IGMG: “İslamist Yaftalaması Son Derece Sorunlu”

oplus_262144
Almanya’da “İslamist” veya “İslamism” yaftalamalarının bir dini toptan suçlayıcı ve ön yargıları besleyici ifadeler olduğu tartışmasına IGMG de destek verdi. Genel Sekreter Mete, bu yaftalama ile İslam’ın şiddetle ilişkilendirildiğini söyledi.
- ALMANYAAVRUPAGündem
- 14 Nisan 2025
Almanya’nın başkenti Berlin’de “İslamizm” (Alm. Islamismus) veya “İslamist” gibi terimlerin kullanımına ilişkin başlayan tartışmalara İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) de destek verdi.
IGMG Genel Sekreteri Ali Mete, konuya ilişkin yaptığı açıklamada ‘İslamizm’ ya da ‘İslamist’ gibi terimlerin son derece sorunlu yaftalamalar olduğunu ve bu tür dil kullanımın insanların zihinlerinde tehlikeli çağrışımlara yol açtığını söyledi.
“İslamist Tanımı, İslamı Şiddetle İlişkilendirir”
İslam Toplumu Millî Görüş olarak, ‘İslamizm’ kavramının kullanımına ilişkin mevcut tartışmayı memnuniyetle karşıladıklarını bildiren Ali Mete, dilin tarafsız bir olgu olmadığını düşünce, algı ve nihayetinde sosyal etkileşimi şekillendirdiğini söyledi.
Yaptığı değerlendirmede “Ekstremizmi tanımlamak için ‘İslam’ kelimesini içeren terimler kullanmak sorunlu çağrışımları meydana getirir. Dolayısıyla bir dini şiddetle, inananları tehditle, camileri radikalizmle ilişkilendirir.” diyen Mete, bu dilin bilinçli olarak kullanılmadığında bile aynı olumsuz etkinin oluşacağını söyledi.
“Geneli Yaftalamayan İsimlendirme Tercih Edilmeli”
Aşırıcılıkla etkin bir şekilde mücadele etmek için, aşırıcılığın ‘İslamist’ veya ‘İslamizm’ benzeri dinî terimlerle kodlanması gerektiğini de söyleyen IGMG Genel Sekreteri Mete, vakaların, genel bir topluluğu yaftalamadan isimlendiren, net ve hassasiyet odaklı bir dil kullanılmasını istedi. Mete: “Açık, demokratik ve ayrımcılıktan uzak bir topluma ancak bu şekilde yaklaşabiliriz.” dedi.
“Dini Araçsallaştıranlar Var”
Eylemlerini sözde dinlerine atıfla gerçekleştiren faillerin çoğunun dinî-sosyal teşkilatların ve cemaatlerin bir parçası olmadığını ve bu kişilerin esasında dinlerine olan inançları doğrultusunda hareket etmediklerini, aksine dini araçsallaştırdıklarını hatırlatan Ali Mete, konuya ilişkin degerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:
“(Bu kişilerin) Hatta çoğu zaman dinlerini bilmedikleri gerçeğiyle de karşılaşırız. Hayat hikâyeleri ve yaşam tarzları da genellikle dinî pratik, manevi kökler ve sosyalleşme içerisinde bulundukları eksiklik durumunu açıkça ortaya koyar. Dinle olan ilişkileri teolojik bir nitelik taşımaz; daha çok siyasi dogmalarla doldurulmuş, çarpıtılmış ve çoğu zaman temelden yanlıştır.
Benzer aşırılıkçı örnekler diğer dinlerde de mevcuttur. Ancak orada kimse -haklı olarak- ‘Hristiyan teröründen’ ya da ‘Budist aşırıcılığından’ bahsetmez. Faillerin yüzeysel ve şahsi algıları genel toplumsal algıların oluşmasına yol açmamalıdır. Ancak kullanılan dile dikkat edilmezse olacak olan tam da budur.”