“Cami İkinci Evim Gibiydi”

@Shutterstock
Camilerimizde 7’den 70’e her yaşa yönelik hizmetler sunuluyor. Bu bağlamda hayata yeni adım atan çocuklarımız için de etkinlikler düzenleniyor. Camiler ve cami eğitimi hakkında annelerle konuştuk.
- AİLE
- 16 Mayıs 2025
Avrupa’da azınlıkta yaşayan Müslüman ebeveynler olarak dinî ve kültürel değerlerimize sahip çıkarak yaşamaya ve yeni yetişen nesillere de bu imkânı sunmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda çocuklarımızı küçüklükten camilere götürüyor, burada dinî ve sosyal açıdan eğitim görmelerini amaçlıyoruz. Camia haber olarak annelere çocuklarını neden camiye gönderdiklerini sorduk. Aldığımız cevaplar ise camilerin nasıl hayatın merkezinde olduğunu, din hizmeti noktasında da büyük bir fonksiyon icra ettiğini anlatır türden.
“Huzuru, Aidiyeti Camide Hissetsin”
İki çocuk annesi Zeynep Süğür, çocukken kendisinin de camide eğitim gördüğünü ifade etti ve şöyle dedi: “Ben de çocukken camide dinî eğitim gördüm ve orası benim için sadece bir ibadet yeri değil, ikinci bir aile gibiydi, ikinci evim gibiydi. Cami ortamı bana güven verirdi; kendimi orada tamamlanmış, doğru yerde hissederdim. Bu yüzden çocuğumu da camiye gönderiyorum. Onun da aynı huzuru, aidiyeti ve sıcaklığı yaşamasını istiyorum. Camide bulunması, hem maneviyatını güçlendiriyor hem de paylaşmayı, saygıyı, sorumluluğu öğrenmesine yardımcı oluyor.”
“Eğitimcilerin Gayreti Çok Kıymetli”
Çocuklara dinî eğitim verilmesine dikkat eden Süğür, “Çocuklara küçük yaşta iman esaslarının öğretilebileceğine inanıyorum. “Çocuktur, anlamaz” diye düşünmüyorum çünkü çocuklar çok zeki, öğrenmeye çok açıklar. Küçük yaşta öğrenilen manevi değerlerin, onların karakterini şekillendirdiğine ve gelecekte çok faydasını göreceklerine inanıyorum. Dinî eğitim, onların vicdanlarını, ahlaki duruşlarını ve iç dünyalarını geliştiriyor. Zorluklarla karşılaştıklarında Allah ile bağ kurmayı bilmek, onlara güçlü bir rehberlik sağlıyor.” dedi.
Süğür şöyle devam etti, “Çocuğuma camiyi, orada sunulan eğitimi sevdirmek için cami yolunu eğlenceli ve özel bir ana dönüştürmeye çalışıyorum. Giderken sevdiği müzikleri açıyoruz, birlikte şarkılar söylüyoruz. Beslenme çantasına sevdiği yemekleri hazırlıyorum, bu da onu mutlu ediyor. Camiye gittiğinde mutlu olmasını, orayı bir görev değil, bir mutluluk alanı olarak görmesini istiyorum. Ayrıca camideki ana sınıfı eğitimcileri de çok içten ve sevecen; çocuklara camiyi sevdiriyorlar, etkinliklerle eğitimi cazip hâle getiriyorlar. Gayretleri ve emekleri çok kıymetli.”
Camileri hayatın merkezi olarak değerlendiren Süğür, camilere sadece ibadethane olarak bakmadığını, sosyal ve eğitici alanlarının artırılması gerektiğine dikkat çekti. Süğür, “Çocuklar için oyun parkları, el sanatları atölyeleri, hikâye ve kitap köşeleri gibi alanlar eklenebilir. Etkinlikler çocukların ilgisini çekecek şekilde çeşitlendirilmeli. Camiler, çocukların güvenle gelip vakit geçirebildiği, oyunla, öğrenmeyle, sevgiyle bütünleşebildikleri mekânlara dönüşmeli. Bu da onların camiyi hayatlarının bir parçası olarak görmelerini sağlar.” dedi.
