YAZARLAR
Aynaya Bakalım
Kaldığı yurdun gerekli gördüğü şeyleri yapmak istemediğini, cemaatin disiplin kurallarına göre idare edilen yurttaki hayattan bunaldığını, fakat ailesinin burada kalması talebinde ısrarcı olduğunu, aile baskısıyla okumak durumunda olduğu tıp eğitiminden de ümitsizliğe düştüğünü, iyice sıkıştığını ve nihayetinde yaşama sevincini, hayata tutunma gücünü yitirdiğini, geleceğe güveninin kalmadığını vs. anlatıyor. Dile getirdiği sebeplerle, daha hayatının baharında ölümü seçiyor.
Birilerinin bunu fırsat bilip İslam ve Müslümanlar aleyhine değerlendirmeler yapmaya kalkması, bizi hemen savunmacı tavır takınmaya, karşıtlık üzerinden değerlendirmeler yapmaya itmemelidir. Hele hele, mazeretler üreterek sorumluluktan sıyrılmaya asla kalkışmamalıyız. Hiç bir şey olmamış gibi davranmak, görmezden gelmek, münferit bir olay olarak algılayıp küçümsemek, üstünü örtmeye çabalamak yahut intihar eden genci sorgulayarak hakkında fetva vermeye yeltenmek, bizi zehirler. Oyuna gelmiş oluruz. Böyle davranarak sorunlarımızı çözemeyiz, hatta yenilerinin sökün etmesinin önünü açar, onların altında eziliriz.
Bu olay üzerinden birey, aile, sivil toplum örgütü, eğitim kurumları, toplumun yöneticileri vs. olarak hepimiz, doğrudan veya dolaylı sorumluluklarımızı sorgulayalım. Aynada kendimizi görelim. Meselenin asıl bu boyutuna yoğunlaşmamız şart. Hiçbir şey, bizi bu olay üzerinde çok yönlü düşünmekten, analitik değerlendirmeler yapmaktan alıkoy(a)mamalıdır. Gencin söylediği sebepler üzerinde bir bir durmalıyız. Onun söyledikleri dışında başka ne tür sebeplerin olabileceğini araştırmalıyız. Gerçekleri tespite çalışmalı, hakikatle yüzleşebilmeliyiz. Çok yönlü değerlendirmeler üzerinden hepimiz, ciddi özeleştiriler yapmak suretiyle sorumluluklarımızı daha iyi idrak edebiliriz. Özeleştirinin altını özellikle çizmekte yarar var. Eleştiri al(a)mayan, özeleştiri yap(a)mayan fertler, kurumlar, gruplar, toplumlar iflah olamazlar. Böyleleri, Kur’an’ın “Kendinizi aklayıp pâklamaya çalışmayın (övünüp durmayın)” (Necm suresi, 53:32) uyarısına rağmen kendilerini temize çıkarmakla meşgul olurlar. Onlar, mevcut durumlarını “olması gereken” olarak algılar, onu değiştirmeyi düşünmezler. Bu ise, tam bir kendini zehirleme hâlidir.
“Sen ki, beş vakit namaz kibriyle ferahtasın,
Günahın yok sanırken en büyük günahtasın” (NFK)
Gencin ölümünden ibretler alarak kendimizi değiştirip yenilemek, geliştirmek; yeni bilgiler, fikirler, beceriler, çözümler üretmek mecburiyetindeyiz. Kötülükleri böyle önleyebiliriz. “Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onları değiştirmez.”(Ra’d suresi, 13:11)