Sıla-i Rahim Bizi Biz Yapar

Sıla-i Rahim Bizi Biz Yapar

İslam, Müslüman bireyi en yakınındakilerden başlayarak çevresindeki insanlara karşı sorumlu tutmuştur. Akrabaların yakınlığına göre bu hak ve sorumluluklar maddi ve manevi olarak farklılık göstermektedir. Bu hakları gözetmek sıla-i rahim kavramı ile ifade edilmiştir.

Zeynep Akpınar

Sıla-i rahim, yakınlar ve akrabalar arasındaki güzel ilişki demektir. Sıla-i rahimin temelinde, sevgi, saygı ve yardımlaşma anlayışı vardır. Yakın akrabaların birbirlerine bağlılığı, aile ve toplum açısından son derece önemlidir. Sağlıklı toplumlar sağlıklı ailelerden meydana gelmiştir. Yakınlara ilgi göstermek, aileyi güçlendirmek büyük bir değerdir.

İSLAMİYET’İN TEMEL GÖREVLERİNDEN

Akrabalara ilgi göstermek, onlara merhamet etmek, yardımda bulunmak İslam toplumunun temel görevlerindendir. Egoist bir hayat anlayışının hakim olduğu, insani ilişkilerin ve akrabalık bağlarının çok zayıfladığı günümüz modernizminde müminler, sıla-i rahim ahlâkını zenginleştirmekle sayısız fayda elde etmektedirler.

Bu faydaların bizlere  bildirilmesi bazen  müjdeler bazen uyarılar hâlinde olmuştur. Bunları ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler ışığında sıralayabiliriz.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Sıla-i Rahim…

  • …imanın gereğidir.

Bir hadîs-i şerifte şöyle geçmektedir: “…Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin.. .”[1]

  • …Allah‘ın emri ve rahmetinin kapısıdır.

Hz. Peygamber bu konuyla ilgili: “Rahim (akrabalık), Allah’ın rahmetinin eserlerindendir. Kim bu bağı korursa, Allah ona merhamet eder. Kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser.”[2]demiştir.

  • …ziyaret edip ilişkileri sürdürmek, cehennemden uzak olup cennete girdirmeye sebeptir.

Hadis kitaplarında şöyle bir dialog geçmekte: “Ey Allah’ın Resulü! Beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli haber verir misiniz?” Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaz, namazı doğru kılar, zekâtı verir, yakınlarını ziyaret edersin.” (Müslim, İman, 4)

  • …amellerin faziletlisidir.

Has’am kabilesinden bir kişi Nebi (s.a.v)’nin yanına geldi. Dedi ki: “Ey Allah’ın Rasulü! Hangi ameller Allah katında daha sevimlidir?” Resûlullah: “Allah’a iman etmek.”dedi. Sahabi: “Ey Allah’ın Resulü! Sonra hangisi?” diye sordu. “Akrabalık bağını gözetmek.”[3]dedi.

Bir diğer had3îs-i şerifte şöyle geçmektedir: “Allah’ın en çok sevmediği ameller hangisidir, Ey Allah’ın Resulü?” Hz. Peygamber: “Allah’a sirk koşmak.”dedi. Sahabi tekrar sordu: “Sonra hangisi Ey Allah’ın Resulü?” Hz. Peygamber: “Akrabalık bağını kesmek.” diye cevap verdi. “Sonra hangisi Ey Allah’ın Resulü?” diye merakla soran sahabi şu cevabı aldı: “Kötülüğü emretmek ve iyiliğe engel olmak.”[4]

  • …ilgi ve alakayı kesene uyarılmadır.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Her cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah’a arz olunur. Ancak akrabasıyla alakasını kesen kimsenin amelleri kabul edilmez.”[5]

  • …fazlasıyla karşılık görmektir.

Sahih hadisler arasında geçen şu hadis geçmektedir: “Sevabı dünyada iken verilecek iyilik, başkalarının dertleri ile ilgilenmek ve akraba ile bağları korumaktır. Cezası dünyada iken verilecek kötülük ise haddi aşarak azgınlık yapmak ve akraba ile ilişkileri kesmektir.”[6]

“Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya bir şey vermenin ise iki sevabı vardır.

Birisi sadaka sevabı, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır.”[7]

  • …müminin bir özelliğidir.

Hz. Peygamber, kendisine sorulan “iyi insan kimdir” sorusuna verdiği cevaplarda, iyi insanların özelliklerini sayarken, her defasında “akrabasına en çok ilgi göstereni” zikretmiştir.[8]

Kur’ân-ı Kerîm’de Allah Teâlâ şöyle geçmektedir: “Onlar Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir.”[9]

  • …rızkın genişlemesi, ömrün uzamasına sebeptir.

