Yazarlar

Kıyamet Günü Sorulacak Şeyler

“Uyku hafif bir ölümdür. Ölüm ise ağır bir uykudur.”
27 Kasım 2020

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ebû Berze el-Eslemî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü, kendisine şunlardan hesap sorulmadıkça bir kulun ayakları yerinden oynamaz: Ömrünü nerede tükettiği, ilmini nerede kullandığı, malını nereden kazanıp nereye harcadığı ve bedenini nerede yıprattığı.”¹

Hadis, benzer lafızlarla aynı muhtevada Muâz b. Cebel (r.a.) tarafından mevkûf olarak da rivayet edilir.

Ebû Hureyre (r.a.)’nin Rasûl-i Ekrem’den rivayet ettiği şu hadis burada hatırlanmalıdır: “Kıyamet günü nimet adına kula ilk sorulacak şey ona şöyle denilmesidir: Biz senin için bedenine sağlık ve âfiyet vermedik mi, Biz seni soğuk suya kandırmadık mı?”²

Hadis, ölümü ve dirilişle birlikte mahşer günü yapılacak imtihanda sorulacak sualleri hatırlatmakla, dünya-âhiret dengesinin korunması, tefekkür-i mevt, her an ölüme ve âhiret hesabına hazır olunması gerektiği hususunda önemli bir muhasebe ve murakabe dersi verir. “Nerede olsanız, sağlam kaleler içinde de bulunsanız, yine ölüm size yetişir”³  ayeti ile “Ağız tadını kaçıran ölümü sıklıkla hatırlayın ve onu hiç hatırdan çıkarmayın!”⁴  hadisi, aynı muhasebe ve murakabe dersini veren başka örneklerdir.

Kezâ, “Yaşlının kalbi, iki şeyin sevgisinde genç kalır: Tûl-i hayat (ömrün uzun olması) ve malın çokluğu”⁵  hadisi de, ahir ömründe daha çok yaşamak ve daha çok servet kazanmak suretiyle hayatı âdeta ebediyet fikri üzerine kurmak peşinde olan hırslı insanların ruh hâllerinden haberdar eder. Bu itibarla Müslüman, mezar taşlarında yazılı olan “Hüve’l-Bâkî” (Bâki olan yalnız O’dur) hükmü yanında, kendisinin fâni olduğunu düşünerek ebedî hayatın başlangıcı ve yepyeni bir süreç için her an hazırlıklı olma mücadelesi vermeli ve şu selef sözünü hatırından çıkarmamalıdır:

“Uyku hafif bir ölümdür.

Ölüm ise ağır bir uykudur.”⁶

  1. Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1; Dârimî, Mukaddime, 45; Ebû Yûsuf, Kitâbu’l-harâc, s. 4. Tirmizî, hadisin senedinin hasen-sahîh olduğunu belirtir. Aynı yerde hadis, merfû olarak Abdullah b. Mes’ûd’dan da rivâyet edilir.
  2. Tirmizî, Tefsîr (sûre: 102), 5; Yahyâ b. Maîn, Târîh, III, 19.
  3. Nisâ suresi, 4:78
  4. Tirmizî, Kıyâmet, 26, Zühd, 4; Nesâî, Cenâiz, 3; İbn Mâce, Zühd, 31; Ahmed b. Hanbel, II, 293.
  5. Tirmizî, Zühd, 28. Tirmizî, hadisin hasen-sahîh olduğunu belirtir.
  6. Arapça aslı şöyledir: “en-Nevmü mevtün hafîfün ve’l-mevtü nevmün sakîlün”.
Prof. Dr. Zekeriya Güler

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş