Sağlık

Tuz Tüketimine Dikkat

Dünya Sağlık Örgütü’nün kişi başı günlük 5 gram tuz tüketim önerisine karşın bu miktarın özellikle Türk mutfağında çok fazla olduğu belirtildi. Uzmanlar tuz alımı ve fiziksel hareketsizliğin azaltılmasının bulaşıcı olmayan hastalıkların ölüm oranını da düşürmeye yönelik büyük bir fırsat olduğu kanaatinde.
07 Mart 2021
@Shutterstock

Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, günlük tuz tüketimi konusunda uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Üstündağ yaptığı açıklamada, aşırı tuz tüketimine bağlı olarak ortaya çıkan hipertansiyon hastalığının dünyada büyük bir sağlık problemi olduğunu ifade etti.

Hipertansiyonun tüm dünyada ölümlerin en önemli sebeplerinin başında geldiğini ifade eden Üstündağ, “Yüksek tansiyon dünyada bir yılda 10 milyon kadar kişiyi öldürüyor. Yani tuzun aşırı tüketimi hipertansiyona yol açarak ölümleri artırıcı bir faktör olarak ortaya çıkıyor.” diye konuştu.

AŞIRI TUZ TÜKETİMİNİN ZARARLARI

Üstündağ, tuzun tek zararının kan basıncını artırmak yoluyla verdiği zarar olmadığını, böbrek taşı, kemik hastalıkları, mide rahatsızlıkları ve astım gibi birçok rahatsızlığa sebep olduğunu anlattı.

Yapılan arkeolojik çalışmaların ilk insanların günde en fazla 1,5 gram tuz tükettiğini ortaya koyduğunu dile getiren Üstündağ, “Arkeolojik çalışmalar ve bilim adamlarının o çağlarla ilgili araştırmalarının sonuçları, ilk insanlar gün içinde tıka basa yese dahi işlenmemiş gıdalarla beslendiği için, bir günde en fazla 1,5 gram tuz tüketiyor olabilir.” dedi.

“ÂDETA TUZLA KENDİMİZİ ZEHİRLİYORUZ”

Üstündağ, tuz tüketimine bağlı ortaya çıkan hipertansiyon ve beraberindeki hastalıkların vücuda birçok zarar olduğunu söyledi. Yemek alışkanlıklarının tuz tüketimiyle bağlantılı olduğunu kaydeden Üstündağ, şöyle devam etti:

“100 gram parmesan peynirinin ya da kaşar peynirinin içinde 20 gram tuz var. 100 gram kaşar peyniri tükettiğinizde vücudunuzda 3 buçuk su bardağı su tutulur. Damar içerisinde 700 cc fazladan su dolaşmaya başlar ve bu tansiyonu yükseltici bir faktör olarak ortaya çıkar. Bunun yanında o sodyum yavaş yavaş damarın etrafındaki kas hücrelerine geçer damarı kasılı hâle getirir ve kan basıncı bir de o yolla yükselmeye başlar. Bu alışkanlıklar ömür boyu devam ederse 20-30 sene sonra inme, kalp krizi ya da ölüm. Tuzu çok aşırı şekilde tüketiyoruz âdeta tuzla kendimizi zehirliyoruz.”

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ve Sağlıklı Yaşam Program Yöneticisi Prof. Dr. Toker Ergüder, yaptığı açıklamada bulaşıcı olmayan hastalıkların yükünün, küresel ölçekte arttığını dile getirdi.

“MEYVE VE SEBZE TÜKETİMİ TEŞVİK EDİLMELİ”

Prof. Dr. Toker Ergüder, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi araştırmasının en önemli bulaşıcı olmayan hastalıklar risk faktörlerini bir öncelik sıralamasına yerleştirdiğini, bunları tuz alımı, fiziksel hareketsizlik, tütün kullanımı, (yetersiz) meyve sebze ve alkol tüketimi olarak belirlediğini anlattı.

“Tuz alımı ve fiziksel hareketsizlik üzerine gerçekleştirilen azaltmalar, dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklar ölüm oranlarını azaltmaya yönelik büyük bir fırsat sunmaktadır. Bunun bir sonucu olarak önlenebilir ölümlerden yarısından fazlasının önüne geçilebilir.” diyen Ergüder, sözlerini şöyle tamamladı:

“Diğer bir önemli sonuç ise günlük meyve ve sebze tüketiminin teşvik edilmesi ihtiyacıdır. Meyve ve sebze tüketimi bulaşıcı olmayan hastalıklara yorulabilecek sağlık risklerini azaltabilecek kritik bir faktördür ve ulusal politikalar planlanırken bu konu ihmal edilmemelidir. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi araştırması, bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümleri azaltmak üzere en iyi uygulama örneklerini arayan diğer ülkeler için faydalıdır. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi’nin farklı risk faktörü hedefleri etkilerinin modellenmesi yaklaşımı, uygun önceliklerin bulunmasında ve onların bölge genelinde, ulusal çapta uyarlanmış politika hedeflerine dönüştürülmesinde kullanılabilir.”

Reklam (İç Sayfa)

en çok okunanlar

Reklam

Pin It on Pinterest

Paylaş