YAZARLAR
Güzel Yaşlanmaya Çalışalım
Bireyin gelişim dönemleri var. Bir önceki dönemi birey ne kadar iyi geçirirse, bir sonraki dönemi o kadar iyi geçirebilir. Hayatın önceki yıl(lar)ını iyi veya kötü yaşamak, sonraki(ler)inin iyi veya kötü olmasında belirleyici oluyor. Kötü geçirilen dönemin telafisi çok zor, hatta imkânsız olabiliyor. Onun için, her bireyin, hayatı iyi sorgulayarak anlamlandırması, mercek altına alarak ilmek ilmek örmesi, bilgi ve beceriyle yönetmesi gerekir. Ancak bunu başardığı oranda hayat, onun olabilir ve yaşanmaya değer. Bilinçle güzel inşa edilen hayatın yaşlılık dönemi de güzel olabilir.
İslam, herkesin ömür boyu asla boş kalmamasını, çalışmasını, kendini geliştirmesini, üretmesini, işe yaramasını, çevresine değer katmasını ister. Hz. Peygamber buyuruyor: “İnsanların en hayırlısı, insanlara yararlı olandır.” “Müslüman dilinden, elinden insanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, İman, 10) ,“Hiçbiriniz kendisi için arzu ettiğini kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İman, 13).
Kur’an, “Çalışın” diyor ve herkesin, ancak çalışmasının karşılığını göreceğini belirtiyor (Tevbe suresi, 9:105). Elbisesinin söküğünü bile kendisi diken Hz. Peygamber (s.a.v.)’i örnek edinen kişi, hizmet alan olmaktan ziyade hizmet eden olur; en büyük ödül olan Allah’ın hoşnutluğunu bu yolla kazanmanın heyecanını duyar.
Hasbî hizmet tutkusu biterse, yaşama heyecanı kaybolur, kişi bedenen ve ruhen çöker. Nitekim, hastalara şevkle ve heyecanla bakanların daha sağlıklı ve uzun ömürlü oldukları söyleniyor.
Ahlaki ilkelere göre yaşayarak yaşlanan kişiye, çoluk çocuğu gönülden saygılı davranırlar. Hasbelkader düşkünleşip yardımlarına muhtaç olduğunda onlar, seve seve hizmet eder, zorlansalar bile kolay kolay saygısızlık edemezler. Böylece o, hem çocuklarının günahkâr olmalarına değil, büyük sevap kazanmalarına sebep olur, hem de güzel yaşamanın ödülünü sadece ahirette değil, dünyadayken de alır.
Kişisel saygınlığını kaybetmiş yaşlı ise hem kendini hem de çocuklarını zora sokar. Onlar, Allah rızası için saygılı davranmaları gerektiğini düşünseler bile, bunu içtenlikle başarmakta zorlanabilir, hatta nefislerine yenik düşüp saygısızlık yapabilirler. Böylece kendisi, ahiretteki şöyle dursun daha dünyada iken yanlışlarının olumsuz karşılıklarını görmekle birlikte, çocuklarının günahkâr olmalarına da sebep olur. İyiliğe de kötülüğe de sebep olan yapan gibidir.