“Cinsiyet Tarafsız Ebeveynlik” Nedir?, Hangi Riskleri Taşımaktadır?

@shutterstock
Çocukların cinsiyet tarafsız yetiştirilmesini tavsiye edenler, geleneksel çocuk yetiştirmeyi, cinsiyetçilik, cinsiyet ayrımcılığı veya cinsiyet eşitsizliği karşıtlığı şeklinde sunarken, aynı zamanda ebeveynleri çocukların kendilerini ve dünyayı kendilerinin keşfetmelerini kısıtlamak ve çocukları cinsiyet kalıplarına sokmakla suçlamaktadır.
- AİLE
- 25 Ekim 2024
Hatice Budak
Günümüzün sosyal ve ahlaki dokusunu tehdit eden konulardan biri de cinsiyet tarafsızlığı olarak tanımlanabilecek olan ve kısaca LGBT+ denilen oluşumdur. LGBT+ hareketi, cinsiyetsiz bir toplum oluşturma hedefinin adeta ideolojisi haline gelmiştir.
Cinsiyetsiz toplum amacına ulaşabilmenin yollarından birisi de, neslin cinsiyet ve cinsel kimlik gelişiminde ebeveynlerin eğitim formatlarını yenilemektir. Çünkü LGBT+ hareketine direnç gösterecek en önemli kurum ailedir. Bu yazımızda ebeveynlere çocuk yetiştirme yöntemi olarak sunulan “cinsiyet tarafsız ebeveynlik” anlayışının ne olduğunu ve içinde barındırdığı riskleri değerlendireceğiz.
Cinsiyet tarafsız ebeveynlik anlayışını savunan ebeveynler, başlangıçta Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde sosyal medya platformlarında oluşturdukları grup ağları ile gün yüzüne çıkmışlardır. Sosyal medya platformlarının serbest ve daha az denetimli yapısı nedeniyle bugün de kendilerini sosyal medya platformları üzerinden temsil etmeye devam etmektedirler. Sosyal medyayı aktif kullanan bu ebeveynler, zamanla birçok kişi tarafından cinsiyet kabullerini değiştirmenin öncü ve aktif aktörleri olarak kabul görmüşlerdir.
Peki, kendilerini çocuklarına cinsiyetçilik karşıtlığını ve sosyal adaleti öğretmek isteyen ebeveynler olarak tanımlayan bu kişilerin çocuklarını yetiştirmek için kullandıkları ve diğer ailelere tavsiye ettikleri “cinsiyet tarafsız ebeveynlik” nedir veya biz anne-babalar bundan ne anlamalıyız?
CİNSİYET TARAFSIZLIĞI ÇOÇUĞUN KENDİNİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜDÜR?
Cinsiyet tarafsız ebeveynliğin, cinsiyetçilik, cinsiyet ayrımcılığı veya cinsiyet eşitsizliği karşıtlığı şeklinde sunulan bu nedenle insanlar tarafından daha masum algılanan birinci açılımı anne babalara şöyle yaklaşır: “Çocuğunuzu cinsiyet tarafsız şekilde yetiştirmek, onun biyolojik cinsiyetini yani erkek ya da kız olduğunu inkâr etmek demek değildir. Çocuğunuzun bir birey olduğunu kabul ederek ona kendini ifade etme özgürlüğünü vererek yetiştirmeniz demektir. Çocukların kendilerini ve dünyayı keşfetmelerinde cinsiyetlerini sınırlayıcı bir faktör olarak kullanmayın, onları cinsiyet kalıplarına sokmayın; çeşitli oyuncaklar, kıyafetler, renk seçenekleri sunun. Bırakın çocuklarınız dünyayı özgürce keşfetsin.”
Cinsiyet tarafsız ebeveynlik anlayışının birinci açılımı, arkasındaki riski gizlediğinden biz anne babalara mantıklı gelip çocuk yetiştirmede alternatif olarak değerlendirmemizi sağlayabilir. Çünkü burada çocuklarımızı kadın ve erkek arasında eşitsiz ve ayrımcı pratikler üreten toplumsal cinsiyet kalıp yargıları ile yetiştirmeden, oyuncakları, renkleri, meslekleri, ev içi/dışı işleri kadınlara veya erkeklere özgü şeklinde sosyalleştirmeden büyütmemiz ile ilgili bir dil kullanmaktadırlar. Ancak bu dile ihtiyatlı yaklaşmalıyız; zira bu dil cinsiyetsizleştirme hedefinin ilk ve alıştırma aşaması olabilir.
