Çocuk Gelişiminde Babanın Rolü

Çocuk Gelişiminde Babanın Rolü

Çocuğun hayatında ilk örnek aldığı kişilerden biri babasıdır. Baba ile kurulan sağlıklı ilişki ile sağlıklı bir ruh hâli meydana gelir ve çocuğun geleceği sağlam bir şekilde tasarlanır. Bu noktada babalara büyük görevler düşmektedir.

Muzaffer İnanç

Günümüzde ailelerin hızla parçalandığını ve geride mağdur olarak çocukların kaldığını maalesef sık sık görmekteyiz. Ailenin temel taşları olan anne ve babanın çocukları için ne denli önemli olduklarının farkına varmaları açısından bu ilişkiden kısaca bahsetmek yerinde olacaktır. Zira anne-çocuk ilişkisi birçok makaleye konu olurken, çocuk gelişiminde babanın rolü sıkça gözardı ediliyor.

ÇOCUĞUN BİLİŞSEL GELİŞİMİNDE BABANIN ROLÜ

Yapılan araştırmalar, babasıyla yakın ve kaliteli ilişki içinde olan çocukların zihinsel gelişimlerinin ve akademik başarılarının olumlu yönde etkilendiğini göstermektedir. İnsanı insan yapan özelliklerin başında bilişsel güç gelir ve bu güç sayesinde insan diğer canlıların yapamadığını yapar, kültürel değerler üretir. Doğayı kendi menfaati için dönüştürür, uygun teknolojileri geliştirir ve yaşamı kendine göre yeniden kurar.

Baba, çocuğun bilişsel süreçlerini (dikkat, algı, bellek, dil gelişimi, okuma ve yazma, problem çözme, anımsama, düşünme, akıl, yaratıcılık vb.) daha aktif kullanmasını sağlar. Bilişsel gelişimde çocukların kendi bilgilerini incelemeleri, denemeleri ve uygulamaya dönüştürmeleri önemlidir. Burada babanın rolü de çok önemlidir.

ÇOCUK BABAYI TAKLİT EDER

Babayı taklit etmekle başlayan denemeler ileriki safhada babaya yardım, sonrasında katkı ve yenilik olarak gelişecektir. Bunlar alışveriş, araba yıkama, tahtaya çivi çakma, bahçeyi belleme, kitap okuma, lego ve puzzle yapma, resim ve yazı çalışmaları yapma, top oynama, akrobatik hareketler gibi taklit ve deneyimle yapılacak bazı etkinliklerdir.

[post-refarans id=”29038″ taraf=”sol”]

BABANIN GÖREVLERİ

Babanın çocuğunun gelişimindeki görevleri şunlardır; benlik algısının oluşmasındaki katkısı, kişiliğinin görünür olması ve ahlaki değerlerin kavranmasındaki katkısı ve cinsiyet rollerinin öğrenilmesindeki yardımlarıdır. Bu hususlara etraflıca değinmek istiyorum:

1-Baba, çocuğun benlik algısının gelişmesini sağlar.

Bireyin kendisini algılama ve tanımlama biçimine benlik denir. Güçlüyüm, akıllıyım, değerliyim, önemliyim vb… Baba, çocuğun kendine güven duygusunun gelişmesinde büyük bir öneme sahiptir. Güven ve sevgi dolu bir baba-çocuk ilişkisi çocuğun girişimci, atılgan ve sosyal bir birey olmasına katkıda bulunur. Babanın çocuğa görev ve sorumluluk yüklemesi çocuktaki benlik duygusunun gelişimine pozitif etki eder.

Dâvûd (a.s.), oğlu Süleyman (a.s.)’a bir mahkeme başkanlığı görevini verir ve bu görev ile onu hem sınamış hem de kendine olan güven duygusunu perçinlemiş olur. Baba Dâvûd (a.s.), oğlu Süleyman (a.s.)’a sadece bir mahkeme başkanlığı değil, aynı zamanda bir makam ve bu makamın sorumluluklarını da vermiştir.

BABANIN ÇOCUĞA OLUMSUZ ETKİSİ

Johnson ve Szurek, suça yönelen gençlerin üst benliklerinin kusurlu geliştiğini vurgulamışlardır. Üst benlikleri kimi alanlarda iyi gelişmiş, hatta katı olduğu hâlde kimi alanlarda zayıf ve yetersiz kalmıştır. Bu gençlerin üst benliklerinde boşluklar (superego lacunae) vardır. Genelde uyumlu görünen genç, suçluluk duygusu çekmeden anti-sosyal (toplumsal onayın olmadığı eylem ve davranışlar) eylemlerde bulunabilir.

Burada babanın bilinçdışı bir eğiliminin gencin davranışına yansıması söz konusudur. Baba yanlış davranışı açıktan kınamakta, öğüt vermekte ama kendi tutumlarıyla alttan alta çocuklarını kışkırtmaktadır. Örneğin bir babanın çocuklarına kahramanlık diye hırsızlığı anlatması, “Çal ama yakalanma, döv ama dövülme” mesajı vermesi ya da “Gençliğimde ne serserilikler ne haylazlıklar yapmıştım. Neydi o günler? Az daha yakayı ele veriyorduk.” gibi öyküleri övünerek bir macera edasıyla anlatıp devamlı çocuklarının zihinlerinde bu olumsuz örnekleri taze tutması alttan alta çocuğa olumsuz bir mesaj vermektedir.

