“Müslümanların Sesini Duymuyorlar”

“Müslümanların Sesini Duymuyorlar”

Gazze’de yaşanan elim olaylar Almanya’daki Müslüman gençleri de endişelendiriyor. Yaşananların gençlerin “vatan algısı” ve gelecek planlarını da etkilediği gözlemleniyor. Camia Haber olarak gençlere vatan tanımlarını, duygularını ve geleceğe dair planlarını sorduk.

Fatma Yılkın

İkinci Dünya Savaşı’ndan yorgun çıkan Almanya’ya yoğun bir işçi göçü yaşandı. Ekonomik nedenlerle Almanya’ya gelen Türkler varlıklarını sürdürdüler ve toplumda vazgeçilmez yerlerini aldılar. Burada doğan, yetişen nesiller ilk gelenlere kıyasla kendilerini buraya ait hissettiklerini dile getirirken, siyasilerden de Türklerin ve Müslümanların Almanya’ya ait olduklarına dair açıklamalar geldi. Peki, son yaşanan olaylardan sonra gençler kendilerini nasıl hissediyor?

Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan 29 yaşındaki mühendis Ali* vatan kavramını “dünyaya aynı pencereden baktığım insanların olduğu yer” şeklinde tanımlıyor. Herkesle her konuda aynı fikirde olmanın mümkün olmadığına dikkat çeken Ali, “Anlaşılmadığı yerin gurbet olduğunu” ifade ediyor.

 “TÜRKİYE’YE DÖNME FİKRİ DAHA SIK KONUŞULUR HÂLE GELDİ”

Bir müddettir vatan olgusunun tanımı hakkında arayış içerisinde olduğunu belirten Ali, son yaşanan olaylardan sonra bazı taşların yerine oturduğunu söylüyor. Ali, özellikle son dönemde Türkiye’ye dönme fikrinin arkadaş çevresinde daha sık konuşulur hâle geldiğini de vurguluyor. Zira ilerleyen dönemlerde farklı olayların gelişmesinden endişe duyduklarını ve bu durumun da kendileri için güvenlik sorununa dönüşebileceğinden tedirginlik yaşadıklarını ekliyor.

[post-refarans id=”34835″ taraf=”sol”]

“DENGELİ BİR SES, SAMANLIKTA İĞNE GİBİ ARANIYOR”

İş ortamında dahi yaşanan olaylara dair kendisinden bir açıklama beklendiğine dikkat çeken Ali, “Maalesef savaş suçlarının meşrulaştırıldığına tanık oldum. Sanırım insanlığın köreldiği ve kötülüğün sıradanlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Son dönemde kamuoyunda dengeli bir ses, samanlıkta iğne gibi aranıyor.” diyor.

“VATAN, KAYBOLMAMA İZİN VERMEYECEK BİR IŞIK NİTELİĞİNDEDİR”

Almanya’nın Bonn şehrinde yaşayan 24 yaşındaki üniversite öğrencisi Hatice ise vatan algısında bir değişim olmadığını ifade ediyor ve ekliyor, “Vatan, kim olduğumu ve nereden geldiğimi, köklerimin nereye uzandığını bilmemi sağlar. Kaybolmama asla izin vermeyecek bir ışık niteliğindedir. Benim için Türkiye’nin her karış toprağı, denizi, eşsiz bir hazinedir. Oranın bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.”

“MASUM SİVİLLERİN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ”

Hatice, yaşanan son olayların ardından toplumda bir kutuplaşma olduğunu belirtiyor. Özellikle Müslümanlara yönelik olumsuz tavırların artığına dikkat çeken Hatice, “Maalesef kendimizi özgürce ifade edemiyoruz. Görüşümüzü dile getirmeye kalktığımız anda ‘antisemit’ olarak yaftalanmak ile karşı karşıya kalıyoruz. Oysa biz, masum sivillerin ölmesini istemiyoruz. Tüm bu yaşananlar farklı etnik kökene sahip, farklı dine mensup insanların toplumda birlikte yaşamasını zorlaştırıyor ve hoşgörüsüzlüğü maalesef teşvik ediyor.” diyor.

[post-refarans id=”50461″ taraf=”sol”]

“HER ŞEYE RAĞMEN TOPLUMA FAYDALI OLMALIYIZ”

Yaşadığı endişeyi ve üzüntüyü dile getiren Hatice, geleceğe dair planlarında bir belirsizliğin olduğunu aktarıyor ve ekliyor: “Nerede olacağımı ya da nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı bilemiyorum. Şu an için tek hedefim, lisans eğitimimi tamamlayarak Müslüman bir genç olarak topluma faydalı olmak. Tüm olumsuzluklara rağmen bu sorumluluğu da üzerimize alma mecburiyetinde olduğumuzu düşünüyorum.”

NEREYE AİDİM?

Stuttgart şehrinde yaşayan 28 yaşındaki finans müdürü Yakup, Almanya’yı vatanı olarak gördüğünü ifade ediyor. Yakup, “Almanya’da doğdum, eğitimimi burada tamamladım ve tüm sevdiklerim burada.” diyor. Fakat yaşanan gelişmelerden dolayı kimliğinden ötürü Almanya’da hiçbir zaman kabul görmeyeceğini düşünmeye başladığını da ifade eden Yakup, “Türkçe yerine Almanca konuşmayı tercih ediyorum. Bu şekilde kendimi daha iyi ifade edebileceğimi düşünüyorum. Kendimi her zaman Almanya’ya ait hissettim ama şimdilerde hiçbir zaman buraya ait olamayacağımızı düşünüyorum.” şeklinde duygularını aktarıyor.