ÇOCUĞUN DOĞUMLA ATANAN CİNSİYETİNİN HEM ÇOCUKTAN HEM DE SOSYAL ÇEVREDEN GİZLENMESİ
Cinsiyet tarafsız ebeveynlik yaklaşımının ikinci açılımı, birinci açılımın eğitim taktiklerini uç noktalara taşır ve anne babalara şöyle yaklaşır: “Çocuğunuzun kendi cinsiyet ve cinsel gelişimini özgürce belirleyebilmesi için doğumla atanan cinsiyetini hem çocuktan hem de sosyal çevreden gizleyin. Çocuğunuzun kız veya erkek olduğunu söylemeyin çünkü cinsiyet kategorileri hem biyolojik hem de toplumsal olarak doğal değildir; birer dayatmadır. Çocuklarınızı cinsiyet dayatmalarından ve yargılarından kaçınarak yetiştirin, çocuklarınızın cinsiyetlerini keşfetmelerine, esnetmelerine ve kim olmayı istediklerini seçmelerine izin verin. Bunun için çocuklarınıza cinsiyet yansıtmayan X, Y… gibi isimler koyun; kıyafetlerini kendisi seçsin isterse bir gün etek diğer gün pantolon giysin, bugün kendini kız yarın erkek olarak tanımladığında onu düzeltmeyin; kendisinin kim olduğuna karar verene kadar alternatifleri denemesini destekleyin ki kim olduğunu keşfedebilsin. Çocuğunuzla iletişim kurarken cinsiyetsiz bir dil kullanın; yani “güzel kızım”, “yakışıklı oğlum” gibi cinsiyetine vurgu yapan ifadeler ile konuşmayın. Hatta kendiniz için de cinsiyete işaret eden anne-baba hitapları yerine ebeveyn-1 /ebeveyn-2 kelimelerini kullanın. Çünkü kimlikler sabit değildir, akışkandır değişebilir. Bu yüzden siz cinsiyet ve cinsel kimlik sabitelerini yıkarsanız çocuğunuzun özgür gelişimine katkı sağlamış olursunuz ve ilerde çocuğunuz kim olmayı seçtiğinde, seçimi doğumda atanan cinsiyetine ters olsa da onu koşulsuz bir sevgiyle destekleyerek özgüvenli bir yetişkin olmasını sağlarsınız”.
ÇOCUKLARI CİNSİYETSİZ YETİŞTİRMENİN DEMOKRATİK VE HOŞGÖRÜLÜK MÜ?
Cinsiyet tarafsız ebeveynlerin bu tavsiyelerinin, anne ve babaların algısında cinsiyetin insan doğası için gerekli olduğu kabulünü manipüle etmek ve çocukları cinsiyetsiz yetiştirmenin demokratik, hoşgörülü, kişinin tercihlerine saygılı bir yöntem olduğuna ikna etmek olduğunu düşünüyorum. Nitekim bugün LGBT+ hareketine karşı olumsuz bir eleştiri yapanlar anında anti-demokratik, kişi haklarına saygısız, homofobik olarak etiketlenmedir.
Cinsiyet tarafsız ebeveynlik yaklaşımının cinsiyet mefhumunu yıkma hedeflerinin gündelik yaşamda ve çeşitli sektörlerde karşılık bulduğunu görmekteyiz. Örneğin, 20. yüzyılın sonlarına doğru moda sektörünün desteklediği unisex kıyafetler, Barbie bebeklerin üreticisi olan Mattel şirketinin 2019 yılında Creatable World markasıyla satışa sunduğu cinsiyet-nötr bebek serisi, Tonner Doll oyuncak şirketinin İngiltere’de 14 yaşında ameliyatla kadın olan Jazz Jenning’te atıfla ürettikleri ve oyuncak piyasasındaki ilk trans oyuncak olan Jazz bebeği satışa sunmaları, kadın ve erkek cinsinin sınırlarının belirsizleşmesinde etkili olmaktadır. Aynı zamanda Kate Hudson, Elon Musk gibi ünlü isimlerin çocuklarını cinsiyet klişelerinin ötesinde yetiştirdiklerini açıklamaları ve kendi sosyal medya hesaplarından deneyimlerini paylaşmaları da cinsiyetsizlik ile algıları etkilemekte ve kendilerini cinsiyetsiz bireyler şeklinde tanımlayanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
CİNSİYET TARAFSIZ EBEVEYNLİK CİNSİYETSİZ TOPLUM OLUŞTURMA RİSKİ TAŞIYOR
Sözlerimi toparlayacak olursam; cinsiyet tarafsız ebeveyn tutumunun içinde taşıdığı en temel risk, kendini non-binary veya transgender olarak tanımlayan bir nesil oluşturma potansiyelidir. Cinsiyet bağımsız ebeveyn yaklaşımı, heteronormatif ve heteroseksüel sisteme açıktan cephe alarak çocukların cinsel gelişim süreçlerine çoklu, akışkan bir cinsiyet ve cinsellik alternatiflerini dâhil etme çabası içindedir. Biz anne babalar bu riske karşı uyanık olmalıyız. Çocuklarımızı kâinatın çiftler halinde yaratıldığı ve bunun Allah’ın bir hikmeti olduğu öğretisiyle kendi cinsiyetlerine uygun yetiştirmeye özen göstermeliyiz. Bugün “o daha çocuk, bir şey olmaz” diye göz yumduğumuz birtakım uygulamaların ileride nesebin sıhhatini bozma riski taşıdığını unutmamalıyız.