Hz. İbrâhim Ve Kurban İmtihanı

Hz. İbrâhim Ve Kurban İmtihanı

Allah Teâlâya yaklaşmak anlamına gelen “Kurban“ ibadeti her bir akıl baliğ olan ve maddi imkânı elveren Müslüman üzerine bir vecibedir. Bir Kurban Bayramı’na daha yaklaşırken bu konuyu bir defa daha hatırlamakta fayda var.

Dr. Hakan Aydın

Hac suresi 37. ayette şöyle buyrulur: “Kestiğiniz kurbanların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır.” Kurban vecibesi, İbrâhim (a.s.)’ın sonraki ümmetlere bıraktığı en önemli ibadetler arasında yerini almıştır. Kurban ibadetinin aslı Hz. İsmail’in kurban edilmeye çalışılması veya sonrasında bahşedilen koçun kurban edilmesi değildir.

Asıl kurban: En sevdiğinden vaz geçebilmektir.

Asıl kurban: Gerçek manada Allah’a teslim olabilmektir.

Asıl kurban: Allah’ın dostu olabilmektir.

Asıl kurban: En zor zamanda bile Allah’a güvenmeyi terk etmemektir.

Asıl kurban: Akan kan ile beraber, kişinin kendi içerisindeki bütün kötü duyguları akıtabilmesidir.

Asıl kurban: Bir canın son bulmasının, canı veren ve alanın Allah Teâlâ olduğu bilinciyle kurbanı kesebilmektir.

Asıl kurban: Nefis ve şeytanın hile ve desiselerine aldanmamaktır

Kur’an’da duaları en çok nakledilen ve “ulü’l-azm” peygamberler arasında yer alan İbrâhim (a.s.) Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam tarafından en büyük ata ve temel referans noktası kabul edilmiştir ve literatürlerde diğer birçok peygambere nispetle hakkında daha geniş bilgi bulunmaktadır. İbrâhim (a.s.) Allah’ın dostu “Halîlullah” olarak anılır.

TESLİMİYET VE ALLAH’A GÜVENMEK

Rivayetlere göre İsmâil (a.s.) yedi yaşlarına bastığı sıralarda, İbrâhim (a.s.) onu kurban ettiğini rüyasında gördü. Bunun üzerine Mekke’ye gelip oğluna “Oğulcuğum! Bir ip ve bıçak al, sonra şu vadiye gidelim de ev halkına odun toplayalım.” dedi. Rabbinin kendisine emrettiği şeyden hiç bahsetmedi. Durumu bilen şeytan öncelikle İbrâhim (a.s.)’ı kandırmaya ve kurban konusundan vazgeçirmeye çalıştı. Başarılı olmayınca İsmâil (a.s.)’a gelip, babasının kendisini kurban edeceğini haber verdi. İsmâil (a.s.) ise ona “Allah’ın emrini dinler ve ona boyun eğerim.” şeklinde karşılık verdi. Şeytanın defalarca yanıltma denemelerine aldırış etmeyen İsmâil (a.s.) tam bir teslimiyet gösterdi. İsmâil (a.s.)’a kendisini dinletemeyen şeytan sonrasında annesi Hz. Hâcer’e gitti. Hz. Hâcer de eğer Rabbi bunu emrettiyse, onun emrine boyun eğmek gerekeceği şeklinde karşılık verdi. Şeytan görevini başaramamış ve sinirle onlardan uzaklaşmıştı.

İNSAN’IN KURBAN EDİLMESİNİ KALDIRAN AĞIR İMTİHAN!

Sebir vadisine ulaştıkları zaman, İbrâhim (a.s.) oğluna, “Oğulcuğum! Ben seni rüyamda boğazladığımı gördüm.” dedi. Baba ve oğul tam bir teslimiyet içerisinde kendilerine emrolunanı yapmak üzere, birisi bağrına taş basarak kendisine emrolunan kurban fiilini gerçekleştirme kararlılığında, diğeri de kendisi için emrolunmuş olan kurban olma teslimiyetiyle kendisini Rahmân’a bırakarak, yapılması gerekeni yaptılar. Fakat olmadı. Bıçak İsmâil (a.s.)’ı kesmedi. Bir daha denediler yine olmadı. Tekrar denediklerinde bıçak yine kesmedi. Rahmân tarafından kendileri için yazılmış olan bu imtihanı tam bir teslimiyet içerisinde kazanan İbrâhim (a.s.) ve İsmâil (a.s.) için fidye olmak üzere Allah Teâlâ bir koç gönderdi ve İsmâil (a.s.)’ın kesilmesine müsaade etmedi.

Buradan çıkarılması gerekli en önemli mesaj; insanoğlu Rahmân için en sevdiği şeyleri kurban etmeye tam bir rıza ve teslimiyet gösterdiği takdirde hiçbir zaman yaratılmışların insafına kalmayacak, Rahmân’ın güvencesi altında olacaktır. Eğer kişinin dünyalık olanlara karşı sevgisi Allah sevgisinin üzerinde olacak olursa, bu takdirde de kişi artık Rahmân’ın güvencesinden çıkmış, yaratılmışların insafıyla baş başa kalmış olacaktır.

KUR’AN’DA HZ. İBRÂHİM’İN (A.S.) KURBAN KISSASI

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim’in kıssası Sâffât suresi 100-113 ayetlerinde geçmektedir: “‘Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver.’ dedi. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince, ‘Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?’ dedi. O da cevaben, ‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.’ dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca, ‘Ey İbrâhim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır.’ diye seslendik. Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: ‘İbrâhim’e selam!’ dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. Sâlihlerden bir peygamber olarak ona (İbrâhim’e) İshâk’ı müjdeledik. Kendisini ve İshâk’ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lakin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.”

ALINACAK DERSLER

Hz. İbrâhim’in kıssasından birçok ders çıkarabiliriz. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

– Allah’a olan teslimiyetin tam ve eksiksiz olması gerekmektedir. İnsanoğlu Rahmân için en sevdiği şeyleri kurban etmeye tam bir rıza ve teslimiyet gösterdiği takdirde hiçbir zaman yaratılmışların insafına kalmayacak, Rahmân’ın güvencesi altında olacaktır. Eğer kişinin dünyalık olanlara karşı sevgisi Allah sevgisinin üzerinde olacak olursa, bu takdirde de kişi artık Rahmân’ın güvencesinden çıkmış, yaratılmışların insafıyla baş başa kalmış olacaktır.

– Kurban ibadeti sevilen şeylerin Allah (c.c.) için herşeyin terk edilebilmesi anlamına gelmektedir. Kurban ibadetini bu anlayış içerisinde gerçekleştirmek gerekmektedir.