UYARILARDA VE TEPKİLERDE İTİDALLİ OLMAK

Unutulmaması gereken bir nokta da şudur: Çok sık yapılan uyarılar ve gösterilen tepkiler çocuk benliğini zayıflatmaktadır. Bu konuda itidalli davranılmalıdır. Babanın en çok dikkat ettiği konulardan biri de kendi gençliğinde işlediği bir suçun ya da pişmanlık duyduğu bir eylemin evladı tarafından tekrarlanmamasıdır. Baba eve geç gelen oğlunun bir haylazlık yaptığını sanır ve hemen ondan hesap sorar: “Yine ne haltlar karıştırıyordun? Böyle suçlamalarla sık sık karşılaşan gençlerde şu kanı yerleşir: “Yapsam da yapmasam da nasıl olsa yapmış gibi suçlanıyorum! Öyleyse yapayım da görsünler!” diyerek, kızgın ve bunalmış bir anında babanın beklentisini gerçekleştirebilir.

2- Çocuğun kişilik ve ahlaki gelişimine babanın etkisi.

Babanın çocuğa model olması, çocuğun toplumsal ve kişilik değerlerinin (dürüst olma, yalan söylememe, başkalarının hakkına saygılı olma, iletişim kurma, kurallara uyma vb.) gelişimini etkilemektedir. Babanın tavır ve davranışları çocuğun sınırlarının nerede başlayacağını ve nerede biteceğini belirler. Babanın öne çıkma sebebi, aslında dışa dönük ve anneye oranla toplumla daha iç içe oluşundan kaynaklanmaktadır. Çocuğun dışarı ile her ilişkisi aynı zamanda babanın da basit bir taklidi niteliğindedir. Zira çocuk dış dünyayı babanın gözü ile tecrübe eder. Eve gelip kendisini soran birisi için, “Evde yok.” veya telefonda sorana‚ “Bakamaz, meşgul, o sizi sonra arayacakmış.” dedirten veya evde olduğu hâlde telefondaki arkadaşına, “Yoldayım, geliyorum.” gibi yalanlar söyleyen, uzaktan gördüğü bir tanıdığını görmezden gelen bir baba, çocuğun da bunları normalleştirmesine sebep olur.

Hürmetkâr, tebessüm eden, yardımsever ve doğru sözlü bir baba elbette çocuğunun kişilik ve ahlakını olumlu etkiler. Unutmamak gerekir ki “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”[1]

CİNSİYET ROLLERİNİN BENİMSENMESİNDE BABANIN ROLÜ

3-Cinsiyet rollerinin benimsenmesinde baba önemli bir rol oynar!

Yapılan araştırmalar, babanın anneden farklı olarak çocuğun cinsiyetine göre davranmaya daha müsait olduğunu göstermektedir. Şunu da unutmamak gerekir ki, baba aileye, kültür tarafından belirlenmiş erkeklik ve kadınlık kavramlarını aktaran birinci kişidir. Erkek çocuğun özdeşim modeli olarak babayı seçmesi için babanın oğluyla sağlıklı bir iletişim, uyumlu ve doyumlu bir ilişki içinde olması, sağlıklı bir model olması gerekir. Kız çocuğunun cinsiyetini benimsemesi için babanın kızının feminen davranışlarını onaylaması, düzeltmesi veya alternatif davranış tekliflerinde bulunması çok önemlidir.

İDEAL BABA NASIL OLMALI?

Babanın en temel özelliği olaylara ve kişilere karşı toleranslı davranabilmesidir. Tolerans kabiliyeti aile içi ilişkilerde önemli bir yer tutmaktadır. Tolere edebilmek, hataları ve noksanlıkları gidermenin ve ailenin yara almadan yoluna devam etmesinin en önemli gereklerinden biridir. Babanın tahammül gücünün artması, çocuğu ile ilişkisine artı değer katar. İlerleyen yaş babanın tecrübesini artırırken, tahammül gücünü de çoğu zaman azaltmaktadır.

Baba artan tecrübesi ile azalan tahammül gücünü dengelemeli ve çocuğu ile arasındaki ilişkide kopukluklar yaşanmasına müsaade etmemelidir. Bu kopukluğa neden olan unsurlardan biri de yaş farkının çok olmasıdır. Baba, yaş farkının çok olmasını dert etmemelidir. Yaş farkına odaklanmak ve bunu bir sorun olarak görmek, çocukla geçirilen kaliteli zamanı azaltır ve baba kendisini birtakım aktiviteler için yaşlı görüp geri çekilir. Bu ise çocuğun gözünde sizin yetkinliğinizin sorgulanmasına sebep olur. Çocuğunuz sizi dedesi gibi görmemeli ve sizinle geçirdiği zamanlardan zevk almalıdır.

Müsamahanın babadaki karşılığı affetme, görmezden gelme, yeni bir şans verme şeklindedir. Çocuk hata ve yanlışı kasıtlı bir davranış neticesinde değil, doğru olduğuna kanaat getirdiği için yapar. Zira çocuk nasihat ile değil, tecrübe ile öğrenmeye elverişlidir. Bu sebeple yetişkinlere oranla çok daha fazla yanlış yapar.

Ceza sistemi ile baba-oğul ilişkisi bütünlük arz etmez. Bugün ceza alan bir çocuk, ileride ceza verecek bir yetişkine dönecektir; bundan kimsenin şüphesi olmasın! Baba olan gençler kendi babalarında sevmedikleri huy ve davranışların kendilerinde oluşmaya başladığını hayretle görmektedirler. Peyami Safa’nın dediği gibi, “Hiç şüphe yok ki ideal terbiye, çocuğu kabahatlerinden dolayı cezalandırmak değil, onu kabahat yapmaktan alıkoyacak bir seviyeye çıkarmaktır.”

Sürekli olarak emirler yağdıran ve devamlı bir üst perdeden konuşmayı alışkanlık hâline getiren, hatta bunu meziyet olarak gören, tehdit eden bir baba, çocuk ile iyi iletişim kuramaz. Anlamak, dinlemek ve düşünceleri paylaşmak gerekir.

[1] Tirmizî, Birr, 33.