Hepimiz büyüdüğümüz evlerin ürünüyüz. İçinde yaşadığımız evin ahlakıyla ahlaklanıyor, bu ahlakla sokaklara, okullara, işyerlerine ve camilere dağılıyoruz. “Evin de ahlakı mı olur?” demeyin. Olur tabi. Bir evin içinde en fazla hangi değer, kural, kaide, norm vs. yaşatılıyorsa o evin ahlakı da odur. Güzel ahlakın yaşandığı evlerde yetişen insan mutludur. Böyle evlerde yaşamak her insanın arzuladığı bir şeydir. Çünkü burada huzur, güven ve şefkat duygusu hâkimdir. Bu tür değerlerle donatılan evler insanı ruhen besler.
EVİ YUVAYA DÖNÜŞTÜRMEK
Marifet, içinde yaşadığımız evi yuvaya dönüştürebilmektir. Bir evi yuva yapan ise içindekilerin birbirleriyle olan ilişkileri ve birbirlerine duyduğu sevgi ve muhabbettir. Böyle güzel duyguların yoğun yaşandığı evler aynı zamanda insanın manevi istasyonudur. Günlük hayatın koşuşturmasından önce ve sonra sığındığımız, dinlendiğimiz güvenli alanımızdır. Çok kıymetli ve özeldir.
Aile İyi Bir Çocuk Eğitimi Şefkate Dayalı Olmalıdır
AİLE BİREYLERİNİN BİRLİKTE EĞLENDİĞİ ZAMAN ARTIRILMALI
Çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için evi yuva olarak benimsemeleri, buraya severek gelmeleri önemlidir. Bunun için mümkün olduğunca sıcak ve samimi ortamlar oluşturulmalı, herkesin kendisini olduğu gibi rahat hissetmesi sağlanmalıdır. Aile bireylerinin birlikte eğlendikleri zamanlar artırılmalı; empati, anlayış ve yapıcı çözümlerin sunulduğu tutumlar sergilenmelidir. Anne babaların bu konuda çok hassas ve bilinçli davranması, bunun için yoğun çaba sarf etmesi gereklidir.
HATALARI ARŞİVLEMEMEK
Evlerimizde olumsuz duygu ve davranışların yaşandığı anların da olabileceğini kabul etmek lazım. Hayatı olumsuz duygu ve davranışlardan arındırmak mümkün değil, ancak bu tür durumlarda olayları tatlıya bağlamak, durumu izah etmek ve gerekirse özür dilemek sıkıntıları giderebilir. Sorunları çözüm odaklı düşünerek gidermeye çalışmak, yapılan hatalardan dolayı ümitsizlik ve yetersizlik duygusuna yenik düşmemek, hataları arşivlememek akıllıca bir tutum olacaktır. Hayatta birçok şeyin telafisi vardır. Yeter ki bu yönde bir gayretin içerisinde olalım. Yaşadığımız yerlerde güzel işleri, doğru davranışları çoğaltarak olumsuz duygu ve davranışların evimizin ahlakı hâline gelmesine mâni olabiliriz.
Unutmayalım ki; yaşadığımız evleri bizler hür irademizle şekillendiriyoruz. Sokaklara şehirlere hâkim olamasak da evlerimizi nasıl inşa edeceğimiz konusunda hep özgür olduk. Mobilyasından halısına, perdesinden beyaz eşyasında kadar her şeyi özenle seçerken o eve değer katan şeylerin aslında bunlar olmadığını unuttuk.
Aile Anne Babanın Çocuğuna Vereceği En Güzel Hediye: Güzel Ahlak
MANEVİYATI AZ OLAN EVLERİN ENERJİSİ DÜŞÜKTÜR
İçinde bolca sorunların yaşandığı, haramların rahatça girip çıktığı gösterişli evlerin sayısı arttı. Gerçek şu ki; manevi değerlerle süslenmemiş evlerin cazibesi düşüktür. Olumsuz duyguların hâkim olduğu yerleri altınla döşeseniz oraya insan çekemezsiniz, böyle yerlerde mutlu insan da yetiştiremezsiniz. Çünkü kişi kendini iyi hissettiği, kabul gördüğü, onaylandığı ve manen beslendiği yerlere rağbet eder, buralarda huzur bulur. Herkesin birbirine merhamet ve hoşgörü nazarıyla baktığı evlerde sorunlar daha kolay hallolur. Böyle yerlerde geçirilen her an çok kıymetli ve lezzetlidir. Hataların yaşandığı ama abartılmadığı, olumsuzlukların hızlıca telafi edildiği ve her bir aile üyesinin bu konuda sorumluluk aldığı evler aranan, özlenen evlerdir. Böyle yerlere duyulan aidiyet duygusu hâliyle daha fazladır. Hayatımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz ve içinde nesil yetiştirdiğimiz evlerimizi inşa ederken bu hakikatleri yeniden hatırlamak ve harekete geçmek en doğrusudur.
