“Çin Tutuklama Kamplarında Uygurlara İşkence Yapıyor”

“Çin Tutuklama Kamplarında Uygurlara İşkence Yapıyor”

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Turguncan Alavudun, Çin’in eğitim kampları dediği kamplarda tutulan Uygurların hiçbirinin eğitime ihtiyacı olmadığını, tutukluların zaten kendilerinin eğitim görmüş ve eğitim veren entelektüel insanlar olduğunu bildirdi.

Camia Haber’e açıklamalarda bulunan Dünya Uygur Kurultayı Başkanlığına yeni seçilen Turguncan Alavudun, Çin’in eğitim kamplarında işkence yapıldığını, kamplardan kurtulanların sayısının çok az olduğunu açıkladı. Bu kampları soy kırım kampları olarak nitelendiren Turguncan Alavudun profesörlerin, öğretmenlerin, doktorların ve sanatçıların eğitime ihtiyacı olmadığını, eğitim kampları denilen toplama kamplarının tamamıyla bir tutuklama merkezleri odluğunu söyledi.

Bu kamplarda komünist yönetimin politikalarının eğitiminin verildiğini de açıklayan Turguncan Alavudun propaganda kamplarında, Allah’a şükretme yerine Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping’e şükredilmesi gerektiğinin öğretilmesi ile inanç ve kültür dayatması da yapıldığını ifade etti.

“Eğitim Kampı Değil Soy Kırım Kampı”

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Turguncan Alavudun Camia Haber’in sorularını şu şekilde cevapladı.

Uygurların Toplama Kampları, Çinlilerin Eğitim Kampı dedikleri bu kampların mahiyeti nedir?

Doğu Türkistan’daki durum çok vahim. Çin bu zulmü, soy kırımı gizli yapıyor. Her şeyden önce Çin dış dünya ile Doğu Türkistan’ın bağlantısını kestiği için oradaki zulümler duyulmuyor. Serbest haberleşme kanalları kesildi. Bu yüzden de ne kadar ağır zulüm yasansa bile maalesef dışarıda fazla duyulmuyor.

Kamplara gelince. Bu aslında bir soy kırım kampı. Oraya götürülenlerin bir eğitime ihtiyacı yok. Bu insanların hepsi eğitimli. Kamplara alınanlar, üniversite profesörleri, doktorlar, din alimleri, hocalar, sanatçılar ve entelektüeller. Kimisi 70-80 yaşında insanlar. Bunların eğitime ihtiyacı yok. Bu insanların kendisi eğitim veren insanlar.

“Allah’a Değil, Şi Cinpin’e Şükredin”

Ne yapılıyor bu kamplarda?

İşkence en yaygın uygulama. Dolayısıyla biz soykırım kampı diyoruz. İnanç ve kültür dayatması var. Verilen eğitimin temel mahiyeti, Çin idaresini ve komünist partiyi yüceltmek amaçlı. Meselâ, Müslümanlıktan vazgeçilsin diye, Allah’a değil, şu anki Çin Cumhurbaşkanı olan Şi Cinping’ e şükredilmesinin gerekliliğini anlatıyorlar. Sürekli Şi Cinping’in konuşmalarını ve politikalarını övüyorlar, buna şükredilmesini istiyorlar. Biz Müslümanız. Müslümanlığı bırakalım diye, Allah’a şükretmek yerine Komünist Partisi’ne, Şi Cingping’e şükretmeyi öğretiyorlar. “Bakın Şi Cingping’in verdiği nimetlerle yaşıyorsunuz. Dolayısıyla Allah’a değil ona şükretmelisiniz” diye baskı yapıyorlar, işkenceyle. Çin’in 1949’dan beri uyguladığı asimilasyon politikası başarılı olamadı. Dinimizi ve kültürümüzü aile yapımızla koruduk. Ama bu işkencelerle, Uygurları kendi inançlarından uzaklaştırmak istiyorlar.

“Kamplardan Kurtulan Çok Az”

Kamplardan sağsalim kurtulanlar var mı?

