluşturmasının yanı sıra, bu etkiyi sürdürebilmesidir de.
Toplum, İnsan İle Şekillenir
Yunus Emre’nin, “Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?” dizeleriyle, dünyadaki her şeyin geçici olduğunu anlatmaya çalıştığı gibi, iyilik de geçici olabilir. Bazen insan hayatında yaşanan zorluklar, başkalarının kötü davranışları ya da oluşturduğu acımasızlıklar, insanı içsel olarak zorlar ve kötüleşmesine neden olabilir. Toplum, kişiyle birlikte şekillenir ve bu şekillenme bazen iyi insan kalabilmeyi zorlaştıran bir faktöre dönüşebilir. Birey, iyi kalmak için çok çaba sarf etse de zaman zaman toplumun “karanlık tarafı” ona baskı yapar, çünkü dünyada iyilik çoğu zaman çıkarlarla, menfaatlerle, bencillikle ve çatışmalarla karşı karşıya kalır.
Görünmez Bir Sınır Oluşturmak
Bununla birlikte, iyi insan kalmak için de birey, kendisini başkalarının isteklerinden koruyabilecek bir psikolojik sınır oluşturmak zorundadır. Erich Fromm’un belirttiği gibi, bir insanın başkasını sevmesi için önce kendisini sevmesi ve değer vermesi gerekir. Yani, içsel iyiliğini korumak için önce kişinin kendine saygı göstermesi ve vicdanına göre hareket etmesi önemlidir.
Aslında iyi insan kalabilmek, kişinin kendi sınırlarını bilmesi ile ilgilidir. İnsanlar, bazen başkalarının taleplerini karşılamak, onları mutlu etmek adına sınırlarını aşar. Bu sınırları aşmak, kişinin içsel iyiliğini, ruh sağlığını tehdit eder. Bazen, iyilik yapmak adına sürekli başkalarına yardımcı olma çabası insanı tükenmişlik hissine sürükler. Oysa insan önce kendini bilmelidir. Kişinin kendi değerleri, ilkeleri ve sınırları ne kadar net olursa, iyiliğini de o kadar kolay koruyabilir.
Gerektiğinde Hayır Diyebilmek
Günümüzde, insanlara kendini sürekli başkalarına adaması öğretilir. Bu da kişinin öz değerinden, öz saygısından uzaklaşmasına neden olabilir. Bu şekilde ise kişi, başkalarına karşı duyduğu sorumluluğu yerine getirmek adına, kendi duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını göz ardı eder. Oysa, sınır koymayı bilmek ve gerektiğinde “hayır” diyebilmek, iyiliğin devamlılığı için önemli ve hayati bir adımdır.
Bununla birlikte, kişilerin kendilerine saygı duyması, başkalarına da aynı şekilde saygı göstermelerine yardımcı olur. Çünkü kişi başkalarına da ancak kendisiyle barış içinde olduğu zaman gerçek anlamda iyi olabilir. Kendisini seven bir insan, başkalarına da sevgisini, saygısını ve anlayışını sunar. Bu da toplumda olumlu bir değişime sebep olur.
Nitekim iyi insan kalabilmek, psikolojik dayanıklılık gerektirir. İnsan hayatı, zorluklarla ve karanlık yanlarıyla karşılaşan bir yolculuktur. Bu zorluklar, insanı zorlayabilir, karamsar yapabilir, hatta duygusal olarak tükenmesine bile yol açabilir. Ancak bu süreçlerde, bir insanın psikolojik dayanıklılığı, iyi kalabilmesi için oldukça önemlidir. Kişi, dış dünyadan gelen zorluklar karşısında içsel gücünü kaybetmemelidir.
Psikolojik dayanıklılık, kişinin stresle başa çıkabilme yeteneği, olumsuz duyguları yönetebilme becerisi ve yaşamda karşılaştığı zorluklara karşı direnç göstermesi ile ilgilidir. İyi insan kalabilmek, kişinin bu içsel gücü bulabilmesi ile mümkündür. Sadece dış dünyadan gelen baskılarla değil, içsel çatışmalarla da mücadele edebilmeyi gerektirir.
İyi olmak, bir başlangıç olabilir, ancak iyi kalabilmek bir yolculuktur. Bu yolculukta birey, kendi iyiliğini sürdürebilmek adına kendisine karşı sorumlu olmalıdır. İnsan, çevresindeki zorluklar karşısında iyi kalmak için öz değerine sahip çıkmalı, sınırlarını net bir şekilde belirlemeli ve başkalarına karşı da aynı saygıyı göstermelidir.
İyi insan olmak, evet önemlidir, ancak iyi insan kalabilmek, insanlık adına en değerli sorumluluktur.