Resûlullah buyurdu ki: “Akrabalık haklarını yerine getirebilecek kadar soyunuzu öğrenmeye çalışınız. Çünkü akrabalarla iyi ilişkiler, yakınlar arasında sevgiye, malın artmasına ve ömrün uzamasına sebeptir.”[10]

BULUNDUĞUMUZ MECLİSE RAHMET İNER

Resul-u Ekrem (s.a.v) bir gün ashabını uyarmış, “akrabalarını ziyareti terk eden varsa meclisimizde oturmasın.” demişti.  Bu ihtardan sonra sahabilerden bir kişi, aceleyle ayrılmış ve biraz sonra sevinçle geri dönmüştü.  Efendimiz o sahabiye sordu: “Neden aceleyle çıktın ve sonra sevinçle geri döndün?” Sahabi şöyle cevap verir: “Ya Resûlallah. Siz akrabasını ziyaret etmeyen meclisimizde oturmasın ihtarını yapınca, daha fazla huzurunuzda kalamazdım. Tavırlarıyla beni daima kendinden uzaklaştıran bir teyzem vardı. Uyarınız üzerine onu ziyarete gittim. Kapısını çalınca teyzem şaşırdı. Ben de meclisinizde olanları ve ihtarınızı ona anlattım. Çok sevindi ve ellerini açarak bana dua etti, ben de ona dua ettim. Vedalaşıp hemen huzurunuza geldim.” Bunun üzerine Peygamberimiz: “Sen bu hareketinle çok güzel bir ziyaret yapmış oldun. Şunu iyi bilin ki, akrabalarıyla alakasını kesmiş olan kimsenin bulunduğu meclise Allah’tan rahmet inmez.” buyurdu.[11]

Çünkü akrabaları sevmek  bir ibadettir güzelliktir.

GÜNÜMÜZDE KAYBOLAN AKRABALIK İLİŞKİLERİ

  • Şehirleşme kültürünün etkisinde kalarak değerlerimizi yitirmeye başladık.
  • Teknolojinin yanlış kullanımı ve hayatımızı kuşatması bizi değerlerimizden uzaklaştırdığının farkında olamadık.
  • Çekememezlik, taassup, benlik ve bencillik, kin ve nefretle dolduk.
  • Şeytan, nefis, dünya hırsı, cimrilik ateşi aramıza duvarlar ördü fark etmedik.
  • Kendi derdimizle boğuşarak etrafımızdan uzaklaştık.
  • Dünya görüşü ve fikir ayrılıkları bizi birbirimize sırt çevirmeye itti. Kardeşliği bıraktık.
  • Nesli akrabayla tanıştırıp kaynaştırmayı ciddiye almadık.
  • Küçük ve çekirdek aileyi benimsedik kalabalıklardan kaçtık.
  • Büyükleri yük olarak görür olduk. İyilikleri azalttık.
  • Haram ve günahlar konusunda akrabadan yana tavır alarak kayırma ve torpiller yaptık.
  • Evlilikler ayrılık vesilelerimiz oldu hısımlarla hasımlaştık.
  • Aynı binada birbirimizi arayıp sormaz olduk çay muhabbetlerine hasret kaldık.
  • Cenazelerden cenazelere mezarlıklarda buluşur olduk yoğunluğumuzu dünyaya endeksli yaşadık.
  • İlişkileri makam menfaat temeli üzerine inşa yaptık.
  • Vefa, dostluk, samimiyet, muhabbet gibi bizi biz yapan değerleri kaybetmeye başladık.

Pandemi zaman diliminde sıla-i rahime hasret kaldık. Sağ kalırsak akrabalara eşe dosta sımsıkı sarılacağız diyerek vaatler verdik. Ancak dünleri unuttuk. Bugünümüze baktık, yarınımızdan habersiz olarak.

Sıla-i rahim, insanları boncuk taneleri gibi bir araya getiren ipek ipliğine benzer.  Toplum onunla nakış nakış dokunur.

Çünkü sıla-i rahim, insan hayatını kuşatan ibadetlerden birisidir. Kur’an’ın en temel emirlerinden  Rahman’a bir bağdır. Ömrün ve rızkın bereketlenmesine ve  hakları korunduğunda sahibini cennete taşıyacak bir buraktır. Koparıldığında ise toplumu rahmetten mahrum bırakan bir yıkımdır. İnşa edildiğinde; karşılığı dünyada verilmeye başlanan bir nimettir. O vakit bayramlar bizlere geç kalmadan birbirimize sımsıkı sarılmaya ve yeniden akrabalık bağlarımızı sevgi  tuğlaları ile inşa edip kurmaya önemli bir fırsattır.

[1] Riyazü’s salihin hadis no: 316

[2]  Buhârî , Edeb, 13

[3] Müslim, İman, 4

[4] Buhârî ,Edeb

[5] İbn-i Hanbel, II, 484

[6] Kütüb-ü Sitte C.17 1305

[7] Tirmizî, Zekât 26. III, 46

[8] İbn Hanbel, Vl, 68,431, 432

[9] Ra’d sûresi, 21

[10] Timizî, Birr, 49; Müsned, 2:374

[11] Buhârî, Edebü’l-Müfred