Bu kamplardan sağsalim kurtulanların sayısı çok az. Kurtulanların önemli bir kısmı eşi aynı zamanda başka bir ülkenin, Avrupa, Amerika gibi ülkelerin vatandaşı olanlar. Bu ülkelerin hükümetlerinin girişimi sonrasında oradan kurtulanlar var. Bunların sayısı da çok az.
Kurtulanların, yani bırakılanların önemli bir kısmı da akli ve ruhi dengesi yıkılmış, ruhu ölmüş ve sağlık olarak da çökmüş insanlar. Sağsalim olarak kurtulanlar yok. Onun için soykırım diyoruz.

“Kamplarda 3 Milyon Uygur Var”

2018 BM raporlarına göre 1 Milyon kişi kamptaydı. Bizim tahminimize göre 3 milyon yakın Uygur bulunuyor. Ama daha fazla olduğunu düşünenler de var.

Çin’e göre 12 milyon Uygur var. Bizim tahminimize göre nüfusumuz 20-25 Milyon arasında. Bazıları bunu 30 milyon olarak gösteriyor. Bağımsız bir nüfus sayımı yapılmadığı için tam tespit edilemiyor.

Bu kamplarda ne kadar Uygur olduğu tam olarak bilinmiyor. Bunun için sadece tahminler var. Biz her ne kadar tam olarak her tarafa giremesek de Çin asıllı kişilerin bildirdiğine göre çok sayıda köy tamamıyla boşaltılmış durumda. Bu kişilerin toplama kamplarına alındığını düşünüyoruz.

“Uygurlar Köle Gibi Çalıştırılıyor”

Çin’in Uygurları alıp zoraki çalıştırdığına dair haberler var. Bunun mahiyeti nedir? Çalıştırılanlara maaş veriyor mu? Yoksa sadece karın tokluğuna mı çalıştırıyor?

Çin’de iki türlü zoraki çalıştırma programı var. Birincisi köle işçiliği dediğimiz zoraki çalışma kampları var. Diğeri ise, Çin’in gelişmiş bölgelerine götürülen ve düşük ücretle, karın tokluğuna çalıştırılanlar var. Mesela 450 Yuen aylıkla çalıştırılıyorlar. Üstelik bunlara iyi bir maaş vaadi yapılıyor ama, en düşük ücretle çalıştırılıyorlar.

Zoraki çalışma kampları ise Doğu Türkistan’da. Doğu Türkistan’daki büyük şirketlerin ve devlet şirketlerinin işleri, zorla ve herhangi bir ücret ödenmen Uygurlara yaptırılıyor. Doğu Türkistan’daki bu işyerlerinde ceza verme amaçlı bu tür köle işçiliği çok yaygın.

Çin kendisini savunurken Uygur teröristlerinden bahsediyor. Nedir bu suçlamanın aslı?

Çin zaten her suçladığı Uygur’a terör suçlaması yapıyor. Bu çok etkili oluyor. Hatta öyle ki, meselâ bir Çinli aile ile Uygur aile kavga etse, Çinli aile haksız olsa bile, bu Çinli aile kendisinin haklı olduğunu “Bunlar terörist” diyerek kabul ettirebiliyor.

“Kardeş Aile Projesi İhbar Projesidir”

Bir de Uygurların çokça şikayetçi olduğu Kardeş Aile Projesi nedir?

Bu kardeş aile projesi falan değil. Uygur aileleri ihbar ve denetlemek için bu uygulama yapılıyor. Çinli birisi gelip Uygur ailenin evinin içine yerleştiriliyor, o Çinli Uygur ailenin evinde kalıyor. Ailenin her tur konuşmasını ve hareketlerini komünist partisine ihbar ediyor. Eskiden bu tür ihbar mekanizması mahallerde oluyordu. Şimdi ise bizzat Uygur ailenin evine bir Çinli yerleştirilerek yapılıyor. Yani tamamen kontrol amaçlı bir uygulama. Böyle bir kardeşlik olabilir mi?