Taklit Değil Örnek Edinme

Taklit Değil Örnek Edinme

İlahî mesajın günlük hayata somut kalıplar halinde nasıl yansıtılacağı konusunda rehberlik eden Hz. Peygamber (s.a.v.) Kur’an’da somut bir örnek olarak insanlara takdim edilir: “Alllah’ı ahiret gününü arzulayanlar ve Allah’ı çok ananlar için, sizin için Allah Resulü’nde gerçekten pek güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb suresi, 33:21)

Müslümana düşen, dindarlık anlayış ve uygulamalarında Hz. Peygamber’i taklit etmek değil, örnek edinmektir. Örnek almak, ancak onu anlamakla mümkündür.

Taklit, başkalarının davranışını aşağı yukarı aynen tekrarlamaktır. Çocuk beğendiği, kişiyi kendisi için model olarak seçer ve onu taklit eder; sosyalleşmesinin büyük bir kısmını, ilk etapta taklit ederek öğrenir. Gelişim düzeyi düşük kimi büyükler de, taklit ederler. Taklidin temelinde, anlamlı bilgi, diri bir bilinç, derin bir tefekkür gibi soylu insanî emek yoktur. Onun için taklit, insanın gelişme sürecinde geçici bir basamak olarak görülür; ama gelişim süreci ilerledikçe azalmalıdır. Aklı kullanmayı ihmal ederek körü körüne taklitle yetinmek, insanın olgunlaşmasını, değerlerini kazanarak kişiliğini bulmasını önler; dolayısıyla böyle birisinin ahlaken hürleşmesi engellenir. Bu yüzden, düşünüp taşınmadan taklit etmeyi Kur’ân, açık seçik biçimde eleştirmektedir: “Onlar bir ahlaksızlık yaptıkları zaman, “Babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti” derler.”(A’raf suresi,7:28.)

Peygamber Efendimiz’i taklit etmek, onun zaman ve mekanla kayıtlı olan davranış kalıplarını aynen bugüne taşımaya çalışmak anlamına gelir ki, namaz gibi özel ibadetler dışında bu mümkün değildir. Sözgelimi, Hz. Peygamber’in misafirperverliğini taklit etmeğe kalkışırsak, ne ikram ettiğini, nasıl ve ne biçimde ikramını gerçekleştirdiğini ve benzeri ayrıntıları gözetmeye mecbur olur; onun misafirperverliğini, tezahür biçimleriyle aynen günümüze taşımaya çalışırız. Bu ise pratikte mümkün değildir. Toplumsal şartların tamamen başkalaştığı günümüz insanından böyle bir taklidin istenmesi, onu cendereye sokmak olacak, fayda yerine zarara, sıkıntıya neden olacaktır. Bu ise, ilahî mesajın evrensel olmayıp zaman aşımına uğradığı ve dolayısıyla Hz. Peygamber’in hayatının sürdürülemeyeceği ileri sürülerek onun rehberliğine ihtiyaç olmadığı kanaatine yol açacaktır.

Aynı konuda örnek edinmek ise, Hz. Peygamber’in misafirperverliğini yansıtan tutum ve davranışlarını, onları oluşturan anlamı doğru anlamak, onların arkasındaki özün, misafirperverlik anlayışının bugün günlük hayatımızda nasıl somutlaşacağını; yani “Hz. Peygamber bugün olsaydı, neleri nasıl yapacağını belirleyip uygulamaya yansıtmaktır.