“MÜSLÜMANLARA YÖNELİK NEFRET KÖRÜKLENİYOR”

Bunun sebebini ise Yakup şu şekilde açıklıyor, “Gündemle ilgilenmeye başladığımdan beri Müslümanların bu ülkede seslerinin yeterince duyulmadığına kanaat getirdim. Alman devletinin kriz yönetiminde başarılı olmadığını düşünüyorum. Bir tarafı savunurken diğer tarafı duymamak ve olayları kendi çıkarlarına uygun şekilde topluma dayatmak doğru değil. Bu tutum maalesef Müslümanlara yönelik nefreti körüklüyor.”

Geleceğe dair endişelerinden bahseden Yakup, zor da olsa gerek gördüğünde göç etmeyi düşünebileceğini belirtiyor. İlk tercihinin Türkiye olacağını aktaran Yakup, orada da yurtdışındaki Türklere yönelik olumsuz bir tutumun hâkim olduğunu ifade ediyor.

[post-refarans id=”50576″ taraf=”sol”]

“VATAN ALGIM DEĞİŞMEDİ FAKAT PEKİŞTİ”

Filistin-İsrail olaylarıyla birlikte gündemdeki gelişmelerin vatan algısını değiştirmediğini hatta aksine pekiştirdiğini ifade eden 30 yaşındaki Selim, Almanya’nın Freiburg kentinde yaşıyor ve kamuda çalışıyor. Avrupa’da çifte standart uygulandığını düşünen Selim, “Bazı değerlerin önem sırası herkes için aynı olmayabilir. Değerlerin önem sıralamasının birtakım çıkarlar uğruna devlet tarafından topluma dayatılmasını doğru bulmuyorum. Yaşanan olaylar, bende, bu ülkede yeri geldiğinde benim ve ailemin yaşam hakkının dahi sorgulanabilir olabileceği kanaatini oluşturdu.” diyor.

Gelecekle alakalı hiçbir zaman bu kadar endişe duymadığını belirten Selim, “Bilhassa çocuklarımın geleceği ile ilgili derin endişe duyuyorum. Bu yüzden toplum içerisinde güvende hissettiğim ve en azından doğacak sorunlar karşısında mücadeleyi göze alabileceğim bir yerde yaşamak istiyorum.” şeklinde düşüncelerini aktarıyor.

Makine mühendisi 27 yaşındaki Harun Almanya’nın Lünen şehrinde yaşıyor. Harun, vatan kavramını insanın kendini güvende hissettiği, kimliğini sürekli açıklamak ve savunmak zorunda olmadığı yer olarak ifade ediyor. Doğup büyüdüğü Almanya’yı yaşanan tüm ırkçılığa veya Müslümanlara karşı sergilenen olumsuz gelişmelere rağmen şimdiye değin ikinci vatanı olarak hissettiğini belirtiyor. Fakat son yaşanan gelişmelerle birlikte yanıldığının ve Almanya’ya ait olamayacağının farkına vardığını dile getiriyor.

“MASUMUN DİNİNE, DİLİNE, IRKINA BAKILMAKSIZIN SAVUNULUR”

Bu hislerini ise şuna dayandırıyor: “Filistin-İsrail olayları yeni değil. Asırlardır yaşanıyor. Ama ben şimdiye kadar hiçbir zaman Batı’nın kendine ait gördüğü, savunduğunu iddia ettiği değerleri bu denli tarumar ettiğine şahit olmadım. Bizim vicdanımız masum insanları katleden herkese karşı aynı tepkiyi verir. Fakat şu an sivilleri katleden kim olursa olsun karşı durmak yerine, kim tarafından katledildiğine bakılarak karar vermemiz isteniyor. Tam da bundan dolayı kendimi buraya ait hissetmiyorum. Zira benim doğrum, masum olanın dinine, diline, ırkına bakmaksızın ona sahip çıkmamı ve onun hakkını savunmamı söylüyor.”

“GÜNCEL GELİŞMELER VATAN ALGIMI DEĞİŞTİREMEZ”

Almanya’nın Düsseldorf şehrinde yaşayan makinist Abdullah ve Köln şehrinde yaşayan 24 yaşındaki üniversite öğrencisi Akif, vatan algısının güncel olaylar nedeniyle değişime uğramayacağını belirtiyor.

Makinist Abdullah, Filistin-İsrail olaylarının Almanya’da yaşayan Müslümanları duygusal olarak etkilediğini ve bu tür olayların toplumsal gerilimi artırdığını ifade ediyor. “Ülkede yaşanan İslam düşmanlığı, cami saldırıları gibi olayların ardından bir de son dönemde yaşanan baskıcı politikalar ve medyanın tek taraflı yayını kendimizi buraya ait hissetmemizi gerçekten zorluyor.” diyen Abdullah geleceğe dair endişeli olduğunu aktarıyor.

Akif ise, diğer gençlere nazaran yaşanan üzücü olaylara rağmen morallerin olabildiğince yüksek tutulması gerektiğine inanıyor ve mazlumlara yönelik zulmün bir an evvel bitmesi için her gün dua ettiğini dile getiriyor.

 

*İsimler redaksiyon tarafından değiştirilmiştir.