Allah’ın Mü’mine Sevgisinin Göstergesi: Meleklerin Mü’mine İstiğfarı

Allah’ın Mü’mine Sevgisinin Göstergesi: Meleklerin Mü’mine İstiğfarı

“Melekler de rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekilerin bağışlanmasını diliyorlar. İyi biliniz ki bağışlama ve merhameti sınırsız olan ancak Allah’tır.” (Şûrâ, 42/5).

İnsan kötülük ve iyilik işleyebilecek özellikte yaratılmış bir varlıktır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de: “Nefse (insan) ve onu şekillendirip düzenleyene, ona kötü ve iyi olma kabiliyetlerini verene yemin olsun. Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiş, onu arzularıyla başbaşa bırakan da ziyan etmiştir.” (Şems, 91/7-10) ayetinde bu gerçeklik anlatılır. Melekler iyiliği, şeytan da kötülüğü temsil ederler. İnsan, ayette işaret edildiği üzere iyilik merkezli bir hayatı esas alırsa meleklere, kötülüğü esas alırsa şeytana yaklaşır. Ancak şeytanın insanı saptırmak üzere sürekli gayret içinde olması iyiliği de merkeze alsa insanı kötülük yapmaya sevk edebilir, günaha düşürebilir. Günahlar ise ancak Allah hakkı ile ilgili ise tövbe ile kul hakkı ile ilgili ise helallik almak suretiyle silinebilir. Ama insan bazen çeşitli sebeplere bağlı olarak günahlarına tövbe etmeyi de ihmal edebilmektedir. İşte bunun için Allah’ın görevlendirdiği melekler mü’minler için tövbe-istiğfarda bulunmaktadırlar. Yukarıda verilen ayeti daha da açıklayıcı mahiyette olan şu ayet bu gerçekliği anlatır:

“Arşı taşıyanlar ile onun çevresinde bulunan diğer büyük melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na inanırlar ve yeryüzndeki müminlerin bağışlanmasını dileyerek şöyle derler: ‘Ey Rabbimiz! Senin sonsuz rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır, günahlarına tövbe edenleri ve Senin yolundan gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru!” (Mü’min, 40/7).

Tefsirlerde anlatıldığına göre arşı taşıyan ve arşın etrafında bulunanlar meleklerin büyükleridir. Onların Allah’a hamd ve tesbih etmeleri ve duaya “Ey Rabbimiz!” diye başlamaları mü’minlere duaya nasıl başlanacağını da öğretmektedir.

Melekler mü’minler için: “Rabbimiz! Rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. Tövbe edip senin yoluna uyanları affet, onları cehennem ateşinden koru.” şeklinde hem onların cennete sokulmasını hem de kendilerinden azabın kaldırılmasını istemektedirler.

Alimlerden birisi bu ayet söz konusu edildiğinde öğrencisine şunu söyler: “Mümin Allah için ne kadar değerlidir! Kendisi yatağında uyurken melekler onun için af ve mağfiret diliyorlar!”

Meleklerin iman ettiğine dair ayetteki vurgu da imanın şerefine işaret içindir. Dolayısıyla “iman” bu dünyadaki en değerli sermayedir. İman yoksa elde edilen dünyalıkların hiçbir anlamı yoktur, hepsi geçicidir. Dolayısıyla “O’nun bulan neyi kaybetmiştir, O’nu kaybeden neyi bulmuştur” sözü de göstermektedir ki mü’minler imanlarının kıymetini bilmeli ve onu korumaya özen göstermelidirler. Bunun yolu da amel-i salihtir. Bazı alimler imanı mum ışığına benzetirler. Şayet iman, amel-i salih ile fanus içine alınmaz ise en hafif esen yelde bile sönebilir.

Bütün bunlardan anlaşılan şey şudur: Allah’ın mü’min kullarını çok sevdiğinin işareti meleklerinin onlar adına kendisine yakarışta bulunmasıdır. O sebeple mü’min bunun farkında olarak Rabbini, peygamberlerini, meleklerini sevmelidir. Kendisi de kendisine ve diğer mü’minlere dua etmelidir ki duasının kabulünde güçlü bir zemin oluşsun.

En doğrusunu Allah bilir.