Ezberden Ziyade İçselleştirmek
Emine D. ise üç evladının da camiye gitmeleri konusunda şunları ifade etti, “Çocuklarımın azınlık olmadıkları bir ortamda bulunabilmeleri bile çok kıymetli. Zira bu ortamda edindikleri dinî bilgiler, kültürel değerler onları Müslümanca yaşama daha iyi hazırlayacak diye düşünüyorum. Küçük yaşlardan itibaren aynı değerleri paylaşan ve bunlara sahip çıkacak olan bir çevre edinmeleri de benim için büyük önem taşıyor.” Eğitimde ezberden ziyade farkındalığa dikkat çeken Emine D., “Bazı bilgilerin ezberletilmesinden ziyade dinin içselleştirilmesi ve hayatın içinde olması çok önemli. Bunun farkındalığının diğer çocuklar ile yaşandığında daha iyi tesir edeceğini düşünüyorum.” dedi.
Bir Yaşam Tarzı
Caminin ve orada bulunmanın önemi hakkında çocukları ile sıkça konuştuğunu ifade eden Emine D., camide elde ettikleri bazı başarılarını da örneğin Kur’an’a geçmek gibi ödüllendirdiklerini belirtti. Üç çocuk annesi Emine D., cami eğitimine daha çok tabiat ve günlük hayat ile alakalı derslerin de işlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Emine D., böylece İslam’ın bir yaşam tarzı olduğunun çocuklar tarafından kolayca içselleştirilebilecek olduğunu belirtti.
“Sınıfta Türkçe Konuşulması Önemli”
Üç çocuk annesi Şeyma Yılkın ise şunları kaydetti, “Çocuğumu camiye göndermemdeki en önemli sebep, dinî ve ahlaki değerlerleri harmanlayıp, iyi bir insan nasıl olunuru öğrenmesidir. Bunun yanı sıra cami sınıfından kendine yakın arkadaşlar edinmesini, dünya görüşümüzün aynı olduğu insanlarla vakit geçirmesini kıymetli buluyorum. Cami derslerinin Türkçe olması da benim için çok önemli. Okulda sürekli Almanca konuşulduğu için başka bir sınıf ortamında Türkçe konuşulması anadili öğretimine katkı sağlıyor.”
“Cami Ortamına Yabancı Olmasın”
Yılkın, anne-babaların en önemli görevlerinin evlatlarını mümin kullar olarak yetiştirmek olduğunu ifade etti ve ekledi, “Bu yoldaki ilk adım da önce kendi çekirdek ailemizden, daha sonra cami eğitiminden geçiyor. Bundan dolayı camiyi yabancı bir yer olarak görmemesi için
cami eğitimine başlamadan önce de sık sık camiye götürmeye gayret ettim. Caminin içinde, namaz saatleri dışında oyunlar oynayarak alıştırmaya çalıştım. Cami bildiği bir ortam olduğu içinde dersleri başlarken yabancılık çekmedi. Şu an oğlum 5 yaşında anasınıfında, haftada bir gün 2 saat ders görüyor. Haftada sadece iki saat biraz az geliyor ama tabi mekanlarımız ve eğitimcilerimiz ancak bu şekilde ayarlayabiliyor. Okulların ara tatillerinde de dersler eklenebilir.”
“Kulakları Kur’an’a Aşina Olsun”
“Hayatı boyunca Müslüman bir birey olarak yaşamasını arzuladığım evlatlarımın dinî eğitim görmeleri benim için çok değerli. Bu imkânı camilerde bizlere sunan eğitimcilere de teşekkür ediyorum. Çocuklarımın hayatlarında dinin belirleyici olması için bu eğitimi gerekli görüyorum.” diyen Merve Çiçek, camide sunulan eğitimin çocuklarının kimlik gelişimi sürecinde belirleyici bir rol oynayacağını ifade etti. Camide işlenecek derslere hazırlık amaçlı, özellikle de çocukların bu içeriklere yabancılık çekmemesi adına onlara evde dinî içerikli kitaplar okuduğunu, birlikte ilahiler söylediklerini ve sık sık Kur’an-ı Kerîm tilaveti dinlettiğini ifade eden Çiçek, “Kulaklarının daha çok ilahiye ve Kur’an’a aşina olmalarını amaçlıyorum.